27 Şubat 2011 Pazar

Ah, bu müzik kutusu benim olsaydı

Sokak çalgılarından konser salonlarına, panayırlardan kabarelere... Müzik olan her yere; yani her yere seyahat için 29 Mayıs'a dek istikamet Rahmi M. Koç Müzesi.

Duvardaki saat 00.13'ü göstermesine rağmen ne bir telaş, ne bir acele... Tüm işler bitmiş, sayfalar film çıkışa gitmiş gibi bir gülümseme yüzlerde. Bilgisayar ekranına göreyse durum vahim; bir sürü eksik gedik. Bu rehavetin sebebi ne? Ses veriyor önce. Kolunu çeviriyorsunuz, 'Üsküdar'a Gider İken...' diyor kendi dilinde. Konuşan, avuç içi kadar bir laterna. Rahmi Koç Müzesi'nden gelmiş, elden ele dolaşıyor. Biri arkadaşını arayıp dinletiyor, öteki 'Ben bunu eve götüreyim, annem çok sever.' diyor, beriki 'İşler kaldı valla.' diye sitem ediyor. Laternanın bozulmaya niyeti yok, böyle olmayacak. Karar: Gazete çalışanları tez vakitte cümbür cemaat Rahmi M. Koç Müzesi'nin yolunu tutacak. Hedef 'Görünmez Müzisyenler' sergisi.

Kapıdan girince o küçücük şey ne ki, diyor insan... Bir rehavet, bir memnuniyet, bir merak... Grup oluyorsunuz, başınızda bir rehber; hem anlatıyor, hem çalıyor. Belçikalı Automatia Musica Vakfı bünyesindeki 250 mekanik müzik kutusundan özenle seçilen 80 parça... El ayasından han kapısı genişliğine; hepsi çalışır durumda. İlk durak mekanik müzik tarihi. Buradaki örnekler MÖ 300 tarihli. Ardından on sekizinci yüzyıl kıymetlileri. Cam içinde onlar. 19. yüzyıl tamamıyla kuş sesleri özentili.

Dönem dönem, yaşam yaşam bir tarih çalıyor sergide. Sokak çalgılarından konser salonlarına, panayırlardan kabarelere... Müzik olan her yere; yani her yere seyahat. İsviçre'nin garlarına yolcular oyalansın diye konulan müzikli tren, minyatür atlıkarınca, sonra dev bir laterna. Konser veriyor adeta. Üçüncü binyılın otomatları ve fono tarihi tarafında türlü çeşit gramofon. Sona saklanan tatlı niyetine: Avrupa'nın ünlü opera binalarından La Fenice'de 10 dakikalık bir gösteri! Ciddi ciddi. Verdi'nin La Traviata'sı eşliğinde...

Dünyayı ortaçağ halk ozanları gibi dolaşan sergi, 1994 yılında Belçikalı işadamı Georges Dutry ve arkadaşları tarafından kurulan Automatia Musica Vakfı'nın işi. Kendini gramofon, laterna ve piyanolara adayan vakıf, ilk sergisini 1995 yılında Brüksel Solvay Kütüphanesi'nde açmış. O gün bugün Asya ve Avrupa'nın 25 ayrı şehrinde 1 milyon 880 bin kişiye ulaşan serginin İstanbul'daki son tarihi 29 Mayıs.

JÜLİDE KARAHAN / ZAMAN PAZAR

Hiç yorum yok: