20 Temmuz 2012 Cuma

BURHAN DOĞANÇAY; BİLHASSA MERAKLI GÖZLER İÇİN…


Mavi Senfoni isimli tablosu 2009 yılında 2 milyon 200 bin lira gibi rekor bir fiyata satıldığından bu yana tüm gözler üzerinde. Burhan Doğançay’ın İstanbul Modern’deki çok kapsamlı retrospektif sergisi en çok o gözler için işte…

Vaktiyle Ankara'da hukuk, Paris'te ekonomi okuduktan sonra mutluluğu New York'ta resim yapmakta bulan Burhan Doğançay, şu anda dünyanın en pahalı ressamları arasında. Eserleri dünyanın önemli müze ve koleksiyonlarında olan sanatçı, zamanının çoğunu eşiyle birlikte Bodrum Turgutreis’te geçirse de hiç durmadan çalışmaya devam ediyor aslında. Ama bir hatırlatma: Kendisi pazarlığa tamamen kapalı. 

Biraz da bu sebeplerle Doğançay’ın yapıtlarını görmek isteyenler için - hem de şöyle enine boyuna ve doya doya – istikamet İstanbul Modern. Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi isimli ve bir hayli kapsamlı sergide; sanatçının dünyanın önde gelen müze ve koleksiyonlarından toplanmış 120 yapıtını görmek mümkün. 23 Eylül'e kadar açık kalacak sergi için “Bir ressamın 50 senesini içine alan bir sergi bu; kolay değil. Her bir resim, başında bir kuryeyle geldi İstanbul'a; üstelik business class uçuşuyla. Bu da bir ilk." diyor Doğançay. Serginin küratörü Levent Çalıkoğlu'na göre ise sadece bir ilk değil, aynı zamanda bir dönüm noktası da: “Bu çapta bir Türk sanatçının eserlerini yurtdışındaki müzelerden talep etmek bizim için gurur vericiydi. Bir seviye atlamak demekti. Atladık…”

DOĞU 86. CADDE’DE BİR KÜÇÜK DUVAR

Sergi, Doğançay’ın 1987 yılında Askeri Müze’de yan yana dizilen Muhteşem Çağ, Madonna ve Mavi Senfoni isimli epey değerli üç eseriyle açılıyor ve 1963’te başladığı Genel Kent Duvarları serisiyle devam ediyor. Sonrasında Kapılar, Sapak, New York Metro Duvarları, Hücum, Kurdeleler, Koniler, Boyacı Duvarları, GREGO Duvarları, Formula 1, Çifte Gerçekçilik, Alexander’ın Duvarları, New York’un Mavi Duvarları ve Çerçeveli Duvarlar serileri…

Anlaşıldığı üzere sergi duvarlar üzerine. Çünkü Doğançay, 70’li yılların ortasından bugüne seyahat ettiği 114 ülkenin duvarlarının kaydını tutuyor. Peki, neredeyse 50 yıldır süren bu duvar tutkusu nasıl başlıyor? Tam olarak 1963 yılında Manhattan’da, Doğu 86. Cadde’de küçük bir duvar görmesiyle…

Ama önce bütün hikâye: Burhan Doğançay 1929 yılında İstanbul’da doğuyor ve hem ünlü bir ressam hem de Türk ordusunda harita subayı olan babası Adil Doğançay’a taşradaki iş gezilerinde eşlik ederek küçük yaşta çizimle haşır neşir oluyor. Gençliğini ise sırasıyla Gençlerbirliği’nde futbolcu, Ankara Üniversitesi’nde hukuk öğrencisi ve Paris’te ekonomi doktorası yapan biri olarak geçiriyor. 1955’te Ticaret Bakanlığı’nda başlayan çalışma hayatına 1962’de Türk Turizm ve Enformasyon Ofisi Müdürü olarak New York'ta devam ediyor. Beşinci Cadde, 500 numara, sekizinci katta geçen o uzun ve yoğun çalışma günlerinde, bir yandan ve hiç durmadan Manhattan gece manzarası resimleri yapıyor. Ve ilk sergi; üstelik de New York’taki Washington Square Galleries’de Jasper Johns, Andy Warhol ve Willem de Kooning gibi tanınmış isimlerle birlikte.

KARŞIMA ÇIKAN EN GÜZEL SOYUT RESİM 

1963’te Manhattan’da, Doğu 86. Cadde’de küçük bir duvar görmesi ve hayatının seyrinin değişmesine gelince… Doğançay’ın ağzından aynen şöyle: “O duvarın hayatımda karşıma çıkan en güzel soyut resim olduğunu düşündüm. Üzerinde bir afişin kalıntıları vardı. Küçük gölgelerle duvarın kendisi de başka türlü bir doku kazanmıştı. Rengi ağırlıklı olarak turuncuydu; biraz mavi, yeşil ve kahverengi de vardı. Ayrıca yağmur ve çamur izleri de göze çarpıyordu. Eskiz defterimi çıkardım ve birkaç metrekarelik bu duvar parçasında gördüklerimi defterime çiziktirdim. Sonra stüdyomda yaptığım eskizi bir sanat eserine dönüştürme çalışmalarına başlayarak her yırtık afiş parçasını, kiri ve lekeyi resmin yüzeyinde yeniden oluşturdum.”

Doğançay’ın dünyanın çeşitli kentlerindeki duvarlarından esinlenen çalışmalarına ve fotoğraflarına uzanan 50 yıllık sanatsal serüveni geri dönülemez şekilde işte böyle başlıyor. 1964’te Paris’e tayin edileceğini öğrenince istifa etmesi de artık geri dönemeyeceğini bilmesinden… Sonrası belli: New York’a yerleşme, hayatını sanata adama, kapılar ve şimdiki zaman…

******

ART IN AMERICA DERGİSİ EDİTÖRÜ RICHARD VINE’DAN
“Bir kentin dış duvarlarında iz bırakmak ne demektir? Ciddi bir sanatçı, bu kimi zaman ticari, kimi zaman resmi, kimi zaman da toplumsal-gerilla eylemini kolaj, çizim, baskı, resim, hatta duvar halısı tasarımı gibi yüksek sanat tarzlarında tekrarlamaya neden hayatının büyük bir bölümünü adar? Türkiye’nin önde gelen modernistlerinden Burhan Doğançay’nın yarım yüzyıllık kariyerinin gizemi buradadır. Burhan Doğançay’ın sanatı, insanoğlunun ayrılıklara karşı durabilme, dünyadaki yerleri ve insanları birbirine açma ve sanatın, üzerinde yer aldığı duvarları aşacak (ve sonunda onları ortadan kaldıracak) evrensel bir dil olabilme mücadelesine katkıda bulunur.”

***** 
İLKLERLE DOLU BİR YIL: 1964
1964 yılında ABD'deki ilk kişisel sergisini New York'taki Ward Eggleston Galeri'de açan Burhan Doğançay’ın aynı yıl yaptığı Afiş Panosu isimli eseri New York Solomon R. Guggenheim Müzesi koleksiyonuna dâhil olur. Bu, sanatçının bir müze koleksiyonuna katılan ilk eseridir.

*****
DÜNYA DUVARLARI ARŞİVİ
Burhan Doğançay, 1975’teki ilk İsrail ziyaretinde ülkedeki duvarları fotoğraflar ve o kareler sanatçının Dünya Duvarları adını vereceği zengin fotoğraf arşivinin ilk örneklerini oluşturur. O günden bu güne genişlemeyi sürdüren arşivde şu anda 114 farklı ülkeden 30 bin duvar fotoğrafı var.

******
70’TEN FAZLA MÜZE KOLEKSİYONUNDA
Burhan Doğançay'ın eserleri; Boston'daki Museum of Fine Arts, Londra'daki Victoria & Albert Müzesi, Paris'teki Pompidou Center, Londra'daki British Museum, Münih'teki Pinakothek der Moderne, Stockholm'deki Moderna Museet ve New York'taki Guggenheim Müzesi gibi dünyanın önde gelen 70’ten fazla müzesinin koleksiyonunda yer alıyor.

JÜLİDE KARAHAN

SKYLIFE BUSINESS TEMMUZ 2012 

...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sergi hakkinda bir baska yazi :)

http://www.city-shot.com/burhan-dogancay/