16 Ocak 2012 Pazartesi

Geride herhangi bir pürüz kalmasın diye...

Cumhuriyet kuşağının önemli ressamlarından Naile Akıncı 'Hesaplaşmalarım' başlıklı sergisiyle 4 Şubat'a kadar Evin Sanat Galerisi'nde. Yakında seksen dokuz yaşına girecek sanatçı, geride herhangi bir pürüz ve yanlış yoruma neden olacak bir yapıt bırakmak istemediği için büyük ebatlı tuvallerini yeniden yorumlamaya girişmiş. Yetmiş yılı aşan sanat yaşamı boyunca kendi kendisiyle hesaplaşan Naile Akıncı, hep şu iki sorunun cevabını bulmak istemiş: "Önceki yorumlamalarımla çelişkiye ve tekrara düşmeksizin bu konuyu veyahut yöreyi yeniden nasıl yorumlayabilirim?" ve "Konuyu kendi plastik dilimle yorumlarken, inandığım estetik değerleri nasıl aşabilirim ve kendi kendimi nasıl yenileyebilirim?" Bizim cevap aradıklarımızsa bambaşka...

En son resminizi ne zaman bitirdiniz?

En son iki yapıtımı 2012 yılının ilk günlerinde tamamladım. Ancak sergideki yapıtları açılıştan bir ay önce galeriye teslim ettiğimizden ötürü, 'Ekinlik Adası'nı konu alan her iki yapıt da sergide yer almıyor. Buradaki yapıtların en yenisi sergi kataloğunun da kapağında yer alan 'Enginar Çiçekleri V'. O da 2009-2011 tarihleri arasında yapıldı.

Hâlâ çalışıyorsunuz... Her gün mü? Keyifle mi? Telaşla mı?

Her gün, telaşsız olarak, yeni bir şey üretebilmenin heyecanını ve sancılarını hissederek, ama her zaman büyük bir istek ve keyifle çalışıyorum.

Yapmak istediğiniz çok resim var mı daha? Keşke'yle başlayan bir cümle mesela...
Daha yapmak istediğim, tasarladığım birçok resim var. Ama sanat yaşamımda 'keşke'yle başlayacağım, açıklayacağım veyahut pişmanlık duyduğum bir tavrım olmadığını tüm samimiyetimle belirtmek isterim.

Serginin ismi 'Hesaplaşmalarım'... Çok keskin değil mi? Neden koydunuz bu ismi?

Size 'keskin' gelen bu başlık; benim açımdan son derece 'doğal' ve 'süreklilik' arz eden bir sanatsal tavrı ifade ediyor. Özetle, benim sanatımla 'hesaplaşmalarım' yeni değil, yetmiş yılı aşkın bir süredir devam eden bir olgu.

Sergide kaç eser var? Kaçı yeni, yani daha önce hiç sergilenmedi?

Sergide 2009-2011 döneminde oluşturduğum ve bir bölümünü yeniden yorumladığım 54 yapıt yer alıyor. Bu yapıtlardan 38 tanesi ilk kez sergilenmekte; geride kalan 16 yapıt ise ana kompozisyonu büyük ölçüde korunmakla birlikte, farklı bir renk ve leke anlayışıyla yeniden yorumlandı. Yeniden yorumladığım her yapıtın üzerindeki ilk tarihi muhafaza ettiğim gibi son tamamlanma tarihini de her birine ekledim.

Eserlerinizin bir bölümünü yeniden yorumlamak; geçmişe, yani o günkü size ihanet değil mi?

Esasen, sanat tarihine göz atacak olursanız, bu tavrın sadece bana özgü olmadığını ve yapıtlarında 'mükemmeliyetçiliği' arayan birçok sanatçının bu tavrı benimsediğini saptarsınız. Örneğin, ünlü Fransız ressam Pierre Bonnard, devlete sattığı 'Rouen Katedrali' konulu dört tuvalden oluşan yapıt dizisini, Paris Modern Sanatlar Müzesi'nde sergilenirken müze yönetiminden ve bekçilerden gizli gizli rötuşlamaya tevessül etmiş ve yakalanmış. Keza, hocalamızdan merhum Nurullah Berk'in 'Ustalarla Konuşmalar' isimli eserinde bu konuda daha da çarpıcı bir örneğe yer verilir: Ünlü ressam George Rouault, sanatının zirvesinde iken yeterli bulmadığı ve geride kalmasını arzu etmediği birçok yapıtını yeniden yorumlanmak bir yana, 'imha' etmiştir. Siz ve sizinle aynı ortak paydayı paylaşanlar tarafından bu tavrım geçmişime 'ihanet' olarak nitelense de; ben izleyicilere ve en yanılmayan yargıç olan 'zamana' güveniyorum. Ve sanatçı olarak, sanatsal anlamda en doğal bir hakkımı kullandığımı, yapıtlarımın bir bölümünü öncelikle kendi sanatıma duyduğum 'saygı' nedeniyle yeniden yorumladığımı ve nedenlerini açıkladığımı düşünüyorum.

Şu büyük bir söylem: "Geride yanlış değerlendirmelere neden olacak ve beni gereği gibi temsil etmeyecek yapıtlar bırakmak istemedim." Değişim, deneme, kimi zaman çelişme normal değil mi? Yani muhakkak tutarlı mı olmalı sanatçı? Muhakkak mükemmel mi olmalı? Bıraksanız gelişimi adım adım izlesek daha iyi değil mi?

Kanaatimce sanatçı 'tutarlı' olmalı, kendi zincirine halkalar eklemeli ve her zaman mükemmeli aramalı. Benim sanatsal geçmişimi yansıtan retrospektif sergiler; 1993, 1998 ve 2001 yıllarında İzmir, Ankara ve İstanbul'da; ayrıca 1997'de Japonya-Niigata Kashiwazaki Türk Kültür Kasabası Müzesi'nde düzenlenmiş ve sanatım hakkında yayımlanan üç kapsamlı kitap ve müteaddit katalogda, yapıtlarım gelişim-değişim çizgim yansıyacak şekilde belgelenmiştir. Ayrıca, yaklaşık olarak 40 yapıtım çeşitli müze ve galerilerin koleksiyonunda yer almaktadır. Özetle, gelişim ve değişim çizgim buralardan takip edilebileceği gibi, gelecekte düzenlenecek olan retrospektif sergilerden de izlenebilir.


JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR / 16 Ocak 2012

Hiç yorum yok: