16 Mayıs 2011 Pazartesi

“Eve gidip Madeleine Peyroux dinlemek istiyorum”

Besteci, şarkı sözü yazarı ve şarkıcı Madeleine Peyroux, önceki akşam İş Sanat'ın konuğuydu. Onu çok seven bir izleyicinin yorumu konseri anlatmak için yeterli: "Ses, şarkılar ve düzenleme bu kadar iyiyken nasıl olur da böylesine kötü bir performans ortaya koyabilir? Eve gidip dinlemek istiyorum onu. Hemen, hemen... Daha fazla soğumadan."

Salon nispeten doluydu. Madeleine Peyroux alışılageldiği üzere Türkçe "Teşekkürler" diyerek açtı konseri/sohbeti. Bir müddet para ve aşk ikilemi üzerine espriler yaptıktan sonra "Hadi şimdi biraz eğlenelim." dedi ama ilk 20 dakika boyunca ceketini düzeltti. Sahnede değildi sanki. Yine bir izleyicinin dediği gibi "Rahatlık elbette çok önemli ama özensizlik başka. Bu kadar isteksiz bir şekilde de sahneye çıkılmaz ki..."

İstanbul'a ilk kez 2006'daki Caz Festivali için geldiğinde de talihsiz bir konser deneyimlemişti Peyroux. Konser Sepetçiler Kasrı'ndaydı. Aksiliğe bakın ki tam o saatlerde bir gemiye TIR konteynırları yükleniyordu. Bir yandan vapur sesleri, bir yandan araç gıcırtıları, bir yandan Peyroux'nun yumuşacık sesi. Yine de espriler yaparak güldürmüştü dinleyicilerini. Önceki akşam da bir sürü espri yaptı ve herkesi gülümsetti aslında. Ama...

ZENGİN REPERTUAR

İş Sanat'taki konseri için cazdan blues'a oldukça keyifli bir repertuar hazırlamıştı Peyroux. Eski besteleri ile haziran ortalarında çıkacak yeni albümünden seçtiği bir iki parça yanı sıra The Beatles'tan Martha ve My Dear ile Bob Dylan'dan You Are Gonna Make Me Lonesome'ı yorumladı. En çok alkışı Leonard Cohen'den Dance Me to The End of Love'ı söylediğinde aldı. Sahnede ona klavyede Gary Versace, basta Barak Mori, davulda Darren Beckett ve gitarda Jon Herington eşlik etti. Kimileyin kendisi de gitar çaldı. Keşke o kadar isteksiz görünmeseydi ve seyirciye arkasını dönüp dönüp durmasaydı. Yoksa konseri J'Ai Deux Amours ile bitiren biri için bu kadar eleştiri -kesinlikle- yapılmazdı.

AYAK BASILMAMIŞ KAR

Hâlbuki konserden önce kendisine mail yoluyla gönderdiğimiz soruları ne kadar içtenlikle cevaplamıştı. Yeni albümü Standin' on the Rooftop'ın çıkışı için 7 Haziran tarihini vermiş ve eklemişti: "Çoğunlukla orijinal parçalardan oluşan ve Craig Street'in yapımcılığını üstlendiği albümü New York'ta kaydettim. Caz festivali izleyicisi tarafından iyi bir tepki ile karşılanacağını umut ediyorum. Bu albümde herkes için bir şeyler var. Amerikan R and B ve soul müziklerinden izlenimler ve biraz da eğlenceli ve hafif şeyler... Galiba eski repertuarıma göre daha deneysel bir tonda oldu bu defa."

Kendi şarkılarını "karşılıksız, esrik ve hatta varoluşçu" sıfatlarıyla anlatan Peyroux, "Her zaman anda olmaya çalışmak zorundayım, izleyicinin de yardımıyla ne seslendirdiğimin farkında olmam ve hatta caz olduğuna inandığım şeyi yaşamam veya Amerikan müziğindeki caz ruhunu taşımam lazım." diyor. "Bir de sokak ruhu var tabii" dediğimizde ise "Ah, evet! Sokak müziğine, temiz suya ve temiz havaya inandığım gibi inanıyorum. Tabii ben şimdi bir turne müzisyeniyim, dolayısıyla artık dışarıda çalmıyorum. Ama sokak müziği ruhu benim için henüz ayak basılmamış kar kadar saf ya da belki çöl kumu..." cevabını vermişti.

***

'Sade yaşam, müziği öne çıkarıyor'


"Müzikal eğitimimde en çok payı olan yer, babamın da büyümüş olduğu New Orleans. Ama Paris sokaklarının davetkâr atmosferi olmasaydı canlı çalmayı asla öğrenemezdim. Sade yaşam, en iyi müziği öne çıkarıyor. Paris'teyken arada sırada sadece azıcık yemek ve kahve alabilmek yeterliydi. Müzik yapmanın kendisinden daha önemli bir deneyim yoktu. Dolayısıyla yeni giysilere ihtiyacımız yoktu (hep ucuz mağazalardan alışveriş ederdik) ve bir gitarım olması yeterliydi. Bugün sahip olduğum şans olmasaydı bu röportaj da dâhil şu anda yaptığım herhangi bir şeyi yapabileceğimi sanmıyorum."


JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR / 16.05.2011

Hiç yorum yok: