1 Şubat 2007 Perşembe

Kaybolan Türkiye resimlerine ne oldu?

İstanbul'da açılan 'Türkiye Resimleniyor' sergisi 1938-1943 yıllarındaki 'Yurt Gezileri' ile 1954-1956 'Vilayet Tabloları Sergisi'ni yeniden gündeme getirdi. Yeni serginin tablolarının da önceki projelerde olduğu gibi kayıplara mı karışacağı yoksa planlandığı üzere valiliklerce satın mı alınacağı ise merak konusu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Atatürk'ün doğumunun 125. yılına binaen 'Türkiye Resimleniyor' isimli bir sergi projesi başlattı. Anadolu'yu yorumlamak için Türkiye'nin 81 ilini dolaşan 96 ressamın yaptığı 196 tablo, ekim ayı boyunca TBMM Şeref Salonu'nda sergilendikten sonra hafta başında İstanbul AKM'ye geldi. 14 Şubat'ta İstanbul'dan ayrılacak sergi, İzmir ve Erzurum'dan sonra bütün Türkiye'yi gezecek.

Güzel Sanatlar Genel Müdürü Bayram Bilge Tokel, projenin Türkiye'nin bugünkü görüntüsünü gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla tasarlandığını söylüyor ve ekliyor: "Bu proje CHP'nin 1938-1943 yıllarında genç cumhuriyeti sanatsal bir bakışla belgelemek için yaptırdığı yurt gezilerine de bir saygı duruşu niteliğinde." 'Türkiye Resimleniyor'un bu anlamdaki ikinci çalışma olduğunu söyleyen Tokel, "Dönemin önde gelen ressamlarının katıldığı yurt gezileri, o yılların Türkiye'sini belgelemenin ötesinde gerek oluşturduğu tartışmalar gerekse sanatı daha geniş bir tabana yayma çabası sebebiyle uzun yıllar konuşuldu. 'Türkiye Resimleniyor'un ne gibi tartışma ve eleştirilere yol açacağını merakla bekliyoruz." diyor. Farklı kuşak, farklı resim anlayışı ve farklı eğitim geçmişine sahip ressamları bir araya getiren sergide gerçekçi ve betimleyici eserlerin yanı sıra sürrealist ve soyut çalışmalar da var.

Türkiye'nin tuvale aktarılması ilk olarak 1938-1943 yılları arasında "Yurt Gezileri" adıyla Cumhuriyet Halk Partisi tarafından gerçekleştirilmişti. Aralarında Şeref Akdik, Adil Doğançay ve Cemal Tollu gibi isimlerin bulunduğu ressamların tabloları, 1944'te açılan 'Yurt Gezileri Resim Sergisi'nde teşhir edildi. Sezer Tansuğ'un 'Çağdaş Türk Sanatı'nda anlattığı bu projede 63 vilayet, 48 ressam tarafından sekiz yılda resimlenmişti. Ortaya 675 tuval çıkmış; ancak ihmallere uğrayan koleksiyonun tamamı günümüze dek gelememişti.

'Vilayet Tabloları Sergisi' ne oldu?

Türkiye'yi tuvale aktaran; ama hakkında pek konuşulmayan bir sergi daha var. Sanat tarihi kitaplarında birer ikişer cümleyle geçiştirilen ve 1954-1956'da gerçekleşen 'Vilayet Tabloları Sergisi'. Serginin soyut-somut tartışmasına kurban giderek aslında hiç açılmadığını söyleyen Kültür Bakanlığı Galeriler ve Müzeler Şube Müdürü Hasan Mutlu, o sergiden kalan eserlerin 40 tanesinin Meclis koleksiyonunda olduğunu hatırlatıyor. Peki ya diğerleri?

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Bedri Rahmi Eyüboğlu öncülüğünde 1.000 lira ödenekle düzenlediği ve yaklaşık 100 sanatçının 2 ila 4 eserle katıldığı 'Vilayet Tabloları Sergisi' Ankara Sergievi'nde 5-15 Mayıs 1956'da görücüye çıkacaktı. Hasan Mutlu'nun söylediğine göre zamanın bir milletvekili ile sanatçıların, resimlerin tarzı konusunda anlaşmazlığa düşmeleri ve milletvekilinin soyut bulduğu resimlere hakaret etmesiyle açılışına birkaç saat kala sergi iptal edildi. Eserlerin 40 tanesi 500'er liradan Meclis'e satılırken geri kalanlar dağıldı. Şeref Akdik, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nedim Günsur, Orhan Çetinkaya, Şadan Bezeyiş, Ayten Üstündağ ve Cemal Tollu gibi ressamlar bu sergi için toplam 208 eser yapmıştı.

'Resmimizin Son On Beş Yılı' başlıklı makalesinde Turan Erol sergiyi şöyle anlatıyor: "Yeni Büyük Millet Meclisi yapısına konulacak resimleri sağlamak amacıyla bir sergi düzenlenmişti. Yurdun her köşesine ressamlar gönderildi. Ne var ki ortaya konulan işlerin hemen hemen hepsi siyasi iktidarın istediği 'müreffeh ve mamur Türkiye' ya da 'nurlu ufuklar' hayalleriyle bağdaşmıyordu. Ressamların eserleri iktidar partisi ileri gelenlerince kırıcı sözlerle kötülenince sergi, resmi jüri bir yana itilerek darmadağın edildi." Bu serginin Türk resim tarihinde unutulmayacak bir yeri olduğunu söyleyen Erol, olayın ressamların kapalı dünyalarından çıkmalarına da vesile olduğunu düşünüyor.

Jülide Karahan

01 Şubat 2007/Zaman

Hiç yorum yok: