9 Eylül 2009 Çarşamba

Dünyanın en güvenli yolu: Havayolu

Tesadüfler tesadüf değil aslında. Eğer öyle olsaydı; çocukluğunu Samsun’da Pervaneli Fokker F-27’lerin iniş kalkışlarını izleyerek geçiren birinin ofisi, Atatürk Havalimanına bakmazdı. Eğer öyle olsaydı inşaatların ikinci katına çıkıp kollarını iki yana açarak kum tepelerinin üzerine atlayan çocuk, Planör’den Concorde’a uçabilen her şeyi denemezdi. Eğer öyle olsaydı, DHA (Doğan Haber Ajansı) Genel Müdürü Uğur Cebeci; 12 yıldır ‘Kokpit’ sayfasını ve programını hazırlıyor olmazdı.

Yılda ortalama kaç uçuş yapıyorsunuz?

Geçen ay 81 saat uçmuşum. Gerçi bir kısmı normal yolcu uçuşu değildi. Kimi demo, kimi test uçuşuydu. Ama yıl ortalamam 150 uçuş. 30 yaşımdan beri bu böyle. Yani nereden baksak 6000- 7000 kez havalanmışımdır.

Hiç zorlanmıyor musunuz?

Jet-lag falan önemli değil de, dönüşlerimde çalışmak istemiyorum, o sorun oluyor. En rahat ettiğim yer yukarısı. Keşke hiç aşağı inmeden günlerce uçabilsem...

2006’da emekli olup asma gölgesinde hikâyeler yazacaktınız; ne oldu?

Niyetim gerçekten öyleydi. Fakat nasıl desem, hayatımda hiçbir şeyi yarım bırakmadım. Her şeyi hedefine ulaştırdım. DHA’yı da ulaştırmak istiyorum. Son rötuşlar kaldı.

Yarın işe gelmeseniz gazete çıkmayacak gibi mi geliyor size?

Aynen. Pek çok gazetecide olduğu gibi... Gelmezsem kanal ve gazete öksüz kalacak sanıyorum. Böyle bir şey yok tabii, bir gün ben gelmeyeceğim ve hayat devam edecek.

Korkularınız var mı?

Hayır, ben korkuyla tanışmadım daha. Hele havada asla. Bazen ‘bu uçak çok eski’ denir, çekinilir. Ama eski ve yaşlı uçak yoktur, yaşlı kadın olmadığı gibi... Olsa olsa onun da bakımsızı olur.

Çirkin kadındı o...

Çirkin uçak zaten yoktur. Doğal bir ortamda mükemmel bir kuşu izler gibi izlerim ben uçakları. Bence metal canlıdır zaten. Molekülü olan her şey canlıdır.

İyi bir pilot nasıl olmalı?

Artık her türlü kolaylık olsa bile, geleneksel uçuş kurallarını es geçmemeli. Dinlenme ve beslenme de tabii önemli.

İyi bir yolcu…

Havalimanına zamanında gitmeli. İç hatlara 1, dış hatlara 2 saat önceden. Kuralları küçümsememeli. Kemeri bağlamakla kalmayıp, beline göre ayarlamalı. Güvenlik anonslarını her defasında ilk kez duyuyormuş gibi dinlemeli. Hosteslere ve uçuş ekibine zarif davranmalı. Kısacası kuzu gibi olmalı.

Siz öyle misiniz?

Evet, her seferinde. Sıraya kuzu kuzu girer beklerim. Her defasında bütün kuralları itinayla uygularım. Kemerim mutlaka sıkıdır. Koltuğumu hep kontrol ederim.

İlk uçuşunuz?

15-16 yaşlarımdayken pervaneli bir uçakla Samsun’dan İstanbul’a gelmiştim. Epey etkiledi beni, hayran kaldım. İlgim günden güne arttı zaten. 1980’li yılların başında Boeing’e havacılık teknolojisiyle ilgilenen bir gazeteci olduğumu anlatan bir mektup yazdım. Davet ettiler, Boeing’in merkezi Seattle’a gittim. Bir uçağın imalatını başından sonuna gördüm.

Hiç pilot olmayı düşündünüz mü?


Hayır hiç. Pilotluk eğitimi uzun zaman alıyor. Ben bu işe profesyonel olarak merak saldığımda ipin ucu çoktan kaçmıştı. Başlayamazdım. Başlasam, hayatım boyunca her şeyin en iyisini yapmaya alıştığımdan yarım bırakamazdım. Küçük bir uçakla yetinmez, öbürünü de öbürünü de isterdim. Önüne geçemezdim. İmkânlarım da yetmezdi. Mutsuz olurdum. Şimdi memnunum. Sadece uçmak değil; uçağın bakımı, metali, pilotun hayatı, yolcunun hissiyatı, uçaktaki yiyecek, kısacası her şey ilgilendiriyor beni. Dışarıdan bakıyorum. Başkalarının önemsemediği şeyleri görüyorum. Tepsilerin kayma değerlerini, bardakların savrulma oranlarını falan...

Uçak kullandınız mı hiç?

Tabii ki kullandım, test pilotuyla birlikte... En son Airbus 380’i denedim. Yani iki pilot aynı yemeği yiyip zehirlense, uçak havada kalsa, hostes ‘yolcuların arasında pilot var mı?’ dese ve kimse el kaldırmasa uçağı indirebilirim.

Yamaç paraşütü gibi sporları denediniz mi?

Yok. Ben baba uçaklarla uçarım.

Çılgınlık yapacak olsanız…

Akrobasi uçaklarıyla uçarım.

Yolculukta en çok neye sinirleniyorsunuz?

En çok kızdığım şey şu: Adamın koltuğu 26B mesela. Bilir ama daha birinci sıradayken durup ‘burası kaç numara acaba?’ diye bakar. Bu beni çıldırtıyor. O yolcuyu kesip yemek istiyorum.

Yolculukta angarya bulduğunuz şeyler var mı?

Hiçbir güvenlik geçişi ve bekleme benim için yorucu ve külfetli değildir. Oflamam puflamam, kuzu gibi kuyruğa girerim. Hiçbir şey bana angarya gelmez. Ama mesela kemer çıkarma meselesi... Çok uçanlar için X-Ray cihazında ötmeyen kemer üretilmeli. Niye hala yapmadılar bilmiyorum. Birisi akıl etsin artık.

Pek çok yolcu bu angaryaları bahane ederek uçağı tercih etmiyor, karayoluna yöneliyor.

Yok canım, bence karayolunu tercih eden kalmadı artık. Uçmayı merak edip keyfi olarak yola çıkanlar bile var. Adana’ya bir bilet istiyor mesela, yoksa Samsun’a... Uçmaya bir defa alışan bırakamaz zaten. Devamlı uçmak ister. Uçarak bir yere gitmek bağımlılık yapar. İnsan bir daha karayoluna dönemez. Ayrıca niye saatlerce yol gitsin?

Yolcular ne yaparlarsa işleri çok kolaylaşır? Uçuşa dair tavsiyeleriniz neler?

Öncelikle panik yapmasınlar, korkmasınlar. Çünkü dünyanın en güvenli yolu, havayolu. Binerken akıllarına korku gelirse; evde yaşadıkları kazaları; ıslak elle tuttukları prizleri, kaygan zeminleri, bir ayağı sallanan sandalyeleri düşünsünler. Uçağın ne kadar güvenli olduğunu anlayacaklar. Telaşı azaltmak için havaalanına erken gitsinler, işlemlerini zamanında yapsınlar. Güvenlik anonslarını da her defasında dikkatle dinlesinler.

Ucu bucağı olmayan bir proje: Anadolu Jet

Siz uçmakla kalmıyor, deneyimlerinizi 12 yıldır ‘Kokpit’le aktarıyorsunuz. Her hafta farklı bir konu bulmak zor değil mi?

İlk başta herkes, ‘Bu herif başladı ama bakalım ikinci hafta ne yazacak?’ dedi. Zannediyorum gazetede 700. haftaya yaklaştık. Aynı şey televizyon programı için de geçerli. Orada da 400’e ulaşmışızdır. Kendimizi tekrar etmeden üstelik. Bunun iki nedeni var. Birincisi, havacılık çok yüksek bir teknoloji ve her gün yeni bir şey çıkıyor. Dünyada her yıl 1,5 ile 1,7 milyar hava yolculuğu yapılıyor. Şu anda 17 binden fazla yolcu uçağı faal. İkincisi insanlar gökyüzüne çok meraklı, herkesin gözü yukarıda.

Türk havacılığının hızla gelişiyor olması konu sıkıntısı çekmemenizde ne kadar etkili?

Elbette çok. Bir kere son yıllarda Türkiye’de yolcu patlaması oldu. Bunun bir kaç nedeni var. Biri biziz, bu konuda alçak gönüllü davranmıyorum. İkincisi konuyu yasal platforma oturtan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım. Üçüncüsü THY (Türk Hava Yolları). Türkiye’de havacılık sektörünün büyümesi THY’nin büyümesiyle doğru orantılı. Gençlik yıllarımızda Sao Paulo uzayda bir yerdeydi bizim için; THY sayesinde dünyaya bağlandık.

Şimdi de Anadolu Jet sayesinde Türkiye’nin her yerine bağlanıyoruz...

Evet, Anadolu Jet Ankara merkezli ama ucu bucağı olmayan bir proje. Fiyatlar makul. Başında Sami Alan gibi dahi derecesinde yaratıcı bir insan var. Öyle bir koşturuyor ki Anadolu Jet’in başarılı olmaması mümkün değil. Müthiş bir iç hatlar ağı oluşturdular ama benim hayalimde yarı hazır pistlere de inebilen bir Anadolu Jet var. Deniz uçaklarını da kullanan hatta... Bir gün gelecek Anadolu Jet, Türkiye’yi birbirine bağlamakla yetinmeyerek yakın sınır kent ve merkezlere uçacak. Van’dan Tahran’a mesela...



JÜLİDE KARAHAN

ANADOLU JET MAGAZİN / EYLÜL 2009

Hiç yorum yok: