3 Ağustos 2010 Salı

HÜSEYİN ÇAĞLAYAN’IN 15 YILI

Hüseyin Çağlayan’ın Türkiye’deki en kapsamlı sergisi, 15 Temmuz - 10 Ekim tarihleri arasında İstanbul Modern’de.

Işıklar ve renkler içinde ciddi ve kendine güvenli ifadeleriyle salınıyor yüzlerce model. Ciddi, kendine güvenen ve neredeyse hiç makyajsız halleri tasarımcı Hüseyin Çağlayan’ın tercihi… Kendine has çizgisiyle sayısız bedene uyum sağlıyor sanatçı. Bu bedenler arasında; Victoria Beckham, Rihanna, Eva Herzigova ve Roisin Murphy gibi ünlü isimler de var.

Hüseyin Çağlayan, moda dünyasında olduğu kadar çağdaş sanatta da önemli bir isim. Her ikisi için de aynı kişisel tarihten beslenen sanatçı, kendini en iyi video yerleştirmelerinde anlattığını söylüyor: “Filmlerde kendimi daha iyi anlatıyorum. Video benim için birçok şeyi bir araya getiriyor. Atmosfer, koreografi, fikirler… Defile küçük bir video film gibi ama canlı; kontrol edemediğim çok şey var. Her an bir kaza çıkabilir. Film çekerken daha kontrollü olabiliyorum. Kaza da oluyor, önceden tahmin edemeyeceğim şeyler de çıkıyor ortaya ama yine de montajda kontrol bende. Mekân, ses ve hareket benim kontrolümde…”

Bir dünyası var sanatçının ve bu, bazen film bazen koleksiyon olarak ortaya çıkıyor. Sanat mı olsun moda mı olsun diye bir düşünce yok. Sonuç, eldeki malzemeden hareketle çıkıyor ortaya. Malzemeler; beden, giyim ve mekân. Bunlara hâkim olan güçse fikir. Önemli olan tek şey de bu.

İşlerinde beden, giyim ve tasarımı kullanan Çağlayan, disiplinlerarası sınırların keskin olmasına karşı. Sert bir çizgiyle ayırmıyor işlerini. “Ben her şeyin birbirleriyle bağlı olduğunu düşünüyorum. Fotoğrafçı fotoğraf çeker, modacı moda yapar, küratör sergi yapar… Bu anlayış bitti.” diyor ve ekliyor sanatçı: “Kültür endüstrisi birçok insana başka şeyler yapmaları için taviz veriyor artık.”

LONDRA VE TOKYO’DAN SONRA

Hüseyin Çağlayan’ın Türkiye’deki en kapsamlı sergisi, 15 Temmuz’da İstanbul Modern’de açıldı. Daha önce Londra Design Museum ve Tokyo Museum of Contemporary Art’ta sergilenen işler arasında Çağlayan’ın 1994 ile 2009 yılları arasında ürettiği moda koleksiyonları, enstalasyon ve filmleri var. Sanatçının son 15 yılda ürettiği çalışmaların bir seçkisi niteliğindeki sergide; ‘Sözlerden Sonra’ isimli elbiseye dönüşen mobilya, 15 bin LED ışığından oluşan ‘Havadan’ isimli beyaz elbise, uzaktan kumandayla form değiştiren ‘Önce Eksi Şimdi’ isimli elbise ve 200’den fazla hareketli lazer yardımıyla sıra dışı bir ışık şöleni sunan ‘Okumalar’ isimli elbise bulunuyor.

Küratörlüğünü Londra Design Museum’dan Donna Loveday’in yaptığı sergide Çağlayan; genetik, teknolojik ilerleme, yer değiştirme, göçmenlik ve kültürel kimlik gibi alanlardaki fikirlerini ortaya koyuyor. Bu fikirlerin esin kaynağı sanatçının kişisel tarihinde gizli.

1970 Kıbrıs, Lefkoşe doğumlu Hüseyin Çağlayan, 12 yaşındayken Londra’da yatılı okula gider ve ömrünün geri kalanını bu şehirde sürdürür. “Kendinizi hangi kültüre daha yakın hissediyorsunuz?” sorusunun cevabını şöyle verir sanatçı: “Kıbrıs’ta büyüdüm. Hep bir gerginlik, savaş sonrası atmosferi… Devamlı soruların sorulduğu bir yer. Sonra bir başka ada İngiltere’ye göçtüm ve orada hiçbir zaman kendimi yerli hissetmedim. Bir şekilde oraya ait olmama hissi oluyor. Bu bir motivasyon getiriyor aslında. Ait olmak istediği için insan daha da gayret ediyor. Sırf orada bir kökü oluşsun diye… Kıbrıs’a geri döndüğümde de kendimi tamamen yerli hissetmiyorum. İstanbul’da kendimi daha rahat hissediyorum açıkçası, bilmiyorum neden?”
Mantıken ya da etik olarak kendince doğru şeyleri yapmaya çalışan sanatçı bunu bir kültüre bağlayamıyor. Aile değerleri ve paylaşım açısından Akdenizli; ama hayat tarzı ve iş disiplini açısından kuzeyli diyelim biz ona…

Tüm bunlar sanatçının işlerine de yansıyor. Hemen hemen tüm videolarında adeta takıntılı bir şekilde zaman kavramı ve algılamanın özel tarihine ilişkin sorgulamalar yapan Çağlayan, zamanın ne olduğunu tam olarak algılayamadığını ve zamanı sorgulamayı sevdiğini söylüyor. Küçük yaştan beri seyahat eden ve çok değişik ortamlarda bulunan sanatçı, bir an bir yerde olup bir an başka bir yerde olma durumunun ekmeğini çok yemiş. Mekânsızlık ve zamansızlık Hüseyin Çağlayan’ın tüm işlerine adeta işlemiş. Merak edenler 10 Ekim’e dek İstanbul Modern’i ziyaret edebilir…

JÜLİDE KARAHAN

SKYLIFE BUSINESS/ AĞUSTOS 2010

.....

Hiç yorum yok: