13 Nisan 2011 Çarşamba

Ey sanatçı, Japonya için ne yaptın?

Japon yazar Etsuko Shindo bir gazete yazısında soruyor sürekli: 'Ne yapmalıyım, ne yapabilirim?

Tokyo'daymış, açık bir dükkân kâğıt bardaklarda çorba dağıtıyormuş; miso çorbası... İçi ısınıyormuş insanların, kulaklarına bir iki umut sözü çalınıyormuş. Bunları izlerken kendi kendine soruyormuş yazar: 'Ne yapabilirim?'

Birileri 'Japonya zengin, yardıma ihtiyacı yok diyor.' Başkaları 'Durum çok çok fena...' Yaralılar, yakınlarını kaybedenler, korku içindeki insanlar... Sadece maddi değil ki olup bitenler. Böyle düşünüp de içlenen, 'ne yapabilirim acaba' diyenlerden biri adı sanı pek duyulmamış bir ressam: Ümit Erzurumlu.

Erzurumlu, Düş Yolcusu Sanat Durağı isimli küçük ve nispeten uzak bir galeride ikinci kişisel sergisini açmaya hazırlandığı günlerde, hatta tam kataloğu baskıya yetiştirdiği gece almış haberi. Böyle bir dön dur hali. Kalkmış, kataloğun bir köşesine eklemiş: "Sergimi şu anda afet mağduru olan onurlu, çalışkan, saygıdeğer ve fütürist Japon halkına ithaf ediyorum..."

1974 Sivas doğumlu ressam, ilkokul yıllarında babasının teşvikiyle o zaman yaşadığı Suşehri ilçesinde bir ressam atölyesinde, belki de oradaki tek atölyede, başlıyor resme. Sonra tayinler, İstanbul ve okul: Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik bölümü. Ardından yetişkinlik ve tabii iş: Dekor tasarımı. Bu arada işyerinin bir köşesinde resme devam.

"2000'lerin başında Kübist eğilimli resimler yaparken şimdilerde asimetri ve hareket imgesini kullanmaya başladım. Tuval üzerinde durağan noktaları hareketlendiriyor, onlara hacim ve perspektif katıyorum." diyen Erzurumlu, eserlerini fütüristik buluyor. Ne demek o? Zamanında Le Figaro'nun ilk sayfasında yayınlanan, İtalyan şair Tomasso Marinetti'nin 1909 Fütürist Manifestosu'na göre; teknoloji ve gelecek konularına vurgu yapan modern bir sanat hareketi.

Erzurumlu'nun sergisinin ismi manidar: Fütürist Bakışlar. Resimlerde gerçekten de bir hareket, bir rüzgâr. Sanatçı; enstrüman çizerken müziğin ritmini, kavga edenleri çizerken onların kalp atışlarını, peyzaj çizerken rüzgârın gürültüsünü duyduğunu söylüyor. İzlerken o kadar değil... Sergi için son gün 15 Nisan.


JÜLİDE KARAHAN / ZAMAN KÜLTÜR

...

Hiç yorum yok: