10 Ocak 2011 Pazartesi

İNSANLIK TARİHİ YENİ BAŞTAN!

İnsanlık tarihi her keşifte yeni baştan yazılıyor; bir sonraki keşfe kadar…

‘Göbeklitepe - Dünya’nın İlk Tapınağı’ isimli belgeselin başlangıç cümlesi: ‘Herkesin, her şeyin anlatılmaya değer bir hikâyesi vardır; kimi anlatılır, kimi sonsuza dek saklı kalır…’ Bir de - kaynağı bilinmemekle birlikte - şu var: ‘Hayat tesadüfleri sever.’

Hikâyesini bundan tam 12 bin yıl önce yaşamış Göbeklitepe için tesadüfler birbirini kovalar. Şöyle ki; Mahmut Kılıç isimli bir köylü karasabanla tarlasını sürerken T şeklinde oymalı bir taş bulur ve durumu Şanlıurfa Müzesi’ne anlatır. Kılıç’ın taşa rastladığı yerde, halk arasındaki adıyla Göbeklitepe’de, Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü işbirliğiyle kazılar başlar. Yıl 1995.

Karasaban o taşa çarpmasaydı, Mahmut Bey bulduğu taşı müzeye götürmeseydi ya da kalıntıları inceleyen Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt hayatının geri kalanını Göbeklitepe’de geçirmeye karar vermeseydi; tarihin ezberinin bozan bir hikâye daha kim bilir nice zaman saklı kalacaktı…

BİR TESADÜF PARMAĞI DAHA

Hikâyenin kahramanı ‘bilen insan’. Yazmayan, yerleşmeyen, ekip biçmeyen ama bilen ve inanan… Kanıtı: Tapınaklar. Günışığına 4’ü çıktı, tahminlere göre en az 16’sı daha toprağın altında. Ortada T şeklinde iki stel (yüksekliği genişliğinden büyük, yekpare dikili taştan oluşan yapıt), çevrelerinde yine T şeklinde daha ufakları. Üzerlerinde tilki, örümcek, boğa, yılan ve yaban domuzu motifleri… Bir de turna var ki; tek eşliliğin, dolayısıyla gelişmişliğin simgesi. Bundan 12 bin yıl önce böylesine gelişmiş ve kendi derinliklerine inmiş olabilir mi insan? 12 bin yıl önce yaşamak vardı!

Yaşayamadık ama ‘Göbeklitepe - Dünya’nın İlk Tapınağı’ isimli belgeseli izlemek elimizde. Belgeselin hikâyesine gelince; yine bir tesadüf parmağı var işin içinde. Yıl 2006. Yönetmen ve yapımcı Ahmet Turgut Yazman bir gazete haberi okur ve düğmeye basar. Yazman’ın okuduğu haberde Alman bir arkeolog - Doç. Dr. Klaus Schmidt - Göbeklite’yi anlatmaktadır. Hem nasıl!

Yazıyı keşfeden Sümer medeniyetinden ve Mısır’daki piramitlerden 6 bin, İngiltere’deki ünlü megalitik anıt Stonehenge’den 7 bin, şimdiki zamandan tam 12 bin yıl önce bir ‘uygarlık’ yaşamış Göbeklitepe’de. İlkel ama bilinçli, yerleşik değil ama inançlı... Dünya tarihini tekrar gözden geçirmemizi gerektirecek bu arkeolojik bilgi, Yazman’ın hayatındaki diğer her şeyi askıya alıp yola çıkmasına sebep.

AĞAÇ, YATIR VE TAPINAKLAR

Göbeklitepe’yi dünyaya duyuracak belgesel filmin çekimine 2007 yılında Kültür Bakanlığı’ndan aldığı izinle başlar Yazman. Böyle zamanlarda içeriyi ve işaretleri dinlemeli insan, tıpkı yönetmenin yaptığı gibi; şöyle ki: “Bulunduğum en mistik yerlerden biri o tepe. Çekim yapmak için gündoğumunu beklerken kalbimin ritminin değiştiğini hissederdim. Yöre halkı da bunun farkındaymış. Kazılar başlamadan çok önce biri bir ağaç dikmiş tepeye. Ağacın altında bir yatır. Yıllar yılı gelen giden bir çaput bağlamış ağaca, bir dilek dilemiş, bir adak adamış. Özellikle gündoğumu ya da günbatımı sırasında tepede olursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Kendini tanımaya çalışan bir insan olarak varoluşla ilgili derdimin köklerinin 12 bin yıl, hatta belki de daha öncesine dayandığını bilmek beni epey rahatlattı.”

Belgesel çekimleri için Kahire Müzesi yöneticisi ejiptolog Wafaa El-Saddik, astronom ve fizikçi B.G.Sidharth, sufi Metin Bobaroğlu ve arkeolog Prof. Mehmet Özdoğan ile görüşmeler yapan Yazman’ın yoluna pek çok cevapla birlikte pek çok yeni soru da çıkmış. Şöyle ki: İnsanlığın yerleşik düzene geçmesinin sebebi önceden düşünüldüğü gibi beslenme/tarım değil de din miydi?’, Göbeklitepe’de yüksek bilinç ve farkındalığa sahip birileri var mıydı? Onlar evrenin döngülerini biliyorlar mıydı?

İnsanlık tarihi yeniden yazılıyor, hem de yanı başımızda! Buna şahit olmak elinizde…

………

NASIL GİDİLİR?

Şanlıurfa’nın 17 km doğusundaki Örencik (Karaharebe) Köyü’nün 3 km kuzeydoğusunda kalan Göbeklitepe’ye Urfa merkezden 25 dakikalık bir yolculukla ulaşabilirsiniz.

RAKAMLARLA BELGESEL

4 yıl boyunca 4 ülkeye toplam 17.500 kilometrelik yolculuk yapılarak elde edilen 20 saatlik çekimler, 77 dakikalık bir belgesele dönüştü. Belgeselin adı: ‘Göbeklitepe - Dünya’nın İlk Tapınağı’.

O FESTİVAL SENİN, BU FESTİVAL BENİM

2009 Mayıs’ı itibariyle tamamlanan ‘Göbeklitepe - Dünya’nın İlk Tapınağı’; Atlanta International Documentary Film Festivali’nin ardından İran 4. Cinema Verite Uluslararası Belgesel Film Festivali ve Guangzhou Uluslararası Belgesel Film Festivali’ne katıldı.


JÜLİDE KARAHAN

Anadolujet / Ocak 2011

................

Hiç yorum yok: