YERYÜZÜNÜ ÇOK DEĞİŞTİRMEYEN, ALÇAK GÖNÜLLÜ, ETRAFA VE DÜNYAYA UYUMLU
BİR YAKLAŞIM BENİMSEYEN BENEDETTA
TAGLİABUE’YA GÖRE İYİ MİMARİNİN TEK CÜMLELİK TARİFİ: “İNSANLARI MUTLU VE İYİ
HİSSETTİREN MİMARİ...”
İskoçya Parlamento
Binası, Hamburg Hafencity Limanı, Santa Caterina Pazaryeri ve Expo Shanghai 2010 İspanyol Pavyonu gibi önemli projelere imza atan İtalyan mimar Benedetta
Tagliabue, geçtiğimiz aylarda Yapı-Endüstri Merkezi’nin davetlisi olarak
İstanbul’a geldi ve sorularımızı cevapladı.
Pek çok
projeniz, kent dışında kalan sanayi alanlarını kent merkezine dönüştürmeyle
ilgili. Tesadüf mü bu? Yoksa bir amaç mı?
Dönüşüm projeleri dünyanın her yerinde oluyor, belki Avrupa’da biraz daha
çok. Çünkü Avrupa’da zaten çok az alan var. Bir de geçtiğimiz 50 yılda sanayi
alanları kentlerin yaşam alanlarını neredeyse işgal etmişti. Şimdi oraların yeniden
yaşama karışması gerekiyor. Hamburg
Hafencity Limanı’nda örneğin; sadece liman çalışanları değil, işine
giden insanlar da var artık. Hatta güneşlenenler de… Pek çok eski fabrika
müzeye dönüşüyor, sosyalleşiyor.
Evet,
evet… Örneğin Tate Modern, Santralistanbul ve İstanbul Modern… Sanayi yapısıyken
müzeye dönüştü. Bu bir trend mi?
Evet, bir trend... Barseleno’da bunun çok farklı ve özel bir örneği var:
Santa Caterina Pazaryeri. 10 yıl süren ve büyük bir kamusal alan düzenlemesi
olan proje, kapalı
bir kent dokusuna sahip Barselona'yı dışarı açtı. O proje bize; yani rahmetli eşime
ve bana çok şey öğretti. Başta dar sokakları anlamaya çalıştık. Sonra tarihi
bir mekânda nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik. Tarihin sürekli değişim
halinde olduğu bilincinden hareketle,
kentlilerin kullanmaktan mutlu olacağı bir mekân oluşturmak istedik ve pazaryerini,
özellikle de çatısını yeniden yaptık. İspanyol seramik ustalarının da yardımıyla,
tüm kentten algılanabilen fantastik bir çatı çıkardık ortaya. Orası mutlu bir alışveriş ve ticaret alanı artık.
Ayrıca Santa Caterina ile aramızda gerçekten güçlü bir bağ oluştu. Proje,
çocuklarımızın isimlerine varıncaya dek hayatımızdaki pek çok şeye ilham verdi.
Örneğin kızımın ismi Caterina…
Şu anda
elinizdeki projeler neler?
Proje çok. İki ofisimiz var. Biri Barselona, biri Şanghay’da. Hong Kong’da
bir kule inşa ediyoruz şu sıralar, biraz kibirlice bir kule… Bir üniversite
sonra; Şanghay’ın yeni yerleşim alanlarından birinde fakat kentten kopuk değil.
Çinli bir ressam için müze yapıyoruz. İspanya’da eski bir kumaş fabrikasını
müze olarak yeniden düzenliyoruz. Milano’da ofis binaları, Madrid’de konutlar
var. Ama en çok Almanya’daki Hamburg
Hafencity Limanı’yla meşgulüm son zamanlarda.
Belli başlı
olmazsa olmazlarınız var mı?
Her defasında yapmaya çalıştığım tek bir şey var: Projenin kendiyle ve
çevreyle uyumlu olması. İtişmesiz kakışmasız... Yeryüzünü çok değiştirmeyen,
onunla çok fazla oynamayan, olabildiğince alçak gönüllü, etrafıyla ve dünyayla
uyumlu… Egemen ya da baskın olacak her türlü çözümden kaçınırım. Değiştirmek bazen
iyidir ama sessiz, gürültüsüz ve bağırmadan yapıldığında… Mimarlar dünyayı
kurtaramazlar ama dosthane bir mimari insanların daha uygar, ferah ve mutlu bir
yaşam sürmesini sağlar. Mimarlar küçük
müdahalelerle insanları daha iyi mekânlara kavuşturmaya çalışmalı.
İnsanları eskiden olduklarından daha mutlu edecek, onlara kendilerini iyi
hissettirecek mimari… İyi mimaridir.
Gelecekle
ilgili öngörüleriniz neler?
Gelecekte evler küçülecek çünkü dünya kalabalıklaşıyor ve kaynaklar azalıyor.
Daha küçük evlerde yaşamak zorunda kalacağız. Öyle büyük büyük malikâneler pek kalmayacak.
Ama daha fazla kamusal alan olacak. Bu iyi bir şey. Çünkü daha çok sosyal paylaşım
daha az sosyal çatışma demek…
***
BENEDETTA
TAGLİABUE’YA GÖRE
BARSELONA
Kibar ve çılgın. İkisi bir arada olduğu için de müthiş. İnsana adanmış
bir kent. İnsanlar uzun uzun yürüyor. Deniz kıyısında, parklarda. Kent insanların
yürümesi için var sanki...
LONDRA
Gizemli ve harika. Küçük ama devasa. Tarihi çok güçlü ama bunu insanın
gözüne sokmuyor. Öyle, kendi halinde keşfedilmeyi bekliyor.
VENEDİK
Tarifi imkânsız. Bir arkadaşım der ki; Venedik akıllı insanları aptal
gibi gösterir. Eğer onu tarif etmeye kalkarlarsa… Venedik kent değil, bir insan
sanki.
ROMA
Büyük. Dev gibi. İnanılmaz bir merkez. Roma İmparatorluğu’nun
başkenti. Ama insan İstanbul’u görünce Roma’nın eşsiz olmadığını anlıyor.
İSTANBUL
Büyük imparatorlukların başkenti. Farklı insanları bünyesinde barındırıyor
ve o yüzden de çok çağdaş. Hatta bu nedenle dünyanın en çağdaş şehirlerden
biri.
NEW YORK
Tahayyül edebileceğiniz her şeyin olduğu, her türlü hayalin gerçeğe
dönüştüğü kent. Her şey olmuş bitmiş. Oraya gidince tamam diyor insan. Şimdi
anladım.
PARİS
Zarafetin kenti. Varoluşun zarafeti… Sosyal anlamda nezaketin zarafeti.
Güzel bir yaşam yanı sıra harika restoran, tiyatro ve operaların olduğu kent.
****
İSPANYOL-İTALYAN ZANAATÇI RUHU
Milano’da
doğan ve Venedik Üniversitesi’nden 1989’da mezun olan Benedetta Tagliabue, 1991’de
Enric Miralles’in stüdyosuna ortak oldu ve onunla evlendi. Dünya çapında birçok
ödüllü yapısı bulunan Tagliabue, eşi Miralles’in zamansız ölümünden sonra
Miralles-Tagliabue-EMBT’nin başına geçti. Hamburg Hafencity Limanı, Diagonal
Mar Park, Expo Shanghai 2010 İspanyol Pavyonu, Barcelona Patafol’daki Halk
Kütüphanesi, Hamburg Müzik Okulu, İskoçya Parlamento Binası ve Naples Metro
İstasyonu’nun da aralarında bulunduğu pek çok önemli projede çalıştı. İspanyol-İtalyan
zanaatçı ruhuna sahip mimari stüdyo geleneğini sürdüren Tagliabue, mimarlığa
katkılarından dolayı RIBA Uluslararası Bursu’nu almaya hak kazandı.
JÜLİDE KARAHAN
SKYLİFE HAZİRAN 2012
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder