19 Haziran 2011 Pazar

Yöresel Bebeklerin Küresel Ünü

Bir bez bebek öyle çok ayrıntı ulaştırır ki insana! Tıpkı bir kilim motifi, bir nakış işi, bir çocuğun omzundaki nazar boncuğu gibi… Farkında olmadan toplumsal belleğin kaydını tutar onlar. Kendi kayıtları; Boehn’in 1972 tarihli Dolls isimli eserinde anlattığı, Doç. Nuran Bilgin’in Folklorik Giysili Yapma Bebek başlıklı kitapta aktardığı üzere M.Ö .40.000’lere kadar gider. M.Ö. 3000’lere gelindiğinde kil, kemik, tahta, taş, fildişi ve bitki tohumundan bebekler çıkar karşımıza.

BİZİM BEBEKLERİMİZ

Anadolu’muzun bebeklerine gelince... Nedensiz iş olmaz bir kere bizde. Çocukların ellerine gelincilik oynasınlar diye tutuşturulan çaput giysili, allı pullu bebekler; geleceğin annelerini işe güce, nakışa dikişe ve ala pula hazırlamak içindir.

Her yörenin bebeğinin ismi de, cismi de farklı. Bursa’da Türkmen gelini, Antalya’da yün eğiren yaşlı kadın ve kahve pişiren yeni gelin, Şırnak’ta Berivan, Ardahan’da Damal, Kayseri’de Soğanlı bebek… Bu bebeklerin folklorik kıyafetleri öyle çeşitli ki koleksiyon yapmaya kalkmak anlamsız.

En düzenli folklorik giysili yapma bebek üretimi Kayseri’nin Yeşilhisar İlçesi’nin Aşağı ve Yukarı Soğanlı Köyleri’nde. 1960’tan beri dur durak bilmeden devam eden tüllü, şalvarlı ve üç güllü kadife cepkenli bebekler pek bir ünlü. Küresel bir ün onlarınki.

BEBEK MÜZESİ

Bir de müzeye kavuştular sonunda: Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, nam-ı diğer Bebek Müzesi… Ürgüp’ün Mustafapaşa Beldesi’ndeki müzede; Türkiye ve dünya ülkelerinden gelmiş türlü çeşit el yapımı nadide bebekler var. Özgün dekor ve kostümleriyle birlikte… Müzenin niyeti; el yapımı bebeklerin gelenek-görenekleri yansıtma, farklı kültürleri kaynaştırma ve tarihi kişi ve olayları görsel olarak anlatma gücünden faydalanarak önce çocukları sonra büyükleri bilgilendirmek. Kurucusu becerikli Çerkez kadını Sibel Radiye Gül. Aslen Kayserili olan Radiye Hanım’ın bebek merakı çocukluktan. Marangoz babasının yaptığı tahta bebekleri annesi giydirirmiş eskiden.

Folklorik bebek yapımına Mersin’de başlayan Radiye Hanım eşini kaybedince Ankara’ya yerleşmiş ve küçük atölyesinde bebeklerini giydirmeye devam etmiş. Nasrettin Hoca, Osmanlı’nın 700. yılı, Cumhuriyet’in 75. yılı, Mevlana yılı ve Dede Korkut hikâyeleri gibi tematik sergiler açtıkça özellikle çocukların ilgisini görmüş ve 2001’de Kapadokya’da 150 yıllık bir Rum konağı satın almış. Maddi ve manevi büyük emeklerle restore ettirdiği konağı 2006 yılında halka açmış. Kültür Bakanlığı’na bağlı müzede Radiye Hanım’ın yaptığı 1800 folklorik bebek var. Polonya, Tayland ve Avustralya gibi 52 ülkeden 560 bebek de bağış yoluyla gelmiş. Son sayı 2 bin 360.

Osmanlı padişahları, Selçuklu sultanları, macuncu, yorgancı, şerbetçi ve bezirgân gibi sokak satıcıları, valide sultanlar, semazenler, halk oyunları ekipleri, eşeğine ters binen Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dede Korkut, Âşık Veysel... Kültürümüze ait aklınıza gelebilecek her figürün bir bebeği var müzede; üstelik kendine has dekoruyla birlikte.

***

UNESCO’YA ADAY

Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi’ne kayıtlı el sanatları ürünleri arasında folklorik giysili yapma bebeklerin yanı sıra iğne oyası, nazar boncuğu, baston ve işleme sanatı var. Günün birinde her biri UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne girmeyi umut ediyor.

***

NADİR KİTAPLARDAN BİRİ

Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü de küçük ve narin bir kitap çıkardı geçtiğimiz aylarda: Folklorik Giysili Yapma Bebek. Doğanay Çevik’in editörlüğündeki kitapta uzun makaleler yerine çeşitli yörelerden bebek fotoğrafları var.

***

ÇOK ESKİ BİR GELENEK

Eski Yunan ve Roma medeniyetinde evlenme yaşına gelen kızlar, sahip oldukları yapma bebekleri mabetlerde Venüs veya Diana’ya takdis ettirirlerdi. Evlenme tarihlerine çok az kala da bunları Artemis Tapınağı ve Diana Mabedi’ne bırakırlardı.


JÜLİDE KARAHAN

ANADOLUJET / HAZİRAN

Hiç yorum yok: