23 Nisan 2011 Cumartesi

Müzelerin üzerindeki Demokles kılıcı

Koleksiyonlardaki eserlerin satın alınmasında önceliği Kültür Bakanlığı'na veren kanun maddesi, özel müze açmak isteyenleri tedirgin ediyor. Bakanlık ise bu maddenin sadece kötü niyetlileri muhatap aldığını söylüyor.

Koleksiyoner Öner Kocabeyoğlu'nun elinde; aralarında Burhan Doğançay, Mübin Orhon ve İlhan Koman gibi isimlerin de bulunduğu 1.000'e yakın eser var. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul'daki Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ni müze yapması için Kocabeyoğlu'na tahsis etmeye teşne. Öner Bey çekimser. Şöyle diyor: "Müze açmayı çok istiyorum ama şartlar biraz karışık görünüyor. Vakıf kurmak, o vakfı işletmek... Kanunlar, kurallar... Bir sürü iş. Açık maddeler de var galiba, biraz daha araştıracağız."

Arkeolojik Eser Koleksiyoncular Derneği Başkanı Haluk Perk'in tavsiyesi ise şu: "Elinizde arkeolojik eser yoksa devlete bağlı müze açmayın. Çünkü bir eseri tescil ettirdiğinizde sorumluluklarınız artıyor. Onun satışı, el ve yer değiştirmesi bir sürü işlem gerektiriyor. Çok başınız ağrır. Çoğu kişi bilmiyor ama 'müze' ismini kullanmanızda hiçbir sakınca yok. İsmi kullanın ama kaydolup bakanlığa bağlı resmi statüye geçmeyin. Ziyaretçi, farkı anlamaz." İstanbul Modern yıllarca devlete bağlı özel müze değil, özel iktisadi işletme olarak faaliyetlerini sürdürdü. Ancak 5. yılında başvuruda bulundu ve devlete bağlı müze statüsünü elde etti.

Müze kurmak isteyenler, dikkat!

Devlete bağlı özel müze kurma isteklerini konu alan başvurular 2863 sayılı kanun ve buna bağlı Özel Müzeler ve Denetimleri Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda inceleniyor. Müzenin yeterli nitelik ve nicelikte bulunması ve sürekli hizmet vermesi hususları dikkate alınarak karar veriliyor. Pera Müzesi Genel Müdürü M. Özalp Birol, müze kurmak isteyen kişi ve kurumların, kanunun 26. maddesine özellikle dikkat etmelerini salık veriyor. 'Müze, özel müze ve koleksiyonculuk' başlığı altındaki 26. madde özetle şöyle: "... Gerçek ve tüzel kişilerce kurulacak müzeler, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izin belgesinde belirlenen konu alanlarına inhisar etmek şartıyla, taşınır kültür varlığı bulundurup teşhir edebilirler. Bu müzeler, taşınır kültür varlıklarının korunması hususunda devlet müzeleri statüsündedirler. ... Koleksiyoncular, ilgili müzeye tescil ettirerek, koleksiyonlarındaki her türlü eseri on beş gün önce Kültür ve Turizm Bakanlığı'na haber vermek şartı ile kendi aralarında değiştirebilir veya satabilirler. Satın almada öncelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na aittir."

Türkiye'de koleksiyonculuk ve müzeciliğin yeterince teşvik edilmediğinden dem vuran isimlerden biri de Rahmi M. Koç. Önerisi şu: "Yapılacak şey 2863 No'lu kültür ve tabiat varlıklarını korumaya yönelik kanunun Avrupa'daki eşdeğeriyle paralellik kazanmasının sağlanması, meraklıların iştahlandırılması..."

Yasalarda değil, onları uygulayanların problemli olduğunu vurgulayan Perk, "Satın almada önceliğin bakanlığa verilmesi çok uygulanan bir madde olmamasına rağmen Demokles'in kılıcı gibi koleksiyonerin üzerinde." diyor ve ekliyor: "Kanunun amacı, denetim sağlayarak eserleri koruma. Koleksiyoner kayıtlı eserini satmak isterse satın almada öncelik devletin. Siz biriyle bir fiyata anlaşırsınız, devlet almak ister, fiyatı fazla bulur, sorun çıkarır. Böyle bir şey olmadı ama olabilir. Uygulamalar koleksiyonerlerin başını ağrıtacak; onları kayıtlı eser toplamaktan, hele ki müze açmaktan caydıracak nitelikte."

Satın alma hakkının bakanlıkta olduğunu doğrulayan Kültür Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'ne göreyse kanunlar yeterince teşvik edici. Mevzuatın zorluk çıkarması ancak kötü niyet sezilmesi durumunda söz konusu: "Bakanlık şimdiye kadar bir müzenin eserine el koymuş değil ama hakkı var. Dikkatli olmak zorundayız. Geçtiğimiz yıl bir özel müzeyi yurtdışına kültür varlığı kaçakçılığı tespit ederek kapattık."

Şu anda Kültür Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'ne bağlı 148 özel müze var. 2023'e kadar bu sayıyı 400'e çıkarmak isteyen genel müdürlüğün teşvikkâr açıklaması şöyle: "İsteyen müze ismini kullanabilir ama biz bakanlığa bağlı müzeler için birtakım teşvikler sağlıyoruz. 2009'da çıkan bir yönetmelikle işleri daha da kolaylaştırdık. Teknik destek, elektrik-su indirimi, işçi giderlerine destek gibi bir sürü kalem var. Şirketleşme durumunda özel müzelere kültür girişimcisi belgesi veriyoruz. Çekincesi olanlar gelsin anlatalım. Kayıtlı eserlerin yer değiştirmesi, satış ve el değiştirmesi gibi durumların 15 gün önceden haber verilmesi gerekiyor, ama bunlar ancak kötü niyetli kişiler için sorun çıkarıyor. Kimse mevzuatı bilmiyor, bu endişeler ondan."

***

Koleksiyoner misin, kaçakçı mı?

Özel müze ve koleksiyonerliği teşvik etmek devletin görevleri arasında. Kanunlar bu yönde. Kültür Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nün dikkatli davranmasının sebebi ise özel müzeleri ilgilendiren kanunun arkeolojik eser koleksiyonerliğini de kapsaması. "Uygulamalar kanunun verdiği hakkı elinizden alıyor. Öyle yorumlar var ki, eseri tarlasında bulanla kayıtlı koleksiyoneri aynı kefeye koyuyor." diyor ve ekliyor Haluk Perk: "Niyetleri eserleri korumak ama ayı yavrusunu severken öldürürmüş. Öküz altında buzağı arıyor, herkese kaçakçı muamelesi yapıyorlar." M. Rahmi Koç'a göre ise arkeolojik eserler konusunda mevzuatın bazı bölümlerinde koleksiyoneri çok zorlayan, pişman eden katı uygulamalar mevcut.
Kayıtlı koleksiyoner desteklenmeyince, bazı durumlarda eserler kayıtsız kalıyor; bazen de gayri resmi biçimde yurtdışına kaçırılıyor. Kültür Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nün görüşü bu konuda net: "Mevzuat açık. Dikkatli davranmak zorundayız. Adam 20 yıllık koleksiyoner. Envanter defterinde 20 eser var. Emniyete bir ihbar, bir baskın, yüzlerce eser. Bildirim yapılmamış. Kamu davası açılıyor, belgesi iptal oluyor. Koleksiyonerlik adı altında gayri resmi kültür varlığı ticaretini engellemek zorundayız."

JÜLİDE KARAHAN / ZAMAN KÜLTÜR
...

Hiç yorum yok: