9 Şubat 2008 Cumartesi

Türkler, Almanya'da 'son şeyler'i söyledi

Almanya'nın Münster kenti, bugünlerde Türk sanatçıların eserlerinden oluşan Son Şeyler sergisine ev sahipliği yapıyor. Westalischer Kunstvein ve Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi'nin işbirliğiyle gerçekleşen sergi yurtdışında gerçekleştirilen etkinliklerin aksine politikaya hiç bulaşmıyor.

Başka bir ülkede Türkiye denince, bellidir beklenen. Konu ister Türkiye menşeli bir roman, ister bir konser olsun; değişmez beklenti. Etnik problem ve laik söylem durur hep kapı eşiğinde. Almanya'nın Ludwigshafen kentinde 9 Türk'ün ölümüne yol açan yangının nedeni belirlenemese ve kundakçılıktan şüphelenilse de kendisine bakmaz o yabancı ülke. Başbakan Erdoğan'ın "Entegrasyona evet, asimilasyona hayır" lafını bile bir zaman sonra döndürüp bize söyler yine. Ama tüm bunlar geçtiğimiz günlerde Almanya'nın Münster kentinde açılan 'Son Şeyler' isimli sergi için geçerli değildi. 'Vah vah'lama hazırlığıyla mekâna gelen ve politik tartışmaları özleyenler hayal kırıklığıyla döndü evine. Ne politika, ne etnik problem, ne oryantalist ve egzotik bir söylem... Buldukları her Türk'e yokluğunu bildikleri bir şeyler sorup bir iki 'vah' tırtıkladılar gerçi.
-Devlet destekli bir çağdaş sanat kurumu var mı İstanbul'da?
-Yok.
-Ya, vah vah...

Sergi ortaklarından Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi yöneticisi Vasıf Kortun, "Türk sanatçılar çok politik derler, ayrıca öyle olmasını isterler. Ama politikaya hiç bulaşmıyor bu sergi. Beklentilere cevap vermedik yani." diyerek Perihan Mağden'in 'Senden Hazzetmiyorum Yabancı!' başlıklı yazısını hatırlattı ve ekledi: "Mağden'in dediği gibi 'Kol kırılır yen içinde kalır', evet ama kırık kol benim kolum. Beni ve memleketimi ilgilendirir. Ben, iki kolum kırık dolaşmaya alıştım."

Yabancılara memleket meselelerini açıklama/pazarlama vazifesini bir köşeye bırakan 'Son Şeyler', Münster güncel sanat kurumu Westfälischer Kunstverein (WKV) ve Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi işbirliğiyle ortaya çıktı. İstanbul güncel sanat ortamının aşina olduğu farklı çalışmaları bir araya getiren serginin söylemi, varoluş ve sonsuzluk üzerine. Bir arada olması bu zamana kadar mümkün görünmeyen pek çok çalışma, bir vakitler aynı mahallede dolaştıklarından olsa gerek, kaynaşmış hemen. Hepsinin yolu, Paul Auster'in 'Son Şeyler Ülkesinde' Anna'nın anlattıklarına çıkıyor üstelik. Aynı kelime değişik cümlelerde farklı anlamlara gelir ya, öyle işte. Cümlenin en etkileyici/gösterişli kelimesi ise Başir Borlakov'un Kafkasya dağlarında çektiği bir fotoğraf. Geçen yıl Galerist'te açılan 'Hava Boşluğu' sergisinden hatırladığımız fotoğrafta, uçan kazların ayaklarına tutunarak gökyüzüne yükselen genç bir adam var.

Anna'nın anlattığı ülke, en açık haliyle Emre Hüner'in 10. İstanbul Bienali'nde AKM'de sergilenen videosu Boumont'ta tezahür ediyor. İstanbul'un terk edilmiş sanayi bölgelerinde geçen görüntülerde kent yok olmuş, zaman önemsiz. Geç modern toplumların içinde bulunduğu güvensizlik hali ve aşırı endüstriyel gelişmenin oluşturduğu tehlikeyi anlatmaya çalışan Hüner'in gelecek tahayyülüne göre, toplumsal düzen riske dayalı ve her an her şey çökebilir. Sonun geldiğini ve fakat mücadelenin sürdüğü işlerden biri de sanatçı grubu 'Ha za vu zu'nun ışıl ışıl parıldayan kırık disko topu. Parti bitmiş, her şey tükenmiş ama kırmızılı sarılı ışıklar vuruyor hâlâ duvara.

'İnsan olmayı araştırıyorum'

Sonun korkunç örneklerinden biri de Ali Kazma'nın videolarında. Anna'nın anlattıklarına vurursak, ötanazi klinikleri ya da suikast örgütleri... Ölüm ve yaşama aynı aralıktan bakan çalışmaları, son İstanbul bienali kapsamında İMÇ'de izlemiştik aslında. 'Engellemeler' genel başlığını taşıyan işler, bireylerin üretim ve tamir süreçleri üzerine. "Her şey düzenden kaosa doğru gider. Zamanın akışı da öyle. Bardak kırılır ama parçalar birleşip bir bardak etmez." diyerek termodinamiğin ikinci kanununu hatırlatan Kazma, insan aktivitelerinin evrenin akışını nasıl yavaşlattığını anlatıyor.

Varoluşun ve sonun bireysel bakışlarını sunan sergide ayrıca, Nevin Aladağ'ın havada asılı uçakları, Hale Tenger'in 'Beyrut' adlı videosu, Leyla Gencer'in kendi korkusuyla yüzleştiği tablosu ve İnci Eviner'in ölümle yaşam arasında salınan fotoğrafları yer alıyor. Goethe-Institut tarafından desteklenen 'Avrupa Ortaklıkları' kapsamındaki sergi, 23 Mart'a kadar sürecek. 2008 sonbaharında ise aynı işbirliği çerçevesinde Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi'ne 'Son Şeyler'in devamı gelecek.

Deniz Ilgın

09 Şubat 2008/Zaman

Hiç yorum yok: