12 Temmuz 2012 Perşembe

Her 14 günde bir dil ölüyor, haberiniz var mı?

National Geographic'in temmuz sayısındaki Russ Rymer imzalı 'Yok olan diller' başlıklı dosyaya göre her 14 günde bir, dünya dillerinden biri yok oluyor. Önümüzdeki yüzyıla gelindiğinde yeryüzünde konuşulan 7 bin dilin yarısı ortadan kalkacak. Meksika'daki Seri halkından bir yaşlıya göre bir dilin yeniden canlanması için gerekli tek şey gurur.
Araştırmacı yazar Russ Rymer, Rusya Federasyonu'ndaki Tuva Cumhuriyeti'nin başkenti Kızıl'daki üniversite öğrencilerine İngilizce ve Rusçaya çevrilmesi mümkün olmayan Tuvaca kelimeler soruyor. Öğrenciler en çok şarkı söyleme biçimi 'hööme' ile koyun kesme yöntemi 'hoy özeri'yi öneriyor. Şefkat ve insanlıkla ilgili pek çok ince ayrıntı barındıran 'hoy özeri', hayvanın olağanüstü samimi bir şekilde kesilmesi demek. Koyunu kesecek kişi hayvanın derisinde açılan küçük bir delikten içeri eliyle giriyor ve hayat damarlardan birini koparıyor. Böylece hayvan hiç paniğe kapılmadan çarçabuk can veriyor. Zaten eğer bir Tuvalı bıçak veya silah kullanarak bir hayvanı öldürürse gaddarlıkla suçlanarak tutuklanıyor. Yine Tuva Türkçesinde iki kelime var ki... Biri 'songgaar' geri gitmek yani gelecek; diğeri 'burungaar' ileri gitmek yani geçmiş demek. Tuvalılar geçmişin önlerinde uzandığına, geleceğinse arkalarında kaldığına inanıyor. Düşününce mantıklı aslında. Eğer gelecek önümüzde uzanıyor olsaydı onu görüp bilecektik. Ne yazık ki Tuvalılar tüm bunları bize anlatamıyor çünkü dünyayla ilişki kurmak için Rusça ve Çince konuşmaları gerekiyor. Tüm bu kelimelerin karşılıkları da o dillerde yok.


Tuva Türkçesi (Tuvaca) dünyadaki pek çok küçük dilden biri. Konuşanlarının sayısı da sadece 235 bin. Bilinen dünya dillerinin yaklaşık yarısının son beş yüz yılda ortadan kalktığı düşünülürse yine de şanslı. Ama National Geographic'in temmuz sayısındaki Russ Rymer imzalı 'Yok olan diller' dosyasına bakılırsa o da risk altında. Tıpkı sayıları bini aşan diğer diller gibi... Rymer'a göre toplumlar anadillerini İngilizce ve İspanyolca gibi hâkim diller için terk ediyor ve ortalama her 14 günde bir, dünya dillerinden biri yok oluyor.
Daniel Nettle ile Suzanne Romaine'nin ortak çalışması 'Kaybolan Sesler'de yok olan dillerin son kahramanları bir bir anılmıştı. Ubıhçanın son konuşucusu Türk köylüsü Tevfik Esenç 1992'de, Güney Kaliforniya'da konuşulan Katavba Siyu dilinin son sesi Kızıl Fırtınabulutu 1996'da, Vapo dilinin son konuşucusu Laura Somersal ise 1990'da dünyadan göçmüştü mesela. Ya da Man adasında yaşayan Ned Maddrell'in 1974'te ölümüyle Man dili yeryüzünden tamamen silinmişti.


'Dillerin Katli' kitabının yazarı David Crystal'a göre ise süreç çok çok daha önce başlamıştı. Bir dil, son konuşanı vefat etmeden çok önce zaten bitmiştir. Çünkü "Eğer bir dili konuşan tek bir kişi kalmışsa o dil artık bir iletişim aracı değildi." Bir dilin son konuşanının hali ise elbette anlaşılır şey değil. Şu anda Kaliforniya'daki yerli dili Wintu ile Avustralya'nın kuzey bölgesindeki Aborjin dili Amurdak'ı konuşan sadece birer kişi var ve durumları nasıl, onu bile tam bilmiyoruz. Çünkü söylediklerini, söyleyeceklerini anlayamıyoruz.


National Geographic'teki dosyasında en çok susan bir dille birlikte yitirdiklerimiz üzerinde duruyor Russ Rymer. Ona göre, bir dilin yok olması nedeniyle yoksun kaldığımız bilginin değeri, bir türün neslinin tükenmesi sonucu üretilme ihtimali yok olup giden mucize bir ilaçtan daha az değil. Bir de küçük diller büyük dillerle kıyaslandığında doğanın gizemlerini çözecek daha fazla ipucu sunuyor insana. Çünkü bu dilleri konuşanlar çevrelerindeki hayvan ve bitkilere daha yakın yaşama eğiliminde oluyor ve konuştukları dil de gözlemledikleri farklılıkları içeriyor. Küçük toplulukların dillerini terk edip İngilizce ya da İspanyolcaya geçmelerindeki en büyük tehlikelerden biri artık eski dildeki gibi duyan, düşünen ve hisseden kimsenin kalmayacak olması. Meksika'daki Seri halkından bir yaşlının da dediği gibi: "Eğer bir çocuk seri dili Cmiique Litom, bir başkası da İspanyolca konuşarak yetişirse ortaya başka başka insanlar çıkar."


***
2724 dil tehlike altında
 
Yedi milyarlık dünya nüfusu, 7 bin civarında dil konuşuyor. Ama nüfusun yüzde 78'i en büyük 85 dili konuşuyor. 3 bin 500 küçük dile ise sadece 8,25 milyon kişi düşüyor. Önümüzdeki yüzyıla gelindiğinde yeryüzünde konuşulan 7 bin civarında dilin yarısı ortadan kalkmış olacak. UNESCO'ya göre 2.724 dil ya tehlike altında ya da nesli tükenmiş durumda. Şu anda kritik biçimde tehlikede 607 dil, yok olmuş 254 dil var. Türkiye'de ise 34 yerel dil yaşıyor. Yine UNESCO'ya göre bunların 14'ü kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye'nin kaybettikleri arasında ise Ubıhça, Mlahso, Kapadokya Yunancası ve Suret var.


JÜLİDE KARAHAN 12 TEMMUZ 2012


..

Hiç yorum yok: