Nancy Atakan'ın 've' kelimesini, kendisini onun yerine koyarak anlattığı video çalışması, 1 Eylül'e kadar Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi'nde izlenebilecek. Atakan, çalışmasında 've'nin diğer kelimeler arasındaki arada kalmışlığına dikkat çekiyor. Biz de bu vesileyle 've'yi sıkça kullanan şair ve edebiyatçılarımıza o küçük bağlacı hatırlatmak istedik.
Önemsenmez, fark edilmez. O olmadan bir paragraflık yol bile gidilmez, ama yine de göze görünmez. Gün gelir türlü derdi bağlar birbirine, gün gelir türlü rengi. Büyükle büyük olur, küçükle küçük. Ufacık bir cümleye burun kıvırmadığı gibi, büyük şiirlere, büyük romanlara girdim diye de uçmaz havalara. 'O olmasa ne yapardık?' diye düşünmedik hiç; hep elimizin altındaydı, zaten iki harflik cürmü vardı. Belki de ilk kez biri dikkat çekiyor şimdi ona: Neredeyse 40 yıldır Türkiye'de yaşayan Amerikalı sanatçı Nancy Atakan. Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerden biri olan 've' bağlacının bir gün çıkıp derdini anlatacağı gelmezdi kimsenin aklına. Nancy Atakan, onun dertlerini anlatmakla kalmayıp bizzat o oluyor üstelik. Onun gibi arada kalıyor, bir önceki kelimeye de bir sonrakine de ait olamıyor bir türlü. Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi'nin Proje Odası Artvarium'da sergilenen video; film, fotoğraf, çizim, animasyon, kolaj, şiir ve sesten oluşuyor.
Nancy Atakan, bir iki dakika süren video filminde iki hayali görüntünün arasında sürekli. Kelimeleri, kavramları, isimleri, cümleleri birleştiren ve'nin bunu asla tam olarak başaramadığı, her zaman arada kaldığı gibi arada kalmış o da. Bir de daima küçük harflerle yazılma, birleştirmekle yükümlü olduğu figürler olmadan anlamsız kalma gibi dertleri var ve'nin. Vakti zamanında Arapça'dan gelmesi öne sürülerek yerine 'artı' denmeye çalışıldığı, 've dahi' şeklinde kalabalıklaştırıldığı da hesaba katılırsa tüm kelimelerden daha dertli 've'.
Sözlüklere göreyse çok basit bir görevi var 've'nin: "Aralarında denklik, beraberlik veya ardışıklık bulunan iki kelime, kelime grubu ya da cümle arasına girerek bunları birbirine bağlar." Halbuki bu o kadar kolay değil. Nancy Atakan, en az 've' kadar kısa olan çalışmasında kimi zaman deniz kıyısında, denizin üzerinde geziniyor, kimi zaman teknelerin üzerinde dolaşıyor. Bir yerlere ulaşmaya çalışıyor; ama sakince. güzel kelimeler arasında kalıyor olsa gerek buralarda 've'. Büyük görüntünün içindeki "İki Boşluğun Arasında" isimli küçük videoda ise daha zor şartlarda bu ilerleme. Aydınlık bir tünelden dibi görünmeyen karanlık bir kuyuya doğru; ancak emekleye emekleye. Sanki siyah-beyaz, karanlık-aydınlık gibi kelimeler birbirine bağlanmaya çalışılıyor bu küçük görüntüde. Nancy Atakan'ın 've'yi anlatmak için kurguladığı 'VE' adlı çalışması, 1 Eylül'e kadar izlenebilir.
HAYDAR ERGÜLEN
'Ve' kelimesi ya da bağlacı bana 'ile'yi düşündürüyor. Bu iki kelime, virgül tadında geliyor bana. Virgül ve noktayla ilgili yazılar yazdım. Edebiyatçılar yani romancılar noktayı sever. Şairlerse, ki ben şairleri edebiyatçılardan saymam, virgülü. Nokta tamamlar, bitirir, virgül ise tamamlamaz, yarım bırakır. Şiir dünyasından bakacak olursak nokta sonlu, virgül sonsuz. 'Ve' ile 'ile' şiire daha çok yakışır bu sebeple. Bu kelimelerin birbirine bağlanması gereken değerleri bağlama işlevleri var bir de. Bitmeyen, tamamlanmayan, zaten tamamlanması gerekmeyen şeylere işaret ederler. 'Düzyazı Yüz Yazı' isimli kitabımdaki yüz yazının hepsinin başlığı 'ile'li idi. Virgül ile nokta, kader ile sevinç, anne ile manto. Oradaki ile'ler, ve'ler gibi.
SADIK YALSIZUÇANLAR
Ve bana insanın izafiliğini hatırlatıyor. Yaşamın bizim için anlaşılabilir ve kurgulanabilir olmadığını. Sandığımız, bildiğimiz ya da bildiğimizi sandığımız gibi değil hiçbir şey. Eksik yaratıklarız biz, çaresizlik içindeyiz, aynen ve gibi. Ve cümlede bir durak olmasının, bir bağlaç olmasının çok ötesinde bunları hatırlatıyor bana.
Jülide Karahan
26 Temmuz 2007/Zaman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder