Cahit Sıtkı Taranca’nın ‘35 Yaş’ isimli şiir kitabının kapağında Mahmut Cuda’nın ‘Sara’sı vardı bir zamanlar, bir baskıda. Sara, Akademi’de model. Mahmut Cuda resmi 1929’da nü olarak yapmış. 1932’de bir Akademi Balosu’nda, sonradan eşi olacak hanımla karşılaşınca onun üzerindeki pembe ve volanlı elbiseyi Sara’ya giydirmiş. Resim uzun yıllar Cuda’nın Tepebaşı’ndaki evinde, gardolabın üzerinde unutulmuş kalmış. 1982’de Tepebaşı’ndaki ev Üsküdar’a taşınırken tesadüfen bulunmuş.
Şimdi Ahu–Can Has Koleksiyonu’nun nadide bir parçası. Aslını görmek -eğer Has ailesinin samimi bir dostu değilsek- mümkün değil. Ayrıca ne olacak görünce? Sherrie Levine’e göre o zaman da modelin, Sara’nın kendisini görmek isteyeceğiz. Onu görünce de –mümkün değil ya- sanat yok olmuş olacak.
YOLCULUK, POZ VERME ANINA
John Berger, “Geçmiş hiçbir zaman olduğu yerde durup yeniden keşfedilmeyi, aynıyla, olduğu gibi tanınmayı beklemez.” der ve ekler Görme Biçimleri’nde: Bir doğa resmi ‘gördüğümüzde’ kendimizi onun içine koyarız. Geçmişte yapılmış sanata ‘bakıyorsak’ o zaman kendimizi tarihin içine koymuş oluruz. Ancak ‘şimdi’yi gereken açıklıkla görebilirsek geçmiş üzerine sorulması gereken soruları da sorabiliriz.” Öyleyse bırakalım kendimizi geçmişe ve hikâyenin kendisine… Bakalım nasıl sorular gelecek aklımıza?
Genç sanatçı Özlem Şimşek, eski resimlerden ilham alan kocaman oto portre fotoğraflarında sıralamış aklına gelen soruları. Bunun için önce resmin yapıldığı ana gitmiş. Tarihte tek bir kez yaşanmış o poz verme anına… Modelin pozu nasıl verdiği ve ressamın modeli nasıl aktarmak istediği, ilk soru işaretlerine gebe. Sonrası çorap söküğü misali: Ressamın sanat anlayışı, toplumsal görüşü, kadını algılayışı, toplumun kadına bakışı, kadının kendisi… Hepsi hepbirlikte resimde ve karşılıklı etkileşimde. Sonuç: Resim, örneğin Halil Paşa’nın Madam X’i, bir güzel taklitte.
RESİMDEKİ KADIN CANLANSA VE…
Şimşek, önce kostümü ve aksesuarı – sarı tüllü küçük şapkayı ara ki bulasın- ayarlamış ve bir arkadaşının yardımıyla doğru ışığı ve açıyı tespit etmiş. Sonra doğru pozu ve bakışı takınmış ve şaşılacak şey; doğru poz bulununca resmin duygusu da beraberinde gelip yüzüne yerleşmiş. Muzip bir taklit, hatta temellük bu. Ama bir tuhaflık var fotoğraflarda, garip bir uzaklık… Gerçeğe ne kadar yaklaşırsa fanteziye de o kadar yaklaşmış her biri. Bu da Şimşek’e, poz veren kadının/kadınların da birer fanteziden doğduğu gerçeğini göstermiş. Bir soru daha: Bir anda, belli bir zamanda donmuş ve kendini tüm zamanlara sunmuş bir kadın canlansa ve o rolden çıkmaya çalışsa… Acaba?
Cevap videoda. Şeref Akdik’in Ayna Önünde Köpekli Kadın’ını canlandırmış Şimşek. Sıkılmış ve sıkışmış bir burjuva kadını, resimdeki pozunu terkediveriyor aniden. Önce kaçamak bir bakış, sonra hınzır bir gülüş ve beceriksizce bir dans… Bir müddet kirpik bekletme ve kendine çeki düzen vermenin ardından da hadi bana güle güle. Resimdeki kadın gerçekten canlansa ve bu yaptıklarını görse en az izleyici kadar şaşıracak elbette.
Tüm bunlara şahit olan izleyici, resmi başka bir zaman ve başka bir mekânda gördüğünde bu beceriksiz dansı hatırlayacak ve yabancılaşacak ona. Şimşek’in istediği de tam bu. İzleyiciyi çekip şaşırtıp yabancılaştırmak. Çekilme kaçınılmaz bir kere. Çünkü lacivert zemin ve parlak ışık altındaki dev fotoğraflar hem çok çok estetik, hem çok doygun. Işık, kostüm, ifade ve duruş; izleyiciyi ayartıyor anında. Serginin ismi de o zaten: ‘Epik Ayartma’.
İDEAL TÜRK KADINI İMGESİ
Taklit edilenler arasında; Hale Asaf, Mihri Müşfik ve Fahrelnisa Zeid’in oto portreleri, Osman Hamdi Bey’in Naile Hanım’ı, Halil Paşa’nın Madan X’i, Mahmut Cuda’nın Sara’sı Nuri İyem’in Çığlık Çığlığa’sı, Abdülmecid Efendi’nin Hanzade Sultan’ı, Namık İsmail’in Mediha Hanım’ı… Ortak özellikleri modern Türk resminin güzide birer örnekleri olmaları. Söyleyecekleri şey çok bu durumda.
Şimşek anlatıyor onlar yerine: “Modern Türk resim tarihi Batılılaşma hareketleriyle başlıyor, yani Tanzimat dönemiyle. Tanzimat aynı zamanda Batı'ya eğitim için öğrenci gönderilmeye başlanmasının da tarihi. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet'in modernleşme projesinde sanat da kadın da iktidarın önemli bir temsil alanı. … Kadın meselesine iktidarın bakışını yansıtan bir biçimde yaklaşarak üretiyor sanatçılar. Bu durumda ideal Türk kadını imgesi modernleşme ülküsünün geçirdiği değişimle koşut bir değişim içinde. Türk kadınının nasıl olması gerektiğine dair çizilen perspektif ve dönemin resminde kadın imgesinin sunumu, iktidar tarafından şekillendirilmeye çalışılan kadınlık rollerini yansıtıyor.” Hem de bire bir.
Özlem Şimşek'in 24 Haziran- 16 Temmuz tarihleri arasında Galeri Zilberman’da izlenen 'Epik Ayartma' isimli sergisi sayesinde şimdi’yi açıkça gördük ve geçmiş üzerine sorular sormakla kalmayıp cevaplarımızı da birer birer aldık. Bunda serginin küratörü Selin Turam’ın yönlendirmesinin de payı büyük.
JÜLİDE KARAHAN
FOTOĞRAF DERGİSİ/ AĞUSTOS EYLÜL 2011
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder