9 Kasım 2008 Pazar

Anadolu’da Çağdaş Sanat

Son zamanlarda Anadolu’ya yönelik, vur kaç taktikli değil, kalıcı projeler çıkıyor karşımıza. 2010 kapsamındaki ‘Sanatın Anadolu Aydınlanması’ henüz yolun başında ama ‘Directlink: Sanat Aracılığıyla Kültürlerarası Diyalog’ epey yol aldı. Anadolu kentleri, çok yakında ‘voltran, voltran, voltran’ diyerek güçlerini birleştirebilir. İstanbul’un hazırlıklı olmasında fayda var.


Birilerinin bunu yapması gerekiyordu. Çağdaş kültürü Anadolu’nun her yanına yayma­yı amaçlayan Halkevleri ve Inkılap Sergileri’nden beri unuttuğumuz bir şeyi; Anadolu’yu hatırlayıp, hatırlatması... Küratör Beral Madra’nın sık sık vurguladığı gibi, İstanbul sanat ortamı uzunca bir süre Anadolu’dan bi haber yaşadı. Ve nihayet; o birileri çıktı.

Ali Akdamar’ın yürüttüğü ‘Sanatın Anadolu Aydınlanması’, Anadolu’ya göz kırpan projelerden biri. 2010 kapsamındaki bu projeyle, Anadolu sanat üretiminin önce İstanbul’a ve oradan dünyaya taşınması amaçlanıyor. Şimdilik 12 şehre ulaşan ‘Sanatın Anadolu Aydınlanması’ yoluna devam ededursun, biz, yenice tamamına ve muradına eren bir başka çalışmadan bahsedelim.

‘Directlink: Sanat Aracılığıyla Kültürlerarası Diyalog’, geçen yıl boyunca, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Avrupa Birliği fonları desteğiyle 14 Anadolu kentine ulaştı.
Projenin sanat yönetmenliğini yürüten Şule Ateş, ‘İstanbul’un dışında çağdaş sanat ne durumda?’ sorusuyla yola çıkıp; belirlenen şehirlerdeki tüm sanat kurum ve oluşumlarının kapısını çaldı. ‘Çağdaş sanat için ne yapılabilir?’ sorusuyla geri dönen Ateş’in projesi; plastik sanatlar, müzik, sinema ve gösteri sanatlarını içeriyor. Bulunan her türlü cevap, bilgi ve iletişim adresi www.directlinkproject.org sitesinde paylaşımda şimdi, ama karşılıklı sohbet bir başka...

14 Anadolu şehri nasıl bir ön araştırmayla belirlendi?

İlk önce üç büyükler ile sanatsal açıdan belli bir aşama kaydetmiş şehirleri eledik. Diyarbakır almış başını gitmişti mesela, onu şeçmedik. Sonra hiç bir şey yapmamış olan kentleri de eleyip; kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışan ama daha yolun başında olanlara odaklandık. Devlet tiyatrosu, güzel sanatlar fakülteleri ya da konservatuarı olanlar öne çıktı. Seçtiğimiz şehirler arasında Antakya, Çanakkale, Batman, Bartın, Eskişehir, Kars, Mardin, Mersin, Nevşehir, Trabzon, Urfa, Adana, Afyon ve Gaziantep var.

Şehirler masa başında belirlendi yani...

Sayılır. Ön çalışmaları internetten yürüttük. Hepsini tek tek dolaşmadık. Ama Anadolu Kültür’ün araştırmaları çok faydalı oldu. Belirlenen 14 şehri tek tek dolaşıp bağlantılar kurduk ve son aşamada 6’sında atölye çalışmaları yaptık.

Anadolu’da nasıl karşılandınız?

Avrupa Birliği fonlarından destek aldığımız için biraz kuşkuyla yaklaştılar. İhtiyatlı ve güvensiz... Çünkü AB’nin çeşitli projeleri nedeniyle Anadolu’ya çok gelinip gidilmiş. Bu da pek çok kişide ‘kullanılıyoruz’ gibi bir his bırakmış. Birileri proje yapıyor, para kazanıyor, bizim elimize geçen bir şey yok diye düşünüyorlar. Proje dendi mi bir ürperti başlıyor zaten. Bunun bir sebebi de net bir fikirlerinin olmaması. “Ne olacak şimdi, AB ne, ne işe yarayacak bu, bize ne faydası var?” filan diyorlar.

Hakketen ne faydası var?

Bu söyleşinin bile faydası var. Farkındalık oluşturmak çok önemli. Bir web sitesi var. Yakında kitap çıkacak. İstanbul sanat çevresini kendi içine dönük ve kapalı yapısından çıkaracak gelişmeler bunlar. Çünkü değişim ancak iletişimle olabilir. Anadolu İstanbul’la, İstanbul Anadolu’yla iletişim kurmadan, buradaki sanatçılar orada, oradakiler de burada bir şeyler yapmadan olmaz. Bir kere Anadolu’da bir şeyler kendi kendine yeşeremez. Oradaki bir sanatçı okur, üretir ama sektör içinde yer almak istiyorsa illa İstanbul’a gelmesi gerekir. Bu proje sayesinde oradaki sanatçılar İstanbul’a gelmeden de bilinir olabilecek.

Diyarbakır örneğinde olduğu gibi şehrin kendi merkezini oluşturmasını mı kastediyorsunuz?

Bir anlamda evet. Niye 5-6 tane daha Diyarbakır olmasın? Diyarbakır, bir 6 yılda bu hale geldi çünkü oraya bir yatırım yapıldı. Anadolu Kültür; sanatçıyı tanıdı, tanıttı ve ilişkilendirdi. Anadolu’da bir şeylerin başlaması ve gelişmesi için yatırım yapılması lazım. Başka türlü yerelden beslenen bir sanat anlayışının oluşması çok zor.

Kim yapacak bu yatırımı?

Merkeziyetçi yönetim anlayışını bıraksa Kültür Bakanlığı olabilir. Üniversiteler, Kültür Bakanlığına bağlı Kültür Müdürlükleri ve Devlet Tiyatroları son derece yaygın ve güçlü kurumsal ağlara sahip. Sanata dair her yeni bilgi, bu kurumlar üzerinden dağılabilir aslında. Ama olmuyor. Çünkü modernist ve merkeziyetçi yaklaşımda ısrar ediyorlar.

Yerel yönetimler olabilir mi?

Olabilir... Belediyelerde geleneksel sanat eğitimine yönelik girişim ve organizasyonlar çoğalmış durumda. AKP tarafından yönetilen belediyelerin neredeyse tümünde; Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, tiyatro ve halk dansları konusunda eğitim veren konservatuarlar ve bu eğitimle paralel yürüyen yarı profesyonel koro, ekip ve topluluklar var. Bir şeyler yapmaya çok açıklar. İlgileniyorlar. Geleneksel kültürü sahiplenişle bu şaşırtıcı heves bir araya geldiğinde ve çağdaş sanatın yerel kültüre olan ilgisi göz önüne alındığında; bu belediyeler, çağdaş sanat konulu organizasyon ve iş birlikleri için iyi ortaklar olabilirler. Ama onlar da uzman kadrolarla çalışmıyor ve eş dostu çok kayırıyor.

Peki, kim yapacak?

Belediye de bakanlık da, birileri onları zorlamadan, bildiklerinin dışında pek bir şey yapmaz. Bütün kesim ve disiplinleri kapsayacak ve değişmekte olan zamanın ihtiyaçlarına cevap verecek politikaların uygulanabilmesi için baskı gruplarına ihtiyaç var. Aslında ana problem organizasyonun bilinmemesi. Proje yazmayı, organizasyon yapmayı bilecek birilerine ihtiyaç var. Bir kişi çok şey değiştirebilir oralarda. Mesela Malatya’da Fazıl Ercan, Kervansaray Buluşması diye bir etkinlik için hem belediye, hem valilikten destek almış. Çok da başarılı bir organizasyon yapmış.

İstanbul’un dışında çağdaş sanat ne durumda? 100 üzerinden kaç verirsiniz?

Zayıf alır tabii. 100 üzerinden 10, iyi niyetli bir bakışla. Umduğumdan çok daha ilgi çekici bir Anadolu’yla karşılaştım aslında. İstanbul’dan bakınca, yani sanat çevresinin bakışıyla, Anadolu’da hiç bir şey yok gibi gelir ama aslında potansiyel var. Herkes bir şey yapma istek ve heyecanı içinde. Ama pek çok yerde çağdaş sanatın ne olduğu bile bilinmiyor.

Çok parlak örnekler hiç mi yok?

Olmaz mı... Mesela 3 yıl önce Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, eski bir hamamda bir güncel sanat sergisi yapılmış. Trabzon’da sekiz sanat inisiyatifi, Vali Konağı’nın kendilerine tahsis edilmesini sağlayarak ‘Trabzon Sanat Evi’ başlığı altında birleşmiş ve ortak bir sanat mekanı oluşturmuş. Bunun dışında daha yakından bildiklerimiz örnekler var. Diyarbakır Sanat Merkezi, Antakya’daki A77, İzmir’deki K2, Kapadokya Çağdaş Sanat Festivali, Malatya Kervansaray Buluşması, Mardin Sinema Festivali, Kars Belediye’sinin Sanat ve Film Festivalleri, Avrupa Kültür Derneği’nin Sinop’ta iki kez gerçekleştirdiği Sinopale, Çanakkale Bienali, Afyon Müzik Festivalleri, Antalya Film Festivali, Adana Altın Koza Festivali, Eskişehir Sanat Festivali...

İstanbul dışındaki çağdaş sanat için ne yapılabilir? Hap gibi cevaplarsak...

Anadolu’da istekli gruplar var. Onlara destek olmak lazım. En önemlisi iletişim kurmak... Hiç bir şey olmasa bile, İstanbul’dan birileri sanatla ilgili görüşme yapmak ve keşifte bulunmak için oraya gitse... İstanbul bizimle ilgileniyor diye heveslenirler. İlgi çok şey değiştiriyor. Biraraya gelip bir şeyler yapmaya hevesliler ama organizasyon becerileri yok. Türkiye genelinde 5-6 şehir seçip, bugün çalışmaya başlasak, onlar da şu anda Diyarbakır’ın yapmaya çalıştığı gibi kendi bölgelerini destekler hale gelebilir. Böylece bir on yıl içinde, kendi çevresini besleyebilecek güçte yeni kültür şehirleri ortaya çıkar. Ciddi atılımlar için eğitim de şart tabii.

Eğitim nasıl olacak? Akla, sanatçı Fatih Balcı’nın Diyarbakır sokaklarında insanların eline ‘Art Today’i verip onların fotoğrafını çektiği çalışması geliyor. Ne kadar işleyecek yani?

Eğitim derken, Batı sanatını öğrenip taklit etsinler demiyorum ki... Mesele, Anadolu’daki sanatın Batı sanatına ne kadar benzeyeceği ya da yaklaşabileceği değil. Daha çok, Anadolu’da, günümüze ait ve yeni bir estetik dilin ortaya çıkabilme olasılığı. Çağdaş sanat, bu ülkenin özüyle birleştiği oranda ortaya çıkmalı zaten. Gelenek ve yerel kültürü yok saymadan...

Bu röportajı okuyup, ‘Anadolu’yu desteklemek lazım’ diyen biri, hemencecik ne yapabilir?

www.directlinkproject.org sitesini ziyaret edip, hangi şehirde kiminle ilişki kuracağına bakabilir. Önceden nerede kiminle bağlantı kurulacağı bilinmezdi. Şimdi en azından bu 14 şehirdeki sanatçı, sanatçı grupları ve kurumların iletişim bilgileri var. İlişki kurup bilgi alabilir, ‘ben de sizin farkınızdayım’ diyebilir. Aracısız iletişim imkanı. Sonraki aşamada ortak proje önerebilir. Sitenin ingilizcesi de var. Eminim, Avrupa’dan pek çok kimse bağlantıya geçecek oralarla. Görünürlük ve bilinirlik çok önemli.

Jülide Karahan

Milliyet Sanat/ Kasım 2008

Hiç yorum yok: