27 Mart 2010 Cumartesi

Ankara’da Her Yol Tiyatroya Çıkar

Tiyatrosuz bir yaşamın düşünülemediği başkentte; 27 Mart Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun serüvenine tanıklık ettik.


Ankara’da doğmuş, büyümüş, okumuş, yaşamış ya da çalışmışsanız bir şekilde tiyatro replikleri karışır cümlelerinize. Konu edebiyatsa uyarlanan eserler üzerinden ilerler konuşma.

Sonra mevsimler çok önemlidir Ankara’da. Sanılanın aksine ilkbahar ve yaz değildir beklenen; sonbahar özlenir, kış sevilir. Çünkü ekim ayının gelmesiyle tiyatro sezonu açılır. Tiyatrosuz bir yaşam düşünülemez Ankara’da. Her yol bir şekilde tiyatroya çıkar. İnternet üzerinde bile. Facebook’un 3450 üyeli ‘Ankara Devlet Tiyatrosu Müdavimleri’ grubu, tiyatronun Ankara’da nasıl bir tutkuya dönüştüğünün zamane örneği. Başkentte planlar tiyatroya göre yapılır; Devlet Tiyatrosu’nun 11 sahnesinin 11’i de sezon boyunca doludur.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin “Bir tiyatro, iki senfoni orkestrası konserleri… Ankaralının olmazsa olmazıdır.” diyor ve ekliyor: “Ankara’da seyirci farklıdır; özel, kaliteli ve düzenlidir. Oyunlar da izleyiciye göredir. Kalitesiz oyun sahneleyemezsiniz burada… Dışarıdan gelen tiyatro toplulukları bile izleyicideki farklılığı hemen anlar.”

TATBİKAT SAHNESİ’NDEN GÜNÜMÜZE

Devlet tiyatrolarına giden yolda ilk adım 1924 yılında Musiki Muallim Mektebi, ikinci adım da 1934’te Milli Musiki ve Temsil Akademisi’nin kurulmasıyla atıldı. 1936’da Musiki ve Temsil Akademisi’nin bir bölümü olarak Ankara Devlet Konservatuarı açılıp da 1941’de ilk mezunlar verilince; bir sahne gerekti Ankara’ya. Ve şehrin ilk sahnesi Tiyatro Bölümü bünyesinde, 1941’de ‘Tatbikat Sahnesi’ ismiyle açıldı. Tatbikat Sahnesi, hem genç sanatçı adayları için bir uygulama alanı oldu hem de başkent halkını tiyatro ve opera sanatıyla buluşturdu. Burada sergilenen oyunlar, Devlet Tiyatrosu’nun temel taşı oldu, altyapısını oluşturdu. Oynanan ilk oyunlardan biri Shakespeare’in Julius Caesar’ıydı.

1949’da Devlet Tiyatrosu; Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi’nin devamı olarak önce ‘Devlet Tiyatro ve Operası’ adıyla, sonra ‘Devlet Tiyatroları’ adıyla resmen kuruldu. 10 Haziran 1949’da Devlet Tiyatro Opera Genel Müdürlüğü’ne ünlü tiyatro ve sinema adamı Muhsin Ertuğrul atandı. Onun ve arkadaşlarının çabasıyla; Ankara Devlet Tiyatrosu, 1 Ekim 1949 tarihinde Küçük Tiyatro’da Cevat Fehmi Başkut’un ‘Küçük Şehir’ ve Büyük Tiyatro’da Goethe’nin ‘Faust’ adlı oyunlarıyla perdelerini açtı.

Muhsin Ertuğrul; yerli yazarları yüreklendirmesi, izleyiciye sunduğu çağdaş çeviri oyunlar, dekor kullanımında güncel anlayışı yerleştirmesi ve yetişmesine katkıda bulunduğu oyuncularla bugünkü Türk tiyatrosunun temellerini attı. Devlet Tiyatrosu’nun ilk oyunları arasında Shakespeare’in ‘On İkinci Gece’si ve Ahmet Kutsi Tecer’in ‘Köşebaşı’ vardı. 60 yılı geride bırakan Devlet Tiyatroları bugün; 19 kentte 50 sahne sahibi. Turnelerle birlikte 81 ile oyun ulaştıran tiyatronun perdesi her akşam 70 ayrı sahnede açılıyor. Devlet Tiyatroları, kuruluşunun 60. yılını kutladığı 2009 – 2010 sezonunda ‘Sahne sayısını 60’a çıkarmak ve sezon sonuna değin daha önce hiç sahnelenmemiş 60 yerli oyunun dünya prömiyerini gerçekleştirmek’ hedefine adım adım yaklaşıyor.

Jülide Karahan

Mart 2010 /Anadolujet

Hiç yorum yok: