8 Şubat 2012 Çarşamba

İtinayla mutluluk üretilir!

Birdenbire gelişti. Nasıl oldu, nasıl bitti; bilemedik. İnce, uzun, saten başlı ve kanaviçe işli yastıkları evlerden ırak tuttuk diye mi; hayal, sabır, keder ve kader gibi kelimeleri tuzla buz ettik diye mi?Yoksa bir roman kahramanına inanıp, insan mutluyken mutlu olduğunu bilmez zaten dedik diye mi? Artık nasılsa; günün sonunda mutluluğu fabrikalarda üretir, alışveriş merkezlerinde tüketir olduk. Bir alışveriş işçisi gibi kontrollü ve öngörülmüş hareketlerle tüketiyoruz da tüketiyoruz.

VitrA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği'nin işbirliğiyle Galeri Işık Teşvikiye'de önceki gün açılan 'Mutluluk Fabrikaları' isimli serginin tanıtım metni güzelce özetliyor bu hâli: "Yaşadığımız çağ, arzularımızın programlanıp yönlendirilebildiği, memnuniyet derecemizin nabzının tutulduğu, niyetlerimizin rakamlara vurulduğu, iç dünyalarımızın istatistiklere dönüştürülerek ölçülebilir olduğuna ikna olduğumuz bir çağ. Mutluluğu ölçebileceğimizi kabul ettiğimiz andan itibaren, mutluluğu yönetebileceğimiz fikrinin akla düşmemesi uzak bir ihtimal olurdu... Mutluluğun bu derece mal sahibi olmaya endekslendiği bir ortamda, artık alınıp satılabilir bir şeye dönüşmesi kaçınılmaz. Geriye, mutluluğun el değiştirdiği, planlandığı, yönlendirilip yönetildiği, üretilip dağıtıldığı mutluluk fabrikalarını ofisleri, sergileme yapılarını, alışveriş merkezlerini inşa etmek kalıyor." Onu da alnımızın akıyla yapıyoruz zaten. 2010 verilerine göre İstanbul şehrinde hâlihazırda 250 alışveriş merkezi olduğuna ve üstelik de 150'si yolda olduğuna göre... Fazlasıyla hatta.

Küratörlüğünü mimar Saitali Köknar, koordinatörlüğünü Pelin Derviş'in yaptığı 'Mutluluk Fabrikaları' isimli sergiye gelince... Köknar samimiyetle anlatıyor onu: "Popüler bir sergi istiyoruz dediler. Elimden geleni yaptım. Alışveriş merkezleri olumlu ve olumsuz taraflarıyla masada. Sorun mu, çözüm mü demeyin... Sergi, tam bir radikal kararsızlık örneği. Seveni soğutacak, sevmeyeni ısıtacak. En önemli özelliği; ticari yapıları, binalar olmadan anlamaya çalışması."

Alışveriş merkezi ve ofis binalarının kendilerine değil, deneyimlerine odaklı ve 19 başlıklı sergide vitrin mankeni, alışveriş sepeti ve barkod gibi ticari unsurlar; yani gündelik hayatımıza ilişkin manzaralar var. Sonra sorular... Örneğin bir yapı ne kadara mal olur? O parayla kaç ağaç dikilir? Sonra sesler... Ofis sesi, otopark sesi, alışveriş sesi... 30 sene önce yoktular, bir 40 sene sonra belki olmayacaklar. Mesele; iyi, kötü, güzel, çirkin değil. Farkındalık... 17 Mart'a dek Galeri Işık Teşvikiye'de görülebilecek sergi zincirin bir halkası. Diğerleri; 2000 yılından bu yana üretilmiş ticari yapılara yer veren kitap ile 2012 boyunca 6 farklı ilde gerçekleşecek paneller. Ayrıntılar için: vitracagdasmimarlikdizisi.com


Jülide Karahan

Zaman Kültür / 8 Şubat 2012

Hiç yorum yok: