8 Ekim 2012 Pazartesi

GELECEĞİN TA KENDİSİ: SEYDİ MURAT KOÇ



Türkiye’nin başarılı genç sanatçılarından Seydi Murat Koç, bundan 5 sene önce gelecek vaat ediyordu; şimdiyse geleceğin ta kendisi.


Seydi Murat Koç, 2 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında ‘Vertigo’ isimli kişisel sergisiyle Çağla Cabaoğlu Gallery’de olacak. Akrilik ve yağlı boya kullanarak ürettiği son resimlerinde tuvalin dört kenarlı yapısının dışına çıkan sanatçı; bir yandan mimari yapılar ve kent siluetlerini yeniden yorumluyor, diğer yandan da bir sonraki serisinin ipuçlarını veriyor. İlgilisine…

Sıçramalar serinizde figür, daha doğrusu insan ve onun duygusu ön plandayken şimdi şehir ve mimari, yani mekân problemi birinci. Neden?

Sıçramalar serisi; yaşadığımız dünyanın bir rönesansa, bir sıçramaya ihtiyaç duyduğu fikrine dayanıyordu. O seride insan ön planda görünüyordu ama aslında onun bireysel ivmesi ve atağı ile toplumun geneline bir gönderme yapıyordum. ‘Vertigo’ sergimde yer alan ‘Yerden Yüksek’ serisinde ise, yine insanın toplumsal boyuttaki paylaşımını ve bireysel olarak günlük hayattaki çelişkilerini kent hayatının temelini oluşturan mimari yapılar ve kent siluetleri üzerinden aktarıyorum.

Peki insan… Şimdi sadece bir destek olarak mı var resminizde? Yani merkezden çıktı mı?

Aksine, insan olgusu her zaman işlerimin merkezinde. Mimari anlamda dünyayı yeniden kurgulayan insan, hem kentin baş döndürücü döngüsü içinde yaşayan hem metropolün çelişkileriyle yüzleşen hem de toplumsal düzenleri oluşturan faktörler olarak karşımıza çıkıyor. İnsanın iktidar ve güçle geliştirdiği gergin ilişkiyi ve bunun insan üzerindeki etkilerini, kentlerin tarihsel dokusu ve çağdaş mimarinin karşıtlığı üzerinden anlatıyorum.

Kent siluetleri ve mimari yapılarla uğraşmanız kentsel dönüşümle ilgili birtakım ciddi duyarlılıklarınız olduğunu da düşündürüyor. Öyle mi? Örneğin… Şu anda içinde yaşadığınız kent İstanbul ve yeni bir kentsel dönüşüm yasası söz konusu. Size ve sanatınıza nasıl yansıyor bu?

Yeni serideki resimler İstanbul’la birlikte dünyadaki önemli ekonomi merkezlerinin siluetlerini içeriyor. Bununla birlikte çalışmalarımda, dünyanın önde gelen mimarlarının yaptığı ve kendileri sanat eseri niteliğindeki mimari yapıları kullandım. Türkiye’de böyle tasarımlar yok, çünkü her şey ekonomiye ve para düzenine hizmet ediyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki mimari yapılaşma, sanata ve kültürel gelişime hizmet etmekte aslında. Kentsel dönüşümün en ideal hali alt yapısal dönüşüm. Eğer alt yapı sağlam değilse, üstüne ne koyarsanız koyun, durmaz! Bu dönüşüm ancak doğayı hiçe saymadan, onunla bütünleşerek ve insan faktörünü merkeze koyarak gerçekleşebilir. Öyle de olmalı. 

ON YIL ÖNCE HER ŞEY DAHA ZORDU

Sizin için dönüm noktası neydi? Tanınırlık adına… Mesela Milliyet Sanat’ın kapağına taşınmak ya da RH+Sanat Dergisi’nin düzenlediği yarışmada ‘2005 Yılı Genç Ressamı’ seçilmek… 

Bu saydıklarınız kendi ilerleyişim içinde bana çok iyi basamak oldular. Yılın Genç Ressamı seçilmek o dönem için önemliydi, basında yer almak ve bilinirliğimin artması adına da çok iyi bir gelişmeydi. Genç bir sanatçı olarak gözde sanat dergilerinden birinin kapağında yer almaksa, hedeflerim doğrultusunda attığım adımların doğruluğunu onaylamış oldu.

Yarışmaları epey iyi değerlendiren bir sanatçısınız. Önemli ve gerekli mi bu? Şimdi yarışmalara nasıl yaklaşıyorsunuz? Devam mı?

Türkiye’de genç bir sanatçı olarak çalışmalarımı çeşitli platformlarda sergileme imkânı on yıl öncesinde daha zordu. Bu yarışmalara katılmak hem sanat ortamındaki görünürlüğümü arttırdı, hem de sonraki çalışmalarım için finansal kaynak yarattı. Şimdi ise, profesyonel bir galeriyle çalışıyorum; böylelikle çalışmalarım hem yurt içinde hem de yurt dışında temsil ediliyor.

Neredeyse her yıl yeni bir kavram/seri deniyorsunuz. Nasıl karşılanıyor bu?

Şu ana kadar yaptığım tüm seriler, gündemde ve çevremde olup bitenlere verdiğim yanıtlar olarak okunabilir. Kavramsal olarak hepsi zincirin parçaları gibi birbirini takip ediyor.

Üretim sürecinizde bilgisayardan ne kadar destek alıyorsunuz?

Çalışmalarımın eskiz aşamalarında tasarım programlarını yoğunlukla kullanıyorum. Özellikle son çalışmalarımda mimari yapılanmanın sosyal ve toplumsal karşılıklarına değinirken, mimari manipülasyonun foto-kolaj tekniğiyle yeniden manipülasyonunu sağladım. Bu yöntemle var olan gerçekliği yeniden kurgulayarak kendi gerçekliğimi oluşturdum.

Eylül’de bir işinizle Kore’deydiniz. Ekim’de İstanbul’da kişisel serginiz var. Sonrası için ne planlıyorsunu?

Evet bir önceki serim ‘Teğet’ten bir çalışmamla Kore’deki ‘Encounters’ sergisinde yer aldım. Haziran 2012’de de Art Basel The Solo Project’te ‘Yerden Yüksek’ serisinden birkaç çalışmam sergilendi. Ekim 2012’de açılacak ‘Vertigo’ sergimden sonra ise daha çok yurt dışı projelerinde yer alacağım.

........

SEYDİ MURAT KOÇ

Seydi Murat Koç 1981 yılında Akşehir'de doğdu. 1998 yılında girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Anasanat  dalından 2002’de mezun oldu. 2006 yılında aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamladı. RH+Sanat Dergisi’nin düzenlediği yarışmada ‘2005 Yılı Genç Ressamı’ seçilen sanatçı, resim ve özgün baskı resim çalışmalarını İstanbul Moda'da bulunan özel atölyesinde sürdürürken bir yandan da Doğuş Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.


JÜLİDE KARAHAN

TELGRAF EKİM 2012 

...

Hiç yorum yok: