19 Temmuz 2011 Salı

İKİ KÜLTÜR BİR AŞK


BİR GRUP YUNAN VE TÜRK MÜZİSYENİN 2009 YAZINDA KURDUĞU CAFÉ AMAN İSTANBUL, İKİ AYRI KÜLTÜRÜ TEK BİR SAHNEDE BULUŞTURUYOR. TÜRK VE YUNAN EZGİLERİNİ İKİ DİLDE YORUMLAYAN EKİP REMBETİKO SÖYLÜYOR. ŞARKILARI YUNANCA BAŞLAYIP, TÜRKÇE BİTİYOR; TÜRKÇE BAŞLAYIP YUNANCA BİTİYOR...



Nisan'ın yazla kış arasında kararsız kalan günlerinden biriydi. Hani şu kendini bir kapatan, bir açan; bir ısınan bir soğuyan… Akşama doğru, tam güneş battı batacakken hava birden bir patladı. Nasıl yağıyor! İstanbullular tespih taneleri gibi dağıldı; kenarlara köşelere, saçaklara, evlere sığındı. Café Aman İstanbul’un konseri, konserlerinden biri, işte tam o akşamdı. Onları dinlemeye gidenler yazı kışı, yağmuru çamuru unuttu; iki ayrı mevsimde, iki ayrı kültürde aynı anda buluştu: yaz ve kış, Yunan ve Türk.

İstanbul, Atina, Selanik ve İzmir gibi şehirlerde; keman, ud, santur ve kanun gibi doğu müziği enstrümanlarından oluşan orkestraların çalıp söylediği semai kahvelere Café Aman / Amane Kahvesi / Amanédles deniyor eskiden. Bu müzikli kahveler adını, şarkılarda sıklıkla tekrarlanan ve Türkçe bir ünlem olan “aman aman”dan alıyor. Şarkılar doğaçlama. Müzisyenler söz bulamadıklarında ve yeni sözler aradıklarında ya da sitem ve üzüntülerini kelimelere dökemediklerinde “aman aman” diyor uzun uzun.

Amane Kahveleri 1900’lerde İstanbul ve İzmir’de ortaya çıkmış. Tam o yıllarda yine oralarda ortaya çıkan bir şey daha var: Rembetiko. İkilinin birleşmesi kaçınılmaz. Türk ve Rum ezgilerini her iki dilde de yorumlayan Café Aman İstanbul’un rembetiko söylemesinin kaçınılmazlığı gibi.

FASL-I REMBETİKO

Café Aman İstanbul’un repertuarı 19. yüzyılda Amane Kahveleri’nde icra edilen Osmanlı dönemi rembetikolarından oluşuyor. Şarkıların önemli bir bölümü 1920’li yıllardan. Rembetiko’nun farklı ekollerinden keman, ud ve kanun ile yapılan İstanbul-İzmir ekolüyle buzuki ve gitarla yapılan Pire ekolü bir arada. Tarzlarını Fasl-ı Rembetiko olarak tanımlayan ekibin niyeti; Osmanlı fasıl geleneği ile kaybolmaya yüz tutmuş Café Aman müzik kültürünü doğduğu coğrafyada bir araya getirmek.

İlk konserlerini İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde 2009 Haziran’ında veren Café Aman İstanbul’un kurucusu ve vokalisti Stelyo Berber, “Müzisyenlerle dinleyicilerin katılımcı ve paylaşımcı meşk etme geleneği yerini yavaş yavaş daha mesafeli bir iletişimsizliğe bıraktı. Biz bu müzikleri dinleyici ile çok daha sıcak bir iletişim içinde yorumlayarak yaşatmak ve sevdirmek istiyoruz.” diyor ve ekliyor: “Bu yolda elbette başka amaçlarımız da var. Yaklaşık 500 yıl birlikte aynı toprakları paylaşmış, kültür alışverişinde bulunmuş; şimdi ise komşu olan iki halkı birbirine daha da yakınlaştırmak…”

Berber’e göre Rembetiko’nun ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı kesin olarak bilinmiyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalardan 1850–1950 yılları arasında popüler olduğu anlaşılıyor. Tarihte bu müzik akımının ağırlıkta görüldüğü bölgeler; Yunan diasporasının köylerden şehirlere toplu olarak göçtüğü yerler. Bunlar; Osmanlı sınırları içinde başta İzmir, İstanbul ve Selanik gibi liman şehirleri ile Atina, Pire ve Siros Adası gibi Yunan şehirleri. Doğduğu yerle ilgili farklı yorumlar olsa da günümüzde varılan nokta, bu müziğin ilk ışıklarının Anadolu’dan yükseldiği. Pek çok şey gibi!

YENİ BİR MASAL

2009’da kurulan Café Aman İstanbul’un ilk ışıkları ise bir aşk hikâyesi sayesinde yakılıyor. Şöyle: 1974 İstanbul doğumlu Stelyo Berber Gökçeadalı Rum bir ailenin çocuğu. 7–8 yaşlarından itibaren kiliselerdeki ilahi korolarında muganni olarak ilahi söylüyor. Pire Üniversitesi’nde ekonomi okusa da aklı hep müzikte. Okul bitip İstanbul’a döndüğünde akordeoncu Muammer Ketencoğlu ile tanışıp onun grubuna dâhil oluyor. 1999’da Ketencoğlu’yla verdikleri bir konserde dinleyicilerin arasında dans eden bir kız görüyor, adı Pelin Suer.

O, 1978 İzmit doğumlu, İTÜ Türk Müziği Konservatuvarı ve Pera Güzel Sanatlar dans dersleri çıkışlı. 2001 kışında yolları yeniden kesişen ikili yeni bir masalın pimini çekiyor: “İstanbul’da başlayıp İstanbul’da devam edecek olan bir çağ masalı daha yazılıyor. Aşkın evrensel ezgisi eşliğinde, bir kez daha buluşuyor; kültürler, diller, dinler, hayatlar... Tüm dostları, nikâh törenimizde yanımızda görmek istiyoruz. İmza: Pelin ve Stelyo. Beyoğlu Evlendirme Dairesi, 17 Haziran 2006...”

***

STELYO BERBER REMBETİKO’YU ANLATIYOR


Rembetiko’nun ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı kesin olarak bilinmiyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalardan 1850–1950 yılları arasında popüler olduğu anlaşılıyor. Tarihte bu tarz şarkıların ağırlıkta görüldüğü bölgeler; Yunan diasporasının toplu olarak şehir hayatını benimsemeye başladığı şehirler. Bunlar; Osmanlı sınırları içinde başta İzmir, İstanbul ve Selanik gibi liman şehirleri ile Atina, Pire ve Siros Adası gibi Yunan şehirleri. Doğduğu yerle ilgili farklı yorumlar olsa da günümüzde varılan nokta bu müziğin ilk ışıklarının Anadolu’dan yükseldiği. Pek çok şey gibi...

JÜLİDE KARAHAN

SKYLIFE / TEMMUZ

Hiç yorum yok: