BÜYÜK BİR KEŞİF SÜRECİNDEYİZ: GENEL ANLAMDA İSLAM SANATLARINI, ÖZEL
ANLAMDA İSE HAT SANATINI YENİDEN KEŞFEDİYORUZ. DURUMUN EN GÖSTERİŞLİ GÖSTERGESİ
BEŞ YIL ÖNCE 50 MİLYON LİRA OLAN HAT SANATININ YILLIK SATIŞ HACMİNİN
BU YIL 200 MİLYON LİRAYA YÜKSELMESİ.
Çağdaş sanatçı Haluk Akakçe ile son
resimlerini yaptığı günlerden birinde sohbetteyiz. Geçmişle geleceğin bizim kontrolümüzde olmayan bağlantısından,
geçmişin şimdimizi ve geleceğimizi etkilemesinden ama geleceğin de boş
durmayarak geçmişimizi yönlendirmesinden bahsederken birden, “Batı'da zaman
neden düz bir çizgide akar? Hiç düşündünüz mü?” diye soruyor ve ekliyor Akakçe:
“Hâlbuki Doğu'da, İslami sanat anlayışında, zaman çok yönlüdür…” Elbette
düşündük. Hat sanatının geniş zamanlılığını
ve verdiği sonsuzluk hissini… Bunun üzerine, “Ben artık
sanatıma bir his vermek istiyorum. Yani sadece bir çerçeve içinde kısıtlı
kalsın istemiyorum. Aynı hat gibi...” diyor ve ekliyor Akakçe: “Ama insan
unutamıyor tabii; 1.70'lik bir boyla evrene bakıyor ve ihtişamın içindeki
minikliğini... Unutamıyor.”
Bu sohbetin tadı damağımızdan silinmeden Rembrandt ve Çağdaşları-Hollanda Sanatının Altın Çağı isimli
serginin detaylarını konuşmak üzere Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü
Dr. Nazan Ölçer'in yanına gidiyoruz. Rembrandt,
İnci Küpeli Kız ve Türk-Hollanda İlişkileri derken konu, müzenin 10.
yılının nasıl ve ne şekilde kutlayacağına geliyor. Ölçer, Sabancı Ailesi’nin
Osmanlı hat sanatı koleksiyonunu hiç yapılmamış bir biçimde sergileyeceklerini anlatıyor:
“Müthiş bir interaktif sistem… Gezenler artırılmış gerçeklik teknolojisi ve hazırlanan
animasyonlar sayesinde eski harflerle oynayacak, değişik yazı
tekniklerini ve kitap sanatının inceliklerini izleyip ayrıntıları i-pad
yardımıyla takip edecek.”
Koleksiyonun ve sergileme tekniklerinin detaylarını dinlerken
elbette heyecanlanıyoruz ama asıl; Ölçer, "Hattın nasıl çağdaş, sonsuz ve
ilham verici bir sanat olduğunu göstereceğiz herkese.” dediğinde salıncakta
sallanır gibi bir hisle kaplanıyoruz. Bu mutlu hissin bir de ürpertili tarafı
var tabii; hani salıncağın arkaya doğru gittiği zamandaki gibi… Yanaklarımızı
kızartan itiraf şu ki: Ne kadar uzun uzun baksak ve anlamaya çalışsak da vaad
edilen derinliği yakalayamıyoruz! Ölçer su serpiyor içimize: "Anlamını bilseniz
de bilmeseniz de; o harfler, çizgiler, kıvrımlar sonsuzluğa doğru bir ufuk
açıyor zihninizde.”
İşte… Sakıp Sabancı Müzesi, o ufku ve hissi sonsuza dek
yaşatmaya niyetlenerek 9 Mayıs itibarıyla Kitap Sanatları ve Hat
Koleksiyonunu ziyarete açtı. İslam sanatının 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan
dönemine ait 200’den fazla eser var karşımızda: Başta Kuran-ı Kerim nüshaları olmak üzere kıta ve
murakkalar, levha ve hilyeler, tuğralı ferman ve beratlar, nadir elyazması
kitaplar ve hattatların yazı yazmada kullandığı araçlar... Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’yle
birlikte hazırlanan Kitap Sanatları konulu belgeselde ise kâğıdın
aharlanması, mürekkebin hazırlanması, farklı hat üsluplarıyla yazılan
sayfaların tezhiplenmesi, altın varakların ezilerek kullanıma hazır hale
getirilmesi, metinlerin resimlenmesi ve sayfaların dikilerek kitap haline
getirilip ciltlenmesi; yani kitap üretiminin tüm aşamaları… Yazının anlamını bilsek de
bilmesek de derinliklere dalıp gitsek de gitmesek de çok şey
öğreneceğimiz/hissedeceğimiz bir sergi bu!
Ama tek değil! Çünkü bir büyük müze daha var yolda: Türkiye'nin
önemli hat koleksiyonerlerinden Demet-Cengiz Çetindoğan çifti önümüzdeki yıl
Haliç'te büyük bir müze açarak koleksiyonunu sergileme hazırlığında. Bir gelişme de Fransa’dan… Paris’teki Louvre Müzesi, 18
bin parçalık İslam eserleri koleksiyonunu 2012 sonbaharında Visconti avlusunda
yükselen modern yapısı içinde sergileyecek. Müzenin genişleyen İslam eserleri
koleksiyonunu sığdırabilmek için hazırladığı 3 bin metrekarelik yeni binada 7. yüzyıldan 19. yüzyıla İslam uygarlığının tüm kültürel gelişimi
izlenebilecek.
Uzatmayalım! Bir
keşif sürecindeyiz: Genel anlamda İslam Sanatlarını, özel anlamda ise hat
sanatını yeniden keşfediyoruz. Geçen yıl Vatikan ve Londra'da açılan
iki büyük hat sergisi ve 2011 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük
Ödülleri'nden birinin hattat Hasan Çelebi’ye verilmesi de durumun iki önemli
göstergesi. Bir de göz kamaştıran ekonomik göstergeler var tabii: Beş yıl
önce 50 milyon lira olan hat sanatının yıllık satış hacmi bu yıl 200 milyon
lira. Yine beş yıl önce 10 bin liraya satılan bir hat eseri bu yıl 30 bin
liraya gidiyor. Milat, Kazasker Mustafa İzzet'in bir hilye-i şerifinin 2010
yılında 1 milyon 150 bin liraya satılması.
Klasik İslam sanatları konusunda Türkiye’nin
sayılı koleksiyonerlerinden Mehmet Çebi şöyle
değerlendiriyor bu durumu: “Hat sanatı yıllarca hak
ettiği ilgiyi göremedi ama artık dengeler değişti; hat koleksiyonu bir prestij simgesi.
Yakın bir gelecekte fiyatlar epey yükselecek.”
Osmanlı sanatı uzmanlarından Serdar Gülgün
de aynı fikirde: “İleriki yıllarda çok daha yüksek fiyatlar telaffuz edilecek.
Çünkü piyasadaki Osmanlı dönemi klasik hatları gün geçtikçe azalıyor.” Hattat
Hasan Çelebi de epey umutlu: “Biz yıllarca dergide, radyoda, yani medyada bu
sanattan konuşulsun diye bekledik. Sanat denince kulak kesilirdik; belki hattan
bahsederler diye. Tiyatroyu, müziği, resmi ve karikatürü sayarlardı da hattın
adı geçmezdi. Ama şimdi her şey değişti. Yetişen ustalar ve halkın iltifatı
sayesinde hat sanatı artık geriye gitmez.”
***
17. YÜZYILDA ZİRVEDE
Resme uzak duran sanatkârların maharetlerini yazıya görsel bir
zenginlik kazandırarak göstermek istemelerinden doğan hat sanatı, 17. yüzyılda
yaşayan Hafız Osman'dan itibaren Osmanlı'da zirveye çıktı.
***
HİLYE-İ ŞERİF
Hz. Muhammed'i konu edinen hat eserlerine hilye-i şerif deniyor. Hilye
metni ağırlıklı olarak Hz. Ali’nin Hz. Muhammed’le ilgili rivayetlerinden oluşuyor.
***
HAT ALIRKEN
Geleneksel Türk sanatları uzmanı
Nilgün Şensoy’a göre hat alırken dikkat edilecekler:
1. Kamışla
çekilen hat daha değerlidir. Altınla çekilenden bile…
2. Doldurularak
yapılan hat daha gösterişli görünür ama değerlisi kalemle çekilendir.
3. Hat tek
başına çıplaktır. Kenarındaki tezhip çok önemlidir. Tezhibin sonradan yapılması
fiyatı 3’te bir oranında düşürür.
JÜLİDE KARAHAN
SKYLIFE, AĞUSTOS 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder