8 Nisan 2012 Pazar

SANAT/HAYAT: 'Bize gereken su ısıtıcı değil küvet'

Şehrin ortasına kurulan ortak bahçelerden su ısıtıcı yerine küvet tercih edilen toplu konutlara... Dünyanın dört bir yanından derlenip toplanan onlarca kentsel dönüşüm öyküsü... İstanbul Film Festivali kapsamındaki 'Kentleşmiş' isimli belgesel vesilesiyle karşımızdaydı. Neler yapılabildiğini görmek, umudumuzu gelinlik gibi kabarttı.

Bir bir kapanan fabrikalar nedeniyle göç veren ve nüfusu 2 milyondan 700 bine düşen Detroit'te bir genç... "Bir şeyler yapmak gerek..." diyor. Özellikle de sokağındaki evlerin önünde atılmak için bekleyen eşya ve giysileri gördükçe... Konuşuyor herkesle. Öğreniyor ki insanlar yiyeceği, eşya ve giysiye tercih ediyor. Öyle bir zor durum... Derken ortak bahçe fikrini geliştiriyor. Canla başla çalışıp boş alanlarda küçük küçük bahçeler yapıyor. İçlerinde havuç, sarımsak, belki yerelması... Sonra diyor ki: "Eğer sen kendi başının çaresine bakarsan gerisi gelir..." Kendiliğinden gelişen kent duyarlılığı böyle bir şey olmalı...

Az bir destekle gelişeni ise şöyle: Brighton'da bir sokak... Birtakım gönüllüler sokağın ortasına orada yaşayanların elektrik tüketimini gösteren bir grafik çiziyor ve grafiği gün be gün işliyor. Sokak sakinleri önce olan biteni anlamaya çalışıyor, sonra işin farkına varıyor, sonra da grafiği olumlu etkilemek için neler yapabilirim diye düşünüyor. Yaşlıca bir kadın "Teknolojiyle aram pek iyi değil ama sokak ortalamasını aşağı çekmek için nelerin daha çok elektrik harcadığına dikkat eder oldum." diyor. Gençten bir bey ekliyor: "Daha az çay içmek lazım. Çünkü cattle fena... Hele halojen lambalar.. Aman aman.."

Anahtar kelime: Dönüştürme

Şili'nin bir şehri, Santiago ya da Los Ríos olabilir... Konu, toplu konutlar. Yetkililer daha yolun başındayken muhtemel sakinlere danışıyor: "Banyolar çok küçük. Ya su ısıtıcı ya küvet ancak sığacak; ne yapsak..." Mimarlara göre su ısıtıcı küvetten kesinlikle çok daha önemli ve gerekli. Ama muhtemel sakinler hiç de öyle düşünmüyor; su ısıtıcı yerine küveti tercih ediyor. Nedeni, küvetin verdiği mahremiyet duygusu...

Sonuçta; yeryüzündeki bütün evler, yukarıdan güzel görünsün diye değil; aileler içinde güzel güzel yaşayabilsin diye yapılıyor. Tam da bu noktada Amanda Burden, Jane Jakops'u hatırlatıyor ve onun, planların göremediği ayrıntıları nasıl bir bir yazdığını anlatıyor: "Kente yukarıdan değil aşağıdan, sokağın gözleriyle bakardı ve birlik duygusunu vurgulardı." Derken sözü Brezilyalı bir belediye başkanı alıyor: "Brezilya yukarıdan çok güzel görünüyor ama içinde yaşamak... Bir yerden bir yere gitmek sadece arabayla yapılıyorsa orada hızlı ulaşım mümkün değil. Trafik sorununa yol açan da araç sayısı değil yolların uzunluğu... Bir de tabii park etmek anayasal bir hak sanılıyor, öyle şey olur mu?"

Uzmanların da eklediği gibi: "İyi kent coşkulu bir kutlamaya benziyor; zamanı ve mekânı unuttuğumuz... Kaç kişinin kentin içinde eğlenecek bir şeyler bulduğu o kadar önemli ki... Burada anahtar kelime dönüştürme. Yok etme ya da koruma değil. Bir de sormak lazım, sanat aracılığıyla neler öldürülecek, kaybedilecek diye..."

İnsan ihtiyaçları penceresinden

Tüm bunları ve daha fazlasını, Gary Hustwit imzalı 'Kentleşmiş' isimli belgeselde 85 dakika içinde peş peşe izliyoruz. Öyle çok soru var ki: "Şehirlerimize şekil verme yetkisi kimlerde ve bunu nasıl yapıyorlar ya da şehirlerimizin tasarımı hayatımızı nasıl etkiliyor?" Cevap vermeye çalışanlar arasında; Sör Norman Foster, Rem Koolhass, Jan Gehl, Oscar Niemeyer, Amanda Burden ve Enrique Penalosa gibi mimarlar, şehir planlamacıları ve siyasetçiler yanı sıra duyarlı vatandaşlar var.

Belgeselin başında da söylendiği gibi, kenti sevenlerin yüzyılındayız ve kentleri büyülü yapan bize sunduğu fırsatlar... Fırsatla kastedilen; an be an çoğalan fikirler, parlak projeler, büyük kararlar ya da yeni yasalar değil galiba. Tarlabaşı, Taksim, Sulukule, Haydarpaşa Garı, AKM ve Emek Sineması... Her birine aşağıdan ve insan ihtiyaçları penceresinden bakmalı. Şilili ekonomist Manfred Max Neef'e göre zaman ve kültür ayrılığı gözetmeyen dokuz temel insan ihtiyacı var. Hatırlarsak: Mevcudiyet, korunma, muhabbet, anlayış, katılım, boş vakit geçirme, üretme, kimlik ve özgürlük...

'Kentleşmiş' bugün saat 11.00'de Beyoğlu Sineması'nda... Daha sonra da ekim ayında gerçekleşecek 1. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında, üstelik de üçlemenin diğer iki filmiyle birlikte...

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN PAZAR / 8 NİSAN 2012

Hiç yorum yok: