11 Haziran 2011 Cumartesi

1350 YIL ÖNCE YOLA ÇIKTI, ANADOLU'YA YENİ ULAŞTI


1350 yaşındaki 'Deve Üstünde Türk Tüccarı' heykeli, 4 gün önce Türkiye'ye geldi. Galeri Artist'in sahibi Dağhan Özil'in Paris'te bir müzayededen satın aldığı heykel, Çinliler tarafından yapılmış; 14 asır önce Orta Asya'da süregelen yaşantıyı bugünlere taşıyor. Türkiye'de benzeri bulunmayan heykelin işçiliği ve canlı renkleri, sanatkârının elinden henüz çıkmış izlenimi uyandırıyor.


Sanat eseri ve antika satıcısı Collin du Bocage, 25 Mayıs'ta Paris'te gerçekleşen bir müzayedede elinden pek değerli bir parça çıkardı. İsmi 'Deve Üstünde Türk Tüccarı'. 618-907 yılları arasında hüküm süren Tang Hanedanlığı zamanından kalan eser 1350 yaşında. İnceleme ve analizleri Ralf Kotalla Laboratuvarı'nda yapılmış; artı eksi yüzde 20'lik bir yanılma payı not düşülmüş rapora.

'Deve Üstünde Türk Tüccarı', 4 gün önce Türkiye'ye geldi. Şu anda Fulya'daki Galeri Artist'in kütüphanesinde masanın üzerinde... Galerinin sahibi ve koleksiyoner Dağhan Özil hikâyeyi şöyle anlatıyor: "Paris'ten Kerem Topuz aradı beni. 'Çok değerli bir parça var, deve üzerinde bir Türk figürü, 1350 yaşında. Satılacak, ne yapalım?' dedi. Fotoğrafını gönderdi, ben günlerce heyecandan uyuyamadım. Bunca yıllık koleksiyonerim, böyle bir hafta geçirmemiştim. 'Ne kadar olursa olsun alalım.' dedim. Düşünün! Türklerle ilgili bildiğimiz en eski kanıt Orhun Kitabeleri. Ondan öncesine dair bir şey yok. Hiçbir müzede o dönem Türk yaşantısına dair bir şey görmedim ben. Türklerle ilgili bilgimiz Çin kayıtlarındakilerle sınırlı. Bir görsel malzeme zaten yok. Türklerin o günkü sosyal yaşantısını, zenginliğini ve estetik zevkini anlatan bir parça bu. 600'lü yıllarda Çinliler yapmış. Bir kanıt. Türk varlığına, Türklerin zenginliğine dair. Çok zengin bir figür bu. Devenin üzerinde zengin bir Türk taciri, hafif göbekli. Bir gömütten çıkmış, Paris'e gitmiş. Oradan da bize geldi."

Eseri gördüğümüzde ilk tepkimiz "Bu 1350 yaşında mı?" oluyor. İnanılır gibi değil. Pırıl pırıl... İşçiliği o kadar ince, renkleri o kadar canlı ki... İki hörgüçlü deve üzerinde bir adam. Zengin olduğu belli. Kıyafeti, çarıkları, şapkası, heybesiyle gerine gerine oturmuş devesinin üzerine. Hafif göbekli. Ceketi işlemeli. Elleri havada, deveyi sürüyor. Devenin incecik kuyruğu sapasağlam. Dişleri, dizleri, tırnakları öyle bir özenerek yapılmış ki... Şaşırıyor insan.

"Ne kadara aldınız?" diyoruz. "Gerçek değerinin çok altında bir fiyata." diyor ve ekliyor Dağhan Özil: "Çok ucuza aslında. Neden? Türk diye almadı Avrupalılar. Eğer üzerindeki figür Çinli olsaydı ooo... Çok yükselirdi fiyatı. Üzerinde Türk figürü olduğu için işte. Sevmiyor Avrupalı. Türk. Sakalları, bıyıkları, heybeti, sarığıyla... Müslüman olmadan önce de sakal ve bıyık bırakıyorlarmış demek. Ne kadar da zenginmiş. Yaşıyla, bulunduğu bölgeyle, kendisiyle ilgili 15 sayfalık bir açıklama var. Profesörler toplanmış yazmış. İsmini koymuşlar: 'Deve Üstünde Türk Tüccarı'."

Dağhan Özil'in tek derdi eseri nasıl sergileyeceği şimdi. "3 ay uğraşırım; nasıl sergileyeyim diye. Önce galeride sergilenecek elbette. Sonraki yıllarda hazırlıkları devam eden müzeme koyacağım ama... Tek başına bir oda lazım buna. Çok naif bir eser; nasıl gelmiş bugüne hayret ediyorum. Hafif bir sallantı olur da düşerse diye çekiniyorum. Ona göre bir düzenek bulacağım."

Hacettepe Üniversitesi'nde Türk Tarihçisi Doç. Dr. Erkin Ekrem'e gönderiyoruz eserin fotoğraflarını. Doğruluyor Ekrem: "İki hörgüçlü deve bir tek Orta Asya'da var zaten. Üç temel renkteki toprak pişirmeli bu tür heykellere Çince Tang Sancai denmekte. Çin ve Japonya'da benzerlerini gördüm ama Türkiye'de hiçbir müzede yok. Çok kıymetli. 1350 yaşında, Tang Hanedanı zamanından. Figürü Soğd kökenli bir tacire benzetiyorum daha çok. Soğdlar Göktürk ve Uygurlarla yakın ilişkiler içindeler, onlara elçilik ve muhasebe hizmeti veriyorlar. Hatta Orhun yazıtlarından önce Göktürkler Soğd alfabesi kullanıyorlar."

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR 11.06.2011

Hiç yorum yok: