4 Mart 2012 Pazar

SANAT/HAYAT: Abi bunu yapmamız lazım!"

Çağdaş sanat masalarında/sohbetlerinde para konuştuğumuzu fark ettik geçenlerde: Falanca filancaya feşmekanca proje için tamı tamına filanca miktar para ödemiş. Sanırsınız, ince uzun dikdörtgen masalar etrafında oturan kravatlı amcalarız. Oysa daha düne kadar; küçük kare, bilemediniz yuvarlak masalar etrafında toplanır ve çağdaş sanatın o sihirli cümlesini kurardık: "Abi bunu yapmamız lazım!"

Geçen gün yine böyle ufak bir kare masa etrafında oturmuş kaynatıyorduk. Gazeteci, akademisyen, sanatçı üçgeni içinde; 180 derecelik açı dahilinde... Bir yerden itibaren bir de baktık ki Moby Dick'teki Kaptan Ahab'ın beyaz balinaya bağlılığını konuşacağımız yerde sanatın ekonomiye bağlılığını konuşuyoruz: Mısır Apartmanı'ndaki kiralar, İstanbul Modern'in teklifi, Non'ın eski yeri, Pilot'un satışları... Ne de olsa dedikodu tatlı! Ama bir gerçek var ortada, hem de biraz gaddarca... Galerist mesela... Mısır Apartmanı'ndaydı, gitti. Şimdiki merkezi Meşrutiyet Caddesi no: 67. Bir şubesi Akaretler'de, diğeri Hasköy'de. Bugünlerde bir Haluk Akakçe telaşı içinde. Eskiyen yeni sahipleri Melkan Tabanlıoğlu ve Taha Tatlıcı... Her şey sanki normal gibi ama -nasıl denir- bir sıkıntı, bir nefes darlığı, bir kendini anlatma ihtiyacı... Sürekli ajans değiştiriyor bir kere. Sonra, hâlâ ve ısrarla açmıyor web sayfasını. Bir galeri, sanatçılarını ve sergilerini neden göğsünü gere gere açıklamaz ki? İnanılır şey değil ama kurulduğu 2001'den beri, bu böyle... Fazla değil, iki sene önce, Galerist'in o zamanki sahibi Murat Pilevneli'ye sormuştuk durumu. "İçimize sinen bir tasarım denk gelmedi." diye geçiştirmişti cevabı. O zaman, yani 2010 Şubat'ında, Türkiye çağdaş sanat piyasasının yüzde 70'ini elinde tutan bir mekândı Galerist. 2001 ve 2009 krizlerini avantaja çeviren, dünyanın en mühim sanat fuarlarına ön sıralardan katılan... Birdenbire ne oldu da işler bozuldu? Eski eşin ahı alınmıştır/alınmamıştır; o ayrı. Bizi ilgilendiren bu kadar zengin görünen ve çok çok yüksek rakamlar telaffuz eden çağdaş sanat dünyasının asıl durumu. Öncesini, sonrasını, günahları, sevapları, madalyonun o yüzünü, bu yüzünü... En iyisi hepsini Murat Pilevneli'yle konuşmalı. Genç galerilerin selameti için...

****

Her eğlence, içimizi neşeyle doldurmaz ki!

Sinema çıkışı konuşmalarından anlıyoruz ki Ozan Açıktan'ın yönettiği 'Sen Kimsin?' olmamış. Özenli aksiyon sahnelerine, düzeyli çekimine, Tolga Çevik ve Toprak Sergen gibi isimlere rağmen... Herkesin dediği bir: Filmin hikayeye ihtiyacı var! Oysa geçtiğimiz günlerde konuştuğumuz Tolga Çevik, 157 defa falan izlediği filmine epey güveniyordu. Ona göre filmin ciddi bir senaryosu da vardı. Gerçekten vardı! Sadece, filmin bir derdi yoktu. Çevik'in deyişiyle bu işin ismi 'entertainment'tı. Ama işte her eğlence içimizi neşeyle doldurmuyor ki!

Jülide Karahan

4 Mart 2012

Hiç yorum yok: