2 Ağustos 2012 Perşembe

Hem Genç Hem de Yetenekliler


Türkiye’de saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok, genç ve yetenekli oyuncu var. Üstelik de hem sinema perdesi hem tiyatro sahnesi hem de televizyon ekranında…

Türkiye’nin genç ve bir o kadar da yetenekli oyuncuları karşımıza en çok; gençlik dizileri, yeni yönetmenlerin ilk filmleri ve bağımsız tiyatro sahnelerinde çıkıyor. Bu genç yaşta nasıl bu kadar başarılı oldular, nerede eğitim aldılar ve oyuncu olmak isteyenlere neler tavsiye ederler… Merak ettik, öğrendik.

Onur Ünsal: “Karar verirken heyecanıma bakarım”

Tolga Örnek’in yönettiği “Devrim Arabaları”nın ardından Yeşim Ustaoğlu’nun yönettiği “Pandora’nın Kutusu”nda dikkat çeken Onur Ünsal, 1985 İzmir doğumlu. İstanbul Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunu ama en büyük avantajı oyunu olsun olmasın zamanının büyük bölümünü Oyun Atölyesi’nde çalışarak geçirmesi. Gerek yönetmen Kemal Aydoğan, gerekse oyuncu Haluk Bilginer’in üzerinde büyük emeği var. “Azrail’in Gözyaşları”, “Hırçın Kız”, “Testosteron” ve “Antonius ile Cleopatra” rol aldığı oyunlar arasında. Film mi, oyun mu; dizi mi, reklam mı… Tercih yaparken en önemli ölçütü heyecanının seviyesi.

Sedef Şahin: “En büyük şansım Yıldız Kenter”

“Adını Feriha Koydum” isimli televizyon dizisindeki Cansu rolüyle tanınan Sedef Şahin’in asıl başarısı Kenter Tiyatrosu yapımı “Kraliçe Lear”da canlandırdığı Heather karekterindeki performansı. İki kişilik tek perde ve 90 dakikalık bir oyunda Yıldız Kenter’in karşısında bir kere bile teklemeyen Şahin 1992 doğumlu. Pera Güzel Sanatlar Lisesi mezunu ve ilk tecrübesini dokuz yaşında bir reklam filminde yaşamış. Kenter Tiyatrosu’yla yolunun kesişmesi, seçmelere katılması ve 148 kişi arasından sıyrılmasıyla gerçekleşmiş. En büyük şansının Yıldız Kenter’le oynamak ve ondan bir şeyler öğrenmek olduğunu düşünüyor.

Bartu Küçükçağlayan: “Sinema seti bir oyuncu için çok önemli”

“Yalan Dünya” isimli dizide canlandırdığı Orçun karakteriyle hatırı sayılır bir izleyici kitlesinin dikkatini çeken 1983 doğumlu Bartu Küçükçağlayan, oyuncu olmaya çok küçük yaşta karar vermiş. Eskişehir’de büyüyen ve 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı kazanarak İstanbul’a gelen Küçükçağlayan, ilk sahne deneyimini Kenter Tiyatrosu’nda yaşamış. 2006 yılında rol aldığı “Kumarbazın Seçimi” ile dört ödül birden kazanan Küçükçağlayan tiyatro hayatına Krek Tiyatro Topluluğu ile devam ediyor. Seren Yüce’nin yönettiği “Çoğunluk” ise ilk filmi ve onunla da en iyi erkek oyuncu olarak Altın Portakal’ı kucakladı. Dediğine bakılırsa, sinema seti bir oyuncunun kendini geliştirebileceği önemli yerlerden biri.

Merve Engin: “Hâlâ oyunlarımın broşürlerini dağıtıyorum”

1984 Bursa doğumlu Merve Engin, henüz 10 yaşındayken Bursa Devlet Tiyatrosu’nun kurs kayıtlarımız başlamıştır afişi sayesinde tiyatroyla tanışıyor. 2001 yılında Ankara Hacettepe Tiyatro Bölümü’nü kazanıyor ve 2004’te komedi ustası Antonio Fava’nın atölyesine katılıyor. Sonra Fava’nın davetiyle İtalya’ya gidiyor ve Commedia dell’Arte’de çalışıyor. Bu olayı bir şans olarak görmüyor. Çünkü o kadar yüksek bir performansla ve o kadar düzenli çalışmış ki… 2010’un 27 Ekim’inde her şeyini tek başına kotardığı “Kıyıya Oturmanın Böylesi”yle sahneye çıkıyor. Devlet Tiyatroları’nın oyun çıkışlarında broşür dağıtarak kendini tanıtmaya çalışıyor. Bunu başarıyor ve ismi kulaktan kulağa yayılıyor. “Kıyıya Oturmanın Böylesi”ni “Kaplumbağalar Şişmanlamaz Çünkü Kabukları Vardır” izliyor. “Yaka Beyaz” isimli oyunla İstanbul Tiyatro Festivali’ne de katılan Engin’in şimdiki hedefi Mine Söğüt’ün “Deli Kadın Hikâyeleri”ndeki “Naz Neden Derine Gömmemişti Kediyi?” isimli öyküsünü oyunlaştırmak.

*****


HALUK BİLGİNER: “İnsanla ilgili her şeyi merak edeceksiniz”
 
Oyuncu olmak isteyenler kesinlikle sosyoloji ve felsefe gibi kendilerini besleyebilecekleri bölümlerde okusunlar. Çünkü örneğin “Antonius ile Cleopatra”yı anlamak için felsefe biliyor olmak lazım. Oyunculuk kendimize öğrettiğimiz bir meslektir. Bisiklete binmek gibi. Bunu başkası size ne kadar anlatırsa anlatsın ancak kendiniz deneye yanıla doğrusunu bulursunuz. Oyunculuk da öyle ve onu besleyecek yan unsurlar gerekiyor. Bunlardan biri de merak! Hayatı anlamaya çalışmak, kendini anlamaya çalışmak, felsefeyi anlamaya çalışmak... İnsanlar bugüne kadar neleri merak etmiş, neleri sorgulamış? Bütün bunları merak edeceksiniz.

JÜLİDE KARAHAN 

ANADOLUJET AĞUSTOS 2012 

..

Hiç yorum yok: