11 Haziran 2012 Pazartesi

İNSANLARI MUTLU EDEN MİMARİ


 YERYÜZÜNÜ ÇOK DEĞİŞTİRMEYEN, ALÇAK GÖNÜLLÜ, ETRAFA VE DÜNYAYA UYUMLU BİR YAKLAŞIM BENİMSEYEN BENEDETTA TAGLİABUE’YA GÖRE İYİ MİMARİNİN TEK CÜMLELİK TARİFİ: “İNSANLARI MUTLU VE İYİ HİSSETTİREN MİMARİ...”


İskoçya Parlamento Binası, Hamburg Hafencity Limanı, Santa Caterina Pazaryeri ve Expo Shanghai 2010 İspanyol Pavyonu gibi önemli projelere imza atan İtalyan mimar Benedetta Tagliabue, geçtiğimiz aylarda Yapı-Endüstri Merkezi’nin davetlisi olarak İstanbul’a geldi ve sorularımızı cevapladı.

Pek çok projeniz, kent dışında kalan sanayi alanlarını kent merkezine dönüştürmeyle ilgili. Tesadüf mü bu? Yoksa bir amaç mı?

Dönüşüm projeleri dünyanın her yerinde oluyor, belki Avrupa’da biraz daha çok. Çünkü Avrupa’da zaten çok az alan var. Bir de geçtiğimiz 50 yılda sanayi alanları kentlerin yaşam alanlarını neredeyse işgal etmişti. Şimdi oraların yeniden yaşama karışması gerekiyor. Hamburg Hafencity Limanı’nda örneğin; sadece liman çalışanları değil, işine giden insanlar da var artık. Hatta güneşlenenler de… Pek çok eski fabrika müzeye dönüşüyor, sosyalleşiyor.

Evet, evet… Örneğin Tate Modern, Santralistanbul ve İstanbul Modern… Sanayi yapısıyken müzeye dönüştü. Bu bir trend mi?

Evet, bir trend... Barseleno’da bunun çok farklı ve özel bir örneği var: Santa Caterina Pazaryeri. 10 yıl süren ve büyük bir kamusal alan düzenlemesi olan proje, kapalı bir kent dokusuna sahip Barselona'yı dışarı açtı. O proje bize; yani rahmetli eşime ve bana çok şey öğretti. Başta dar sokakları anlamaya çalıştık. Sonra tarihi bir mekânda nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik. Tarihin sürekli değişim halinde olduğu bilincinden hareketle, kentlilerin kullanmaktan mutlu olacağı bir mekân oluşturmak istedik ve pazaryerini, özellikle de çatısını yeniden yaptık. İspanyol seramik ustalarının da yardımıyla, tüm kentten algılanabilen fantastik bir çatı çıkardık ortaya. Orası mutlu bir alışveriş ve ticaret alanı artık. Ayrıca Santa Caterina ile aramızda gerçekten güçlü bir bağ oluştu. Proje, çocuklarımızın isimlerine varıncaya dek hayatımızdaki pek çok şeye ilham verdi. Örneğin kızımın ismi Caterina… 

Şu anda elinizdeki projeler neler?

Proje çok. İki ofisimiz var. Biri Barselona, biri Şanghay’da. Hong Kong’da bir kule inşa ediyoruz şu sıralar, biraz kibirlice bir kule… Bir üniversite sonra; Şanghay’ın yeni yerleşim alanlarından birinde fakat kentten kopuk değil. Çinli bir ressam için müze yapıyoruz. İspanya’da eski bir kumaş fabrikasını müze olarak yeniden düzenliyoruz. Milano’da ofis binaları, Madrid’de konutlar var. Ama en çok Almanya’daki Hamburg Hafencity Limanı’yla meşgulüm son zamanlarda. 

Belli başlı olmazsa olmazlarınız var mı?

Her defasında yapmaya çalıştığım tek bir şey var: Projenin kendiyle ve çevreyle uyumlu olması. İtişmesiz kakışmasız... Yeryüzünü çok değiştirmeyen, onunla çok fazla oynamayan, olabildiğince alçak gönüllü, etrafıyla ve dünyayla uyumlu… Egemen ya da baskın olacak her türlü çözümden kaçınırım. Değiştirmek bazen iyidir ama sessiz, gürültüsüz ve bağırmadan yapıldığında… Mimarlar dünyayı kurtaramazlar ama dosthane bir mimari insanların daha uygar, ferah ve mutlu bir yaşam sürmesini sağlar. Mimarlar küçük müdahalelerle insanları daha iyi mekânlara kavuşturmaya çalışmalı. İnsanları eskiden olduklarından daha mutlu edecek, onlara kendilerini iyi hissettirecek mimari… İyi mimaridir. 

Gelecekle ilgili öngörüleriniz neler?

Gelecekte evler küçülecek çünkü dünya kalabalıklaşıyor ve kaynaklar azalıyor. Daha küçük evlerde yaşamak zorunda kalacağız. Öyle büyük büyük malikâneler pek kalmayacak. Ama daha fazla kamusal alan olacak. Bu iyi bir şey. Çünkü daha çok sosyal paylaşım daha az sosyal çatışma demek…



***

BENEDETTA TAGLİABUE’YA GÖRE

BARSELONA

Kibar ve çılgın. İkisi bir arada olduğu için de müthiş. İnsana adanmış bir kent. İnsanlar uzun uzun yürüyor. Deniz kıyısında, parklarda. Kent insanların yürümesi için var sanki...

LONDRA

Gizemli ve harika. Küçük ama devasa. Tarihi çok güçlü ama bunu insanın gözüne sokmuyor. Öyle, kendi halinde keşfedilmeyi bekliyor.

VENEDİK

Tarifi imkânsız. Bir arkadaşım der ki; Venedik akıllı insanları aptal gibi gösterir. Eğer onu tarif etmeye kalkarlarsa… Venedik kent değil, bir insan sanki.

ROMA

Büyük. Dev gibi. İnanılmaz bir merkez. Roma İmparatorluğu’nun başkenti. Ama insan İstanbul’u görünce Roma’nın eşsiz olmadığını anlıyor.

İSTANBUL

Büyük imparatorlukların başkenti. Farklı insanları bünyesinde barındırıyor ve o yüzden de çok çağdaş. Hatta bu nedenle dünyanın en çağdaş şehirlerden biri.

NEW YORK

Tahayyül edebileceğiniz her şeyin olduğu, her türlü hayalin gerçeğe dönüştüğü kent. Her şey olmuş bitmiş. Oraya gidince tamam diyor insan. Şimdi anladım.

PARİS

Zarafetin kenti. Varoluşun zarafeti… Sosyal anlamda nezaketin zarafeti. Güzel bir yaşam yanı sıra harika restoran, tiyatro ve operaların olduğu kent.

****
İSPANYOL-İTALYAN ZANAATÇI RUHU

Milano’da doğan ve Venedik Üniversitesi’nden 1989’da mezun olan Benedetta Tagliabue, 1991’de Enric Miralles’in stüdyosuna ortak oldu ve onunla evlendi. Dünya çapında birçok ödüllü yapısı bulunan Tagliabue, eşi Miralles’in zamansız ölümünden sonra Miralles-Tagliabue-EMBT’nin başına geçti. Hamburg Hafencity Limanı, Diagonal Mar Park, Expo Shanghai 2010 İspanyol Pavyonu, Barcelona Patafol’daki Halk Kütüphanesi, Hamburg Müzik Okulu, İskoçya Parlamento Binası ve Naples Metro İstasyonu’nun da aralarında bulunduğu pek çok önemli projede çalıştı. İspanyol-İtalyan zanaatçı ruhuna sahip mimari stüdyo geleneğini sürdüren Tagliabue, mimarlığa katkılarından dolayı RIBA Uluslararası Bursu’nu almaya hak kazandı.


JÜLİDE KARAHAN

SKYLİFE HAZİRAN 2012 

..

Hiç yorum yok: