29 Mayıs 2011 Pazar

SANAT/HAYAT: ÇOCUK HAKLARI PERDE ARKASINDA KALMASIN!

Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin maddelerinden kimileri -12 tanesi- oyunlaştı. Metin, Ömer Ceylan ve Selcen Ergun'un; müzik Tuluğ Tırpan'ın. Oyuncular, boş vakitlerini TEGV Eğitim Parkları'nda geçiren çocuklar. Bir yarıyıl süresince önemli tiyatro sanatçılarıyla çalıştılar. Şimdi sıra sahnelemede.

Çocuk Hakları Sözleşmesi pek öyle ortalarda dolanan bir belge değil. Çoğu kişi çocuk haklarının farkında değil, hatta böyle bir sözleşme olduğunu bile bilmiyor. Çocukların o kadar çok hakkı var ki aslında. Kimse onları zorla yıkayamaz mesela.

Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 12 maddesi oyunlaştı; hem oynayanlar hem izleyenler bu işlerin biraz farkına varsın diye. Destek büyük: Türkiye'nin önde gelen oyuncularından Altan Gördüm, Ayça Varlıer, Bahtiyar Engin, Büşra Pekin, Cem Davran, Deniz Çakır, Devin Özgür Çınar, Dolunay Soysert, Ezgi Mola, Gürgen Öz, Haluk Bilginer, Meral Asiltürk, Mert Fırat, Rahşan Çiğdem İnan, Saadet Işıl Aksoy, Serkan Altunorak, Şebnem Bozoklu, Yiğit Özşener ve Zeynep Alkaya geçtiğimiz yarıyıl boyunca işlerinden arta kalan her vakti Türkiye'nin 11 farklı şehrindeki çocukları çalıştırmak için değerlendirdi. Amaç daha da büyük: Çocuk hakları perde arkasında kalmasın!

Bir heyecan, bir heyecan

TEGV (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) Eğitim Parkları'ndan biri Fındıkzade'deki Sema ve Aydın Doğan Eğitim Parkı. Reyhan Hanım şöyle anlatıyor orayı: "Çocuğu bırak; git, işini gücünü gör. Gözün kapalı teslim ediyorum ben kızımı. Çok güvenli. Hafta sonları sabah 10.00'dan akşamüstü 16.00'ya kadar oynuyorlar, ders çalışıyorlar. Bakın, şimdi de tiyatro yaptılar." Reyhan Hanım'ın kızı Gamze 11 yaşında. Provalardan yorgun düşmüş ama sahneye çıkacak diye pek heyecanlı. Herkesin durumu aynı. Bir heyecan, bir coşku, bir mutluluk; sanki hepsi Fenerbahçeli.

"Çocukların heyecanı beni teşvik ediyor." diyor Ezgi Mola. 11 yaşında bir grup çocuğun bu kadar zeki, bu kadar esprili olmasına akıl sır erdiremeyen Şebnem Bozoklu, "Oyun çıkarmak zor iştir. Kısa sürede nasıl başardılar bilmiyorum." diye ifade ediyor şaşkınlığını. Samsun'daki parkın eğitmeni Mert Fırat için biraz daha manalı bir durum söz konusu. Çünkü o da benzer bir proje sonucunda karar vermiş oyuncu olmaya. Ortaokulda bir hocası -Victor- skeçler yazdırıp oynatırmış bütün sınıfa. Serkan Altunorak için de öyle. O da ilkokul birinci sınıftayken okuma bayramı için ziyaretlerine giden bir konservatuar öğrencisini unutamamış hayatı boyunca. Diyarbakır'da görevli Saadet Işıl Aksoy ise başka bir taraftan bakıyor olaya: "Bir şeyler öğretmeye mi, öğrenmeye mi gittik; anlayamadım ben hâlâ. Her gittiğimde yeni bir şey öğrendim çünkü orada. Hayatımı Diyarbakır öncesi ve Diyarbakır sonrası diye ikiye ayırabilirim. O derece..."

***

Garip mahlûkatlar geliyor

Naifliğiyle ünlü köşe yazarlarımızdan biri, yazı yazamadığı günlerde kendini garip bir mahlûkat gibi hissediyormuş; biraz evvel söyledi. Garip mahlûkat nasıl bir şeydir merak edenler, İstiklal Caddesi'ndeki Arter'in gelecek sergisini beklemeli. Çünkü galeri, Patricia Piccinini'nin silikon heykellerini ağırlayacak. Bunlar, deforme ama korkunç değil, çirkin ama iğrenç değil. Hatta tatlı bile sayılırlar. Sergi 21 Haziran'da açılacak. Bu arada galerinin 5 Haziran'da kapanacak 'Görünmezlik Taktikleri' isimli sergisini görmemiş olanlar bir uğrayabilir ve üşenmeden 3. kata çıkabilirlerse Ali Kazma'nın yazının varlık-yokluk çelişkisini irdelediği 'Yazılan' isimli işini izleyebilirler.


JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN PAZAR / 29.05.2011

Hiç yorum yok: