17 Nisan 2011 Pazar

SANAT/HAYAT: EVİTA'YI İZLEDİKTEN BİR GÜN SONRA

Kitleler tarafından sevilir, elit tabaka tarafından dışlanır Eva/Evita. Kimin umurunda? Hayat kısa: 26 Temmuz 1952'de 33 yaşındayken vefat eder. Sanat uzun: Evita, sahnelendiği ilk günden beri dünyanın en çok izlenen müzikalleri arasında.

Arjantin'in eski devlet başkanlarından Juan Peron'un eşi Eva'nın hayatını anlatan Evita, İstanbul'daki ilk temsilini salı akşamı verdi. O akşamı İstanbul Kongre Merkezi'nde geçirenler; hikâyeyi bilsin bilmesin, Madonna'nın oynadığı filmi izlesin izlemesin; evlerine varana dek Don't Cry For Me Argentina'yı söyledi, o kesin. Ertesi gün öğlene dek de Eva'yı anlattılar birbirlerine; sonra işlerine daldılar haliyle.

Vakti azların yorumları ikiye ayrıldı: "Ne hırslı kadındı!" ile "Gencecik yaşında öldü, canım canım..." Gözlerini müzikalin performansına dikenler "Turnedeki bir ekip için çok iyiydi. İzliyor, dinliyor, altyazıyı takip ediyor; buna rağmen son ana kadar hiç kopmuyorsun. Ayaklanmalar, mitingler, cenaze, hele o balkon sahnesi... Harikaydı." derken teknik detaylara takılanlar "Mekân uygun değil, orkestra çukuru bile yok. Salon büyük, sahne küçük, oyuncular insan kadar. Uzakta kalanlar ne Eva'nın mimiklerini ne 6 TIR dolusu dekor ve kostümün ayrıntısını görebiliyor." dedi. Biraz yaş almışlarsa eskileri yâd edip ilk Evita yorumunu 1989'da izlediklerini hesapladı ve en güzel Eva'nın Zuhal Olcay olduğunda karar kıldı.

Bunca hırsa rağmen kocasını gölgelemedi

Bill Kenwright'ın yapımcılığını üstlendiği Evita'nın yıldızı Abigail Jaye'a göre Eva'nın en büyük başarısı, bunca hırsa rağmen kocasını gölgelememe konusundaki dikkati. Jaye'nin Eva hakkındaki yorumu şöyle: "Öldüğünde dünya sallanmış, tıpkı Prenses Diana'da olduğu gibi... Bir ulus hiç tanımadığı bir insana âşık olmuş, daha ne denebilir ki!"

Ne denebilir gerçekten? Bunun için hayata bakmalı: 1919'un Mayıs'ında Arjantin'in küçük bir köyünde (Los Toldos) fakir bir aileye tekne kazıntısı olarak gelir Eva. Babasını küçük yaşta kaybeder, artist olma hayaliyle ilk fırsatta büyük şehir Buenos Aires'e kaçar. Radyo ve tiyatrolar derken bir davette dönemin önemli askerlerinden Juan Domingo Peron'la tanışır. O sıralar yavaş yavaş siyasete giren Peron istifaya zorlanıp tutuklandığında Eva onun arkasındadır. Hem nasıl! Resmen örgütler halkı. Peron hapisten çıktığında karısının kendisi için hazırladığı kahramanlık elbisesini giyer ve 1946 seçimlerinden Arjantin devlet başkanı olarak çıkar. Eva bir first lady'dir artık. Sonrası hizmet: Hem kendilerine, hem halka. Avrupa turları, kadın hakları çalışmaları, fakirler için vakıf... Kısa süreli bir zenginlik.

Kitleler tarafından sevilir, elit tabaka tarafından dışlanır Eva. Kimin umurunda? Hayat kısa: 26 Temmuz 1952'de 33 yaşındayken vefat eder. Sanat uzun: Şarkı sözleri Tim Rice'a, müzikleri Andrew Lloyd Webber'e ait olan Evita, sahnelendiği ilk günden beri en çok izlenen müzikaller arasında. j.karahan@zaman.com.tr

***
Evita'yı izleyen genç bir kadın


9 yaşındaymış Zeynep. Annesi bir CD'den mi dinletmiş, bir misafirliğe mi götürmüş; bir şeyler olmuş, Nevra Serezli'nin sesini duymuş: Don't Cry For Me Argentina! Türkçesi, aslı, filmi derken kendini bir tutkunun içinde bulmuş: Müzikal. Üniversite yıllarında amatörce meşgul olsa da yetenek başka, tutku başka. Biri yoksa diğeri var. Kazandığı ilk paraları Londra yollarında müzikal izlemek için dökmezdi yoksa. Çok genç daha, 3 önemli müzikal izlemiş ömrü hayatında. Geçtiğimiz salı itibarıyla sayı 4 oldu. Evita'yı izledi. Müzikalin geleceğini 15-20 gün kala duyduğundan harcamaları biraz kısayım da önümüzdeki ay ön sıralardan bir bilet alayım -160 TL- tedbirini kaçırdı. Yeri arkalardaydı -66 TL-. Önerisi şu: Salon büyük, sahne uzak; paraya kıyın, biletinizi ön sıralardan alın!


***
Kırmızılılardan solda olanı beni çimdikledi



Sotheby's'in geçen hafta Londra'da gerçekleştirdiği çağdaş Türk sanatı müzayedesinin en yüksek fiyatlı yapıtı Burhan Doğançay'ın 'Whispering Wall II' isimli resmiydi. Tablo 230 bin sterline satıldı. Müzayedenin en pahalı ikinci eseri ise 200 bin sterline giden Mübin Orhon'un 'İsimsiz'i. Alan almış, biz ne yapalım? Santralistanbul'daki 'XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı' isimli sergiyi gezelim. Çünkü oradaki 433 eserin arasında Burhan Doğançay'ın 52, Mübin Orhon'un 55 yapıtı var. İki not. Biri serginin girişindeki defterden: "Küçük oğlumuz ilk sergi deneyimini yaşadı. Çok mutlu oldu. Teşekkürler." Diğeri sergiyi gezmekte olan genç bir hanımdan: "Hani filmlerde olur; bir adam bir kadına ilk görüşte vurulur, biri çimdiklemiş gibi irkilir. Orhon'un 'İsimsiz' tablolarından biri, kırmızılardan solda olanı beni işte öyle çimdikledi." Sergi için son tarih 19 Haziran.


JÜLİDE KARAHAN / ZAMAN PAZAR

Hiç yorum yok: