13 Ocak 2012 Cuma

Kişisel Tarih Ne Derse O!

İstanbul Modern’deki Hayal ve Hakikat gibi büyük, kalabalık ve çok zamanlı sergilerde; kendi küçük kişisel tarihinin yönlendirmesine maruz kalıyor insan. Kişisel tarih ne derse o oluyor; onun seçtiği eserin başında dakikalarca duruluyor.

Bazı sergiler sadece görüntü ve seslerden ibaret olmuyor. İnsan onları gezerken türlü çeşit görüntü yanı sıra bir tarihi, bir hayali, bir duyguyu; yani bir rüyada, bir konferansta kolay kolay rastlayamayacağı şeyleri buluyor. İstanbul Modern’deki Hayal ve Hakikat’te başımıza gelen tam bu. Sergide; bir rüyada, bir derste, bir akraba ziyaretindeyiz.

Türkiye’deki kadın sanatçıların 1900’lü yılların başından bugüne uzanan üretim sürecini 74 ismin rehberliğinde izlemekteyiz; modern ve çağdaş Türk sanat tarihinin özeti yanı sıra… O kadın sanatçılar; sergide yer alan işlerden birinin - İnci Eviner’in Kızlar Avrupa’da isimli videosu- yaptığı gibi çın çın çınlatıyor salonu: “Bir sır verdi Rilke ölmeden önce / Sana bıraktı bu sırrı dinle / Eğer seni bu yeryüzü unutursa / De ki sessiz duran toprağa / Ben akıyorum / Hızla akan suya da / Ben varım / Ben varım...”

Sergi, hayat hikâyeleri ve üretimleri hakkında net bilgilere sahip olmadığımız ve artık adları unutulmaya yüz tutmuş öncü kadın sanatçılarımızdan yeniden keşfedilen modernlere, son yıllarda çağdaş sanat ortamını yönlendiren güçlü isimlerden günümüzün yükselen değerlerine bütünlüklü bir antoloji niteliğinde. Kronolojik ve ansiklopedik olma tehlikesiyle birlikte…

Çekiştirmeler bir yana...

Tüm eleştiriler bir yana; kişisel tarih geçince başa; kimi eserlere adamakıllı tutuluyor insan. Mesela Aliye Berger’in (1903 - 1974) Güneşin Doğuşu isimli tablosuna… Ayşe Kulin, Füreya isimli romanında bizzat Füreya Koral’ın ağzından anlatıyor onu: Neşeli, cilveli, renk düşkünü ve fular tutkunu bir kadın Aliye. Eşini kaybetmenin acısını hafifletmek için sarılıyor sanata; gravüre bilhassa. Böyle düşünüldüğünde, sonradan çok eleştirileceği üzere, tam bir alaylı aslında. Ama ailesi hatırlandığında tam bir mektepli. Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ile Fahrelnissa Zeid’in kardeşi, Füreya Koral ile Nejad Melih Devrim’in Teyzesi olan biri sanata ne kadar uzak durabilir ki? Yapı Kredi Bankası’nın 10. kuruluş yıldönümü nedeniyle 1954 yılında düzenlenen İş ve İstihsal konulu resim yarışmasında birincilik kazanan Güneşin Doğuşu isimli tablosu, ilk yağlıboyası... Bu yüzden ödül alması büyük tartışma konusu. Herbert Read, Paul Fierens ve LionelloVenturi gibi dünya çapında eleştirmenlerin seçicilik yaptığı bir yarışmada, akademik eğitim görmemiş bir kadın sanatçı, yaptığı ilk yağlıboyayla birincilik kazansın… Olacak şey mi? Olmuş. İyi ki de ve dâhil edilmiş sergiye; tıpkı 74 Türk kadın sanatçının nice eseri gibi… Üstelik de Güneşin Doğuşu, bugün, bizim kişisel tarihimizin favorisi. Sizinkinin konuşabilmesi, seçim yapabilmesi için son tarih 22 Ocak.

***

Fatma Aliye: İlk Türk Kadın Romancı

Sanatçıların hayal ve hakikat ile kurdukları ilişkinin ve hayallerini hakikate nasıl dönüştürdüklerinin izini süren sergi, adını ilk Türk kadın romancı Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat ile birlikte kaleme aldığı 1891 tarihli Hayal ve Hakikat romanından alıyor. Bir aşk romanı olarak dönemin pek çok simgesel özelliğini bünyesinde barındıran iki bölümlü kitabın hayal olarak adlandırılan kısmını Fatma Aliye, hakikate vurgu yapan kısmını ise Ahmet Mithat yazmış. Romanın kapağında Fatma Aliye sadece cinsiyetini belirten Bir Kadın mahlasıyla yer almış. Roman önce bir günlük gazetede yayımlanmış, bir yıl sonra da kitap olarak basılmış.


JÜLİDE KARAHAN

SKYLIFE OCAK 2012

Hiç yorum yok: