19 Nisan 2011 Salı

Atilla Doğudan % 2’nin Peşinde


AnadoluJet dâhil 60’tan fazla havayolu şirketinin catering hizmetlerini yürüten DO&CO’nun Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Doğudan, yüzde ikinin peşinde. Yolcuların yüzde 98’i ikram servisinden memnun. Doğudan kararlı: “Kalan yüzde ikiyi bulup memnun edeceğim.”


Atilla Doğudan, DO&CO’nun (The Gourmet Entertainment Company) Yönetim Kurulu Başkanı. Viyana merkezli şirketin ismi; Formula 1’in VIP hizmetlerinden dünya jet sosyetesinin partilerine her yerde. 5 bin kişinin çalıştığı DO&CO kendini yeterince anlatıyor, sıra Atilla Doğudan’da…

Sevmediğiniz bir şey var mı? Hayatta…

Sevmediğim… Sevmediğim bir şey yok, ben hayatımdan memnunum. En önemlisi sıhhatli olmak. Geri kalanı ayarlıyor insan.

Sevmediğiniz yemek var mı?

Çok sevdiğim de yok, sevmediğim de... Yalnız çocukken zeytinyağlı pırasayla kovalarlardı beni. Kadınbudu köfteyle bir de… Ama neden, çünkü hep ılık verirlerdi onları. Yemekte kadınbudu köfte ve pırasa mı var, Allah kaç.

Şimdi?

Pırasa da yerim kadınbudu köfte de...

Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardırdan hareketle çirkin yemek yoktur, iyi yapılmamış/sunulmamış yemek vardır diyebilir miyiz?

Aynen.

Bir yemekte en önemlisi ne?

En önemlisi hammaddenin taze ve kaliteli olması. Onu akıllı bir şekilde işlerseniz mükemmel sofralar kurarsınız. Ama hammadde bayat ve kötüyse ne yapsanız fayda etmez. Gerçi aşçıların cambazlıkları da bilinmez.

Güzel kadın çuval giyse de yakışır mı yani?

Aynen. Erkeklerde de öyle. Ne giydiğimiz, ne yaptığımız çok önemli değil. Eninde sonunda kendimiziz. Olay hammaddede. İyi bir ürünü mantıklı bir şekilde sunarsanız kazanmamanız imkânsız. Çok basit. Hammaddenizde samimiyet ve eğlence varsa, tamam. Dürüstlük zaten cepte. Sonrası kaçınılmaz olarak iyi vakit geçirmek. Rahmetli babam, dünyadan turist gibi geçip gidiyoruz derdi. Geçirdiğin vakti iyi geçirmek önemli.

Babadan kalan bavulu açalım, en üstte neler var?

Bugün yaptığım işin sebebi babamdır. Nereden geldiğimize, ne yaptığımıza baktığımızda; yani kendimize dürüstçe ayna tuttuğumuzda anne babamızın hikâye ve deneyimleriyle karşılaşırız. O çip bize yerleştirilmiş. Bavulda babamın hayat kuralları var. Çalışanın hakkı yenmez, ödemeleri zamanında yapacaksın, kesinlikle yalan söylemeyeceksin…

Babanızın istediği ve sizin hâlâ yapmamış olduğunuz bir şey var mı?

Yok. Yaptım. Ölmeden evvel her şeyden memnundu. Torunlar dâhil. Keşke bugünü, Türkiye’ye gelişimi görebilseydi. Çalıştık, büyüdük, Türkiye’ye geldik; o göremedi.

Terslik olmadı mı hiç?

Olmaz mı? Her gün. Önüne geçmek mümkün değil. Dünyanın bir sürü yerinde mutfağımız var, aynı anda bir sürü yemek pişiyor. Şirket büyüdükçe kontrol zorlaşıyor. Ben dâhil 5 bin kişiyiz. Tek tek 5 bin kişi bir orkestrada şarkı söylüyor, iyi şanslar! İnsanız, yanlış yapmamak mümkün değil. Ama pazar açısından baktığınızda öbürlerinden çok çok daha az hata yapıyoruz ki tercih ediliyoruz.

Bu kadar yıl sonra bütün matematik çözülmüştür diye düşünüyor insan.

Çözülmüyor. Neden biliyor musunuz? Yaşlandıkça, işi iyi yaptıkça, profesyonelleştikçe beklentiler artıyor. Hep daha fazla, daha detaylı, daha iyi olma mecburiyeti. En küçük yanlışlık büyüyor; fare oluyor fil. Bu ne demek; her gün sıfırdan başlamak, her gün yeni bir şey keşfetmek… Başkasına yorucu gelebilir ama benim için bir şans! Hayatım uçakta geçiyor ve bundan çok memnunum. Yeni bir şey öğrenmeden kapattığım gün yok.

Dünya gezildi ve bitti mi?

Her yer gezildi.

Nasıl?

Yani kıtalar ve ülkeler bitti ama tamam, her şeyi gördüm demek mümkün değil. Ben yeni şeyler denemeyi çok seviyorum. Başkası tavlayı tercih edebilir. Ben de tavla oynarım ama 10 saat değil. Dünyada şanslı olanlar, istedikleri işi hayat olarak sürdürenler. Ben mesela çalışmıyorum, yaşıyorum. Günlerim çok eğlenceli geçiyor; bakın, bu topluluk birlikte bir hafta tatile çıksın müthiş eğlenir. Bu önemli.

İşe alırken bunu düşünüyor musunuz?

Evet, düşünüyorum. Temel soru: Ben bu adamla tatile gitsem eğlenir miyim? Bir kültür hikâyesi bu. Tatilde anlaşılır.

Çok yüksek fiyatlara aşçı transfer ettiğiniz oldu mu?

Yok, aklıma gelmez. Biz eğitir, yetiştirir, takım olarak kazanmak isteriz. Bir tane süper pahalı oyuncu takıma sadece bir iki maç kazandırır, ligi değil. Takımın kültürü; herkesin eğlenmesi önemli. Hizmet sektöründe çalışanların öncelikle kendilerini eğlendirmesi lazım, yoksa bu iş çekilmez.

İyi bir aşçı olmak için…

Bize başvuruyor ve bir yerden başlıyorsunuz. Domates doğramaktan mesela.

Hikâye, “Bu adamda iş var. Çok güzel domates doğruyor.” diye mi devam ediyor?

Aynen. Hizmet sektöründe çok büyük şanslar var. Herkes kendisini bir yerde göstermeli. Dünyanın imkânları büyüyor, her şey küresel. Misafirperverliği içten yapan kazanır.

***

Dünyanın En Güzel Yemeği

Dünyada üç mutfak var. Akdeniz, Bölgesel, Uzak Doğu… Biz Akdenizliyiz. Az zeytinyağı, tuz, biber, baharat; öldürmeden pişir; bu kadar. Al sana dünyanın en güzel yemeği.

***

Bir Yemek İçin Yollara Düşmek

Şaşırmak büyük bir deneyim değil. Bir yemeği tattığımızda “Bunu bir daha yemeliyim.” diyorsak o gerçekten iyidir. O yemek aklınızda kalıyor, onu yeniden yemek için kalkıp yollara düşüyorsanız iş bitmiştir.

***

Karar Veren Yolcu

Uçakta kimse karnı aç diye yemek yemiyor. Yemek bir eğlence, bir vakit geçirme aracı. Vazifemiz sizi keyiflendirmek. Sizin uçaktan mutlu bir şekilde ayrılmanız bize işimizi iyi yaptığımızı gösteren tek ölçü. Karar veren yolcu.

JÜLİDE KARAHAN

ANADOLUJET / NİSAN

..

Hiç yorum yok: