5 Mayıs 2007 Cumartesi

Hepimiz birer küçük zeytin ağacıyız

Sonunda çaldı siyah renkli telefon. Heyecanla beklenen bir hadiseydi bu. Tüm bakışlar telefona ve yakınındaki kişiye çevrildi. Dile kolay, hattın diğer ucunda 74 yaşındaki sanatçı, müzisyen ve barış aktivisti Yoko Ono vardı.


Telefonu açan Ali Akay'ın aklında Ono'nun, "Keşke ben de sergimin açılışına katılabilseydim. Çok merak ediyorum, orayı ve İstanbul'u..." cümlesiyle tekrar tekrar dillendirdiği sevgi ve barış mesajları kaldı. Yoko Ono, İstanbul'daki ilk sergisinin açılışına bizzat katılamasa da sergi süresince ziyaretçilerine bir telefonluk mesafede olacağını duyurmuştu. Sanatçının isteği üzerine galeriye, kendisine tahsis edilen bir telefon yerleştirildi. Ono, istediği herhangi bir zaman numarayı çevirerek ziyaretçileriyle sohbet edebilecek. İki gün önceki açılışta, saatlerce beklemeyi göze alacaklar olduğundan söz ediliyordu.


John Lennon'suz Yoko Ono


Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri'ye, Ono'nun önerisiyle 'Açık Şehir' başlığı altında, anlamlarına ziyaretçilerin yardımıyla kavuşacak 9 eser yerleştirildi. Birbirinden hayli uzak üç şehir arasındaki sıkı irtibat sayesinde ve 1 yıllık bir çalışma sonunda gerçekleşen serginin hayal kuran ve bu hayali gerçeğe çeviren isimleri ise Jon Hendricks, Defne Ayas, Aslı Çetinkaya ve Selim Birsel.


John Lennon'suz Yoko Ono'yu tanımak için bir fırsat bu sergi. The Beatles'in kurucularından John Lennon'un, "Dünyanın en ünlü tanınmayan sanatçısı: Herkes ismini bilir; ama kimse ne yaptığını bilmez." dediği Ono, 1933 Tokyo doğumlu. Çocukluğunu savaş döneminde geçiren Ono ile Lennon'un yolu da zamanında böyle bir sergide kesişmiş. Sanatçı, 1966'da Londra'daki bir sergisinin açılışında tanıştığı John Lennon ile evlenince 'The Beatles'ı bitiren kadın' diye anılır olmuş. Hâlâ da öyle anılıyor pek çok kimse tarafından. Yeni albümü 'Yes, I'm a Witch/Evet Ben Bir Cadıyım' ile bu söylentilere cevap veriyor olsa gerek.


12 yaşındayken Japonlardan Pearl Harbour intikamının alınışına tanıklık eden sanatçı, dünyanın akışını belgelercesine doğa, zaman ve su gibi kavramlarla yapıyor 'eylem'lerini. Sergide yer alan fikirlerinin/işlerinin en göze çarpanı 'Eski Şey' ya da 'Çıkış' diye çevrilebilen 'Ex -It'. Galerinin hemen girişinde ziyaretçiyi 50 adet erkek, kadın ve çocuk tabutuyla karşılayan bu yerleştirme, ilkin ürkütse de zeytin ve ıslak toprak kokusuna eşlik eden kuş sesleri oracığa çökmeye itiyor sizi. Tabutların içlerinden filizlenmiş zeytin ağacı fidanları yükseliyor. Üzerlerine toprak atılmadan önce yaşama veya ölüme son kez bakmalarına imkan veriliyor belki de fidanların.


Merdivenlerden bir alt kata inildiğinde heyecanla atan bir yürek sesine küçük el fenerleri ve kartpostallar eşlik ediyor. Karpostalların arkasındaki direktifleri okuyup gerekeni yapmalı; 'seni seviyorum' mesajını tüm dünyaya vermelisiniz. Elinizi çabuk tutun; zira az ötede bir yığın seramik onarılmayı bekliyor. Kırık vazo, tabak ve kâseler bant ve tutkalın yanında iyi niyetle bir araya getirilecek. Ono'nun beklentisi bu yolla barışı onarmanız aslında. Evet, barışı onarmak... Bu küçük katkıdan sonra diğer odaya geçecek ve orada dünya ile karşılaşacaksınız. Dört duvarı dünya haritalarıyla kaplı bir oda bu. Filmlerdeki savaş stratejilerinin belirlendiği odalar gibi değil; burada barış stratejileri belirlenir olsa olsa. Yapmanız gereken 'barışı düşle' ve 'seni seviyorum' yazılı mühürleri haritalarda istediğiniz, gerekli olduğunu düşündüğünüz ülkenin üzerine basmak...


'Hepimiz farklı kaplarda suyuz'


Yoko Ono'nun 1996'dan bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenen dilek ağacı ise galerinin en son odasında. Küçük kâğıtlara dileklerinizi yazıp ağacın dallarına bağlayın. Dilekler İzlanda'da yapım aşamasında olan 'Imagine Peace Tower'a gönderilecek. Siz içeride bunlarla uğraşırken dışarıda, gökyüzünde neler oluyor dersiniz? Köşedeki televizyon ekranına bakarak bunu görebilirsiniz. Binanın tepesinde bir kameradan galerideki televizyona canlı yayın yapılıyor. Mavilik, bulutlar ve belki Karaköylü martılar... Başka bir köşede ise içleri aynı seviyede suyla doldurulmuş 123 ince belli çay bardağı var. Önlerindeki etiketlerde isimleri yazılı. Frida Kahlo, Hrant Dink, Albert Camus, Afife Jale... Yoko Ono'nun deyişiyle, "Sen su / ben su / hepimiz farklı kaplarda suyuz / o yüzden buluşmamız çok kolay / bir gün hep birlikte buharlaşacağız / ama su bitip gittiğinde bile / belki kapları işaret edeceğiz / ve oradaki, işte o benim diyeceğiz / bizler kaplara kafayı takmışız."


Garanti Bankası'nın desteğiyle düzenlenen 'Açık Şehir'e 30 Haziran'a kadar bizzat katılabilirsiniz. Ancak geniş bir zamanda gidin, zira çıkmak kolay olmuyor.


Jülide Karahan


05 Mayıs 2007/Zaman

Hiç yorum yok: