23 Kasım 2010 Salı

Zor Olan Dönmek Değil Durmak

Biraz coşku ve heyecan, birazdan fazla helecan ve çokça telaşla birlikte yeni hikâyeler peşinde bir adam, bir sanatçı, bir vurmalı çalgılar ustası: Burhan Öçal.

Sarıyer Büyükdere’de ahşap bir ev, dev gibi, heybetli. Bir asrı çoktan devirdiği, türlü hayat kalıntısını kilimlerin altına itinayla süpürdüğü ve yeni hikâyeleri heyecan içinde beklediği belli. Mahalle şenlikli, ev ıssız. Pencerelerine bakıyoruz; hayat varla yok arası. Kapılar sımsıkı kilitli. içeride bir müzik sesi, bir tatlı ritm. Mahalleli memnun, esnaf mutlu. Arada, bilhassa akşam geceye dönerken ne müzikler sızıyor bu evden. Ama ne müzikler… Bilinmeyen, duyulmamış, keşfedilmenin eşiğinde... Kimler kimler toplanıyor ve neler neler çalıyor içeride, bilhassa pencereleri yokuşa bakan o minderli odada.

Doğru yerdeyiz. Kapıda bir yalnız adam, Burhan Öçal. Biraz coşku ve heyecan, birazdan fazla helecan ve neşe, çokça telaş üzerinde. Her ne kadar seyyar bir hayat sürüyorum dese de fırsat bulduğu her çoğunlukta
evinde. Haklı, insanı evde tutacak bir ev bu.

BUHAR OLUP UÇAN SORULAR

“Hoş geldiniz, hoş bulduk… Nasılsınız? Çok şükür…” faslını takiben bekliyoruz, elimizde sorular. Nafile. Bitmiyor hikâyeler. Birbiri ardında öyle bir apar toparlıkla ekleniyor ki cümleler; sonunda buhar olup uçuyor tüm sorular.

“Sufi&Bach albümü taze çıktı, şimdi sıra eli kulağındaki Sultan Murat’ta. Bu, serinin 4. albümü. Devamı gelecek. 600 yıllık imparatorluk, 36 padişah, dile kolay. Ama olacak.” diyor ve ekliyor Burhan Öçal: “Aslında kendi müziğimin, özgün ritmlerin, yepyeni bir şeyin peşindeyim. Sultanların görkemli hatırası sadece bir fon. Yine de Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihte bıraktığı izleri müzik içinde yaşatmak memnun ediyor beni.”

“Her şey birer birer denenir, yenilikler hemen eskir ve dünya böylesi bir hızla dönerken; bambaşka bir tını yakalamak zor olmalı; hatta insanın gecelerini almalı.” diyoruz. El cevap: “Aynen öyle. Ama oluyor işte. Mesela Paganini Trio tam böyle. Klasik müzik, caz ve dünya müziği arasında yepyeni bir köprü kurma niyetiyle yola çıktık ve sanırım başardık.”

19. yüzyılın dahi müzisyenlerinden Paganini’nin kaprislerini, piyano ve vurmalı sazlar ile yorumlamayı düşleyen Paganini Trio’da Burhan Öçal’a besteci ve piyanist kimliğiyle bilinen Tuluğ Tırpan ve bol ödüllü kemancı Atilla Aldemir eşlik ediyor. Geçtiğimiz aylarda Akbank Caz Festivali kapsamında Aya irini Müzesi’nde ilk konserini veren ekip izleyiciden tam not aldı; üstelik Burhan Öçal ceketini bile atmamıştı.

Bunlar an itibariyle ele avuca gelenler. Sanatçının kafasında, sonra masasında o kadar çok proje var ki... Hiçbiri tam netleşmemiş olsa da bir tüyo okura: ilerleyen günlerde Burhan Öçal’ı sahneden çok sinema perdesinde göreceğiz.

ÇÜNKÜ BU BİR HAYAL

Çünkü sanatçının en büyük hayallerinden biri bu; yani oyunculuk. Dünün pek çok hayalinde olduğu gibi bu konu da kendini gerçeğe teslim etti. Burhan Öçal reklam ve dizi film derken sinema perdesinde de rüştünü ispatladı. ‘Türkler Çıldırmış Olmalı’da Albay Mehmet Kara, ‘O ?imdi Mahkûm’da mafya babası Numan olarak karşımıza çıkan sanatçının canlandırmak istediği üç rol var: Cengiz Han gibi büyük ve güçlü bir kumandan, çift taraflı oynayan zeki mi zeki, akıllı mı akıllı bir casus ve her konuda hayatın hakkını veren bir mafya babası.

Herkes her şeye hazırlıklı olsun zira karşımızda hayalleri gerçeğe dönüştüren bir adam var. “Sırada hangi hayaller var?” sorusu üzerine biraz durup düşünüyor Burhan Öçal. Söylesem mi söylemesem mi ikilemi buna sebep, yoksa istedikleri net... Kendini o pek sevdiği şarkıdaki adama benzetmesi bundan olsa gerek. ?imdi tam yeri, mırıldanıyor şarkının sözlerini. “50 yaşında bir adam arıyorum/ Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş/ Her şeyi istemiş/ ?imdi artık ne istediğini bilen…”

Hayallerin tılsımı gereği çevriliyor konu. Hayat seyyar, işler karışık, masa dağınık. Pencerenin dışında pırıl pırıl dingin bir güneş, içeride ise hep bir telaş. “Yaşanmışlık! Bu çok önemli. Ben kırktan sonra anladım pek çok şeyi.” diyor ve ekliyor sanatçı: “Çok renkli, bol maceralı bir hayat geçti, geçiyor. Film gibi… Hatta Abdullah Oğuz film yapacak hayatımı, çalışmalar başladı. Ama ne diyordum, zaman. Evet, her şey zamanla, tecrübe ede ede oturuyor yerine.”

HAYATIN DÖNEMEÇ VE KIVILCIMLARI

Çok şey birikmiş, öyle çok öykü var ki, anlatırken zamanları karışıyor birbirine. “Biliyoruz, biliyoruz…” diyoruz ama yeni baştan bir kez daha dinliyoruz: 1959’da Kırklareli’nde başlıyor her şey. 14. doğum gününde hediye niyetine bir davul alıyor Burhan Öçal. Müzik artık hayatın içinde. Ortaokul Kırklareli, lise Ankara’da. Ardından yarım kalan bir konservatuar denemesi. Düğünler, dernekler, çalgı çengi derken 24 yaş itibariyle hadi bakalım hayallerin peşine.

Kıvılcımı çakan cümle şöyle: “Ben Amerika’ya gideceğim, cazı tanımak istiyorum.” Cebe koyulan 350 dolar ve “California’da bir Muzaffer Amcan var.” repliğiyle önce İsviçre’ye. Sonrası, 15 yıl kadar hep İsviçre’de. Yeni bir dönemeç: Zürih’te bir şiir festivali ve tanışıklık; zengin, asilzade, yardımsever ve dahası sanatsever bir aileyle. Sonrası çorap söküğü gibi keşif: kendini, müziği, hayatı…

Şimdi; genelde ve çoğunlukla İstanbul’da Burhan Öçal. Büyükdere’de dev gibi heybetli bir ahşap evde. Belki de sadece o ev için kimisi süpürülüp kilim altı edilecek, kimisi çerçevelenip duvara asılacak bir sürü yeni hikâye hayal ediyor, yaşıyor ve anlatıyor. Dur durak bilmeden…

Fatih Akın’ın istanbul Hatırası filminde sema eden genç kızın dediği gibi; “Zor olan dönmek değil, durmak. Çünkü insan dönerken değil, durunca düşecek gibi oluyor...” Seyyah misali oradan oraya ve hikâyeden hikâyeye dolaşan Burhan Öçal için de aynen öyle.

JÜLİDE KARAHAN

ANADOLUJET/KASIM 2010

....

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Nude Celebs Free Pics - Nude Celebrities Pics Of Popular. [url=http://businessnewsarticles.org/business-continuity-software/celebrity-stolen-video/]businessnewsarticles.org[/url]