27 Şubat 2011 Pazar

Motosiklet kullanmayı özledim

Motosiklet meraklıları, yağmur çamur demeden yollarda. İstikamet İstanbul Fuar Merkezi. Sebep, 24 Şubat sabahı kapılarını açan MotoPlus 2011. Bugün akşam saatlerine dek sürecek fuarın en afili köşelerinden biri, dokuzuncu salondaki Honda'ya ait. Yeni modellerin tanıtıldığı köşenin baş mimarı, anahtar kelimesi 'iletişim' olan Genel Müdür Hideto Yamasaki, İstanbul deneyimini anlattı.

Geleli ne kadar oldu?

Bir seneyi biraz geçti. Geçen yıl ekimde gelmiştim.

İstanbul'da sizi en çok ne şaşırttı?

Gelmeden önce epey araştırdığım için olacak, öyle çok şaşırdığım bir şey olmadı ama şunu söyleyebilirim: İlk defa Müslüman bir ülkeye geliyorduk ve bunun tedirginliği içindeydik. Gelince gördük ki; çekinecek hiçbir şey yok. Her şey çok güzel. Özellikle de iletişim. İnsanlar çok sıcak.

Zorlandığınız bir şey var mı?

Trafik var. Epey yoğun. Bu yüzden motosiklete yönlendiriyoruz insanları.

Siz motosiklet mi kullanıyorsunuz?

Hayır.

Araba?

Yok. Hiçbir şey kullanamıyorum ben. Şirket kuralı. Her yere şoförle gitmek durumundayım.

Pazar günleri de mi?

Evet, evet.

Nasıl? Özlemiyor musunuz?

Özlüyorum ama yapacak bir şey yok.

Boş bir alanda keyif için bile kullanamıyor musunuz?

Öyle olmaz ki. Motosikleti çok severim ve binince 2-3 saat gitmek isterim.

İstanbul ve motosiklet... Tavsiyeleriniz neler?

İstanbul, motosiklet için çok uygun bir yer. 4 mevsim kullanmak mümkün. Trafikte çok büyük kolaylık. Güvenlikle ilgili endişeleri aşmanın birinci adımı, sürücülerin motosikletlilere saygı göstermesini sağlamak. Bu olur ve kurallara uygun kullanılırsa motosiklet hem çok zevkli hem de çok pratik.

İstanbul'dan gitme vaktiniz geldiğinde 'şunu bırakmak çok zor olacak' diyeceğiniz şeyler neler?

İstanbul, çok güzel kuşkusuz. Tarihiyle, kültürüyle, doğasıyla... Ama benim için neresi olursa olsun önce insanlar gelir. İnsanları, çalışma arkadaşlarımı ve kurulan dostlukları bırakmak benim için en zoru. Her defasında; bir takım, bir aile oluyoruz ve ayrılmak hüzün veriyor.

İş dışında neler yapıyorsunuz?

İş, çok vaktimi alıyor. Diğer zamanlarda hep ailemle birlikteyim. Eşimle uzun yürüyüşler yapmayı çok seviyoruz. Akranlarım golf oynuyorlar ama benim tercihim tenis.

Sanat takibi ne durumda?

Geçen yıl Türkiye'de Japon yılıydı. O minvalde birkaç etkinliğe katıldık. Aslında normalde konserleri çok severim, özellikle de klasik müzik konserlerini...

Çok güzel. Aya İrini'de mesela...

Hiç gitmedim desem...

Türkiye'nin diğer şehirlerini gördünüz mü?

Birkaç kez Ankara'ya gittim sadece. Ama önümüzdeki aylarda Anadolu'ya bayi ziyaretleri yapmayı planlıyorum.

Memlekete döndüğünüzde akrabalarınıza İstanbul'la ilgili neler anlatırsınız?

Yakınlarım İstanbul'u neredeyse benim kadar biliyor. İstanbul'a her yıl o kadar çok turist geliyor ki Japonya'dan... Ve emin olun turistler, yaşayanlardan daha iyi tanıyor şehri.

Hediye olarak ne götürürsünüz?

İlla ki nazar boncuğu. Onun dışında öyle Kapalıçarşı ya da Mısır Çarşısı ürünlerinden değil de daha ufak mağazalardaki el yapımı hediyeliklerden almayı tercih ederim.

Mesela?..

Mesela geçenlerde, neydi oranın adı, hani Anadolu Yakası'ndan Avrupa'ya geçerken köprünün ayağında...

Ortaköy.

Hah evet, orayı çok seviyorum. Oradaki küçük tezgâhlarda el yapımı pek çok şey var. Takılar, çerçeveler... Sokak ressamları resim de yapıyor. Onlar da çok iyi.

Emeklilikle ilgili planlarınız neler?

Bir kere en önemlisi eşime daha fazla vakit ayırmak. Senelerdir oradan oraya... O kadar çok kahrımı çekti ki. Çocuklarla ilgileniyor, evle ilgileniyor, benimle ilgileniyor. Bense hep işle... Emekli olur olmaz şöyle iki üç ay boyunca onunla birlikte gezmek, görmek istediğimiz yerlere tek tek gitmek istiyorum.

Siz geldiğinizden beri Honda Türkiye için neler değişti?

İletişim arttı. Her yönden. Çalışanlarla, bayiliklerle, reklam alanlarla, basınla... En büyük değişiklik bu.

Gerileyen pazar payını artırmak için agresif bir pazarlama hedeflediğinizi söylemişsiniz. Nasıl bir agresiflik söz konusu?

Agresiflikten kastımız, daha görünür olmaktı. Yani iletişime önem vermek. Öyle yaptık, yapıyoruz, yapacağız.

"Bizde öyle yer seçme olmaz. Emir gelir gideriz. Merkez, Türkiye'ye gidiyorsun dedi. Ben de geldim. Buradan sonraki durağımın neresi olacağını da yine merkez söyleyecek." demişsiniz. Bu nasıl bir aidiyet/teslimiyet ilişkisi?

Öyledir bizde. 25 yıldır Honda'dayım ve tek derdim Honda'nın felsefesini daha fazla, daha fazla kişiye ulaştırmak.

Nasıl bir felsefe o?

Üretimden tüketime Honda ile bir şekilde ilişkide olan herkesin mutlu olması üzerine kurulu bir felsefe... Üç memnuniyet kuralımız var: Üretim, satış ve satın almada tam memnuniyet.

ABD, Meksika ve Ukrayna deneyimleriniz nasıldı?

Benim için çok büyük bir fark olmuyor. Çünkü ben her yerde Honda'yla birlikteyim. Ama ailem için epey önemli. Onlar Amerika'yı çok sevmişti mesela. Hayat standartları açısından... Ukrayna'da ilk zamanlar çok sıkıldılar. Sonra alıştılar tabii. Meksika ise ilk görev yerim, ailemin kurulduğu yer.

Peki Türkiye?

Eşim de, çocuklarım da çok memnun.

Kaç çocuk var?

Üç. Biri Japonya'da, eğitimi için. İkisi bizimle.


***
Motosiklet kullanmak isteyenlere

2005 yılında faaliyete geçen Honda Motosiklet Eğitim Merkezi'nde her seviyedeki sürücü için kurslar var. Yeni tanışanlara temel el ve ayak kontrollerinin yanı sıra dengede kalmak öğretiliyor. Program çok kapsamlı. Derslerden birinde trafikteki gizli tehlikeleri öngörebilme yeteneği kazandırılıyor örneğin. 2 gün süren bol pratikli ve 4 farklı eğitim programlı etkinliğe, motosiklet ve her türlü malzeme dâhil. Merkezde şimdiye dek 6.000 kişi eğitilmiş.

JÜLİDE KARAHAN / ZAMAN PAZAR

Hiç yorum yok: