18 Haziran 2011 Cumartesi

Türkiye'nin modernleşmeye ihtiyacı yok!

Beyoğlu SALT'ta Modern Denemeler proje dizisi başladı. Türkiye'nin modernizm serüvenini farklı yönleriyle ele alan projenin ilk konuğu "Dünyada birkaç ülkede kronolojik olarak yaşanmış bir süreci bütün ülkelere adapte etmeye gerek yok. Türkiye'nin gecikmiş bir modernleşmeye ihtiyacı yok." diyen Ahmet Öğüt. Onu, Hrair Sarkissian ve Gülsün Karamustafa izleyecek.

Batılılaşmanın tesirlerini ve kültürel pratikte terakki gibi olguları araştırıp soruşturup aktaran Modern Denemeler hakkındaki ilk ipuçları SALT'ın web sitesinde mevcut: "Türkiye'nin 'modern' sanatçıları uzun bir zaman boyunca fotojenik ve zoraki Batılılaşmanın taleplerine aracılık ettiler, bu akımın özneleri ve yerleştiricilerinden oldular. ... 'Angaje entelektüeller' olarak hizmet verdiler. ... Cumhuriyet projesini tümüyle içselleştirmiş çoğu sanatçı, geleneksel entelektüeller olarak üretimlerini devletin varoluş ideolojilerine mutlak bir inanç içerisinde sürdürdü. Hatta yakın bir zamana kadar, modernizme atfedilen terakki idealleri, seçkinci bir avangartlık ve genel bir sol eğilim, sorgulanmayan sabit değerlerdi. ... 1971 ve 1980 darbelerinden sonra kültürel alanın giderek çeşitlenmesi ise tüm karmaşıklığıyla analiz edilmeyi beklemekte."

Bu analizi 6 yıl önce Beral Madra yapmıştı aslında. Madra'nın Karşı Sanat Çalışmaları'ndaki 'Bir Bilanço: 80'li Yıllarda Türkiye'de Sanat Üretimi' başlıklı sergisi; kültür ve sanat dünyamızın 1980'den sonraki gelişimine ayna tutmuş, 80'lerde üretilen yapıtları belgeler aracılığıyla sunmuştu. Bu belgeler; sanat üretiminin yanı sıra o yıllardaki ekonomik, toplumsal ve siyasal altyapı da göz önüne alınarak derlenmişti. Ziyaretçilere, 1984 yılında Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı'na sunulan ve 1400 aydının imzasını taşıyan 'Aydınlar Dilekçesi'ni hediye eden Madra'nın asıl niyeti; tarihsizlik ve belleksizlikten haz duyan 30-40 yaş arası sanatçılara örtük de olsa bir tepki vermekti.

ARA SOKAKLARA DİKKAT!

Sonraki kuşak daha bir bellek canlısı çıktı. Modern Denemeler'in ilk sergisi 1981 doğumlu Ahmet Öğüt'e ait. Öğüt'ün 1 Ekim'e kadar SALT Beyoğlu'nda görülebilecek 'Yokuş Boyunca' isimli enstalasyonu, yokuşta takılı kalmış modifiye bir otomobilden ibaret. 2008'de Barcelona'daki Centre d'Art Santa Mò-nica'da sergilenen eser için "Modifiye arabalar o dönemde sadece Türkiye'de değil, pek çok ülkede var. İtalya, İspanya, hatta Afrika ve Amerika. Burada Murat 131, İspanya'da Seat 131, İtalya'da Fiat 131. Önemli olan arabanın temsili. Alım gücünü zorlamadan sınıf atlatıyorsun araca. Kişiselleştiriyor, daha bir özel, daha bir sana ait yapıyorsun onu. Ama görüntü değişse de kapasite aynı. Bunun altında kamusal alanda müdahale isteği, söz hakkı talebi var bence. Kişiselleştirme hevesi de ümit ve heyecanı barındırıyor içinde. Orta sınıfın alım gücüne hitap eden, ona söz hakkı veren, bir kuşağın tarihsel ve kişisel olarak ilişki kurduğu bir araç bu, bir fenomen." diyor ve ekliyor Öğüt: "Sosyal bir hazır nesne. Kendi sosyal ve toplumsal göndermeleri bütün bağlamıyla var. İçinde kendiliğinden bir sürü anlam... Herkesin onunla kurduğu bir bağ var, konuşuyor. Bakınca okuyorsunuz. Birinin bir şey demesine gerek yok."

Neden yokuşta takılı olduğuna gelince; sen istediğin kadar değiştir dönüştür, güzelleştir arabanı; elinde değil kimi şeyler. Mesela yollar. Arabalar yollardan önce gelince yolda kalıyorlar. Tam bu noktada da modernizme bağlanıyorlar. "Türkiye'nin gecikmiş bir modernleşmeye ihtiyacı yok. Çünkü geçmişte başka ülkelerde yaşanmış bir süreç bu. Dünyada birkaç ülkede kronolojik olarak yaşanmış bir süreci bütün ülkelere adapte etmek, hepsinde olmalıdır demek ne demek? İki adım geri, bir adım ileri gitmek demek." diyor ve ekliyor Öğüt: "Modernizm üzerine söylenecek çok şey var. Filmler, belgeseller, konuşmalar, konferanslar, ses kayıtları, yorumlama rehberi, atölye çalışmaları... Bütün etkinlikleri takip ederseniz normalde edinemeyeceğiniz pek çok bilgi edinebilirsiniz. Serginin etrafında çok fazla ara sokak var."

İki not... Bir: Etkinlikler saltonline.org'dan takip edilebilir. İki: Hasan Bülent Kahraman'ın 'Türk Siyasetinin Yapısal Analizi' isimli eserinin özellikle birinci cildi yani 'Kavramlar, Kuramlar, Kurumlar' bu konuda yazılmış en anlaşılır eserlerden biridir.

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR / 18.06.2011

Hiç yorum yok: