9 Temmuz 2012 Pazartesi

'Ebru klasik kalırsa biter gider'

Türk geleneksel sanatları, bilhassa ebru; son 10 yıldır Japonya'da epey popüler. Sebebi bundan 11 yıl önce gemileri yakıp Tokyo'ya yerleşen 5 kardeş: Nimet, Hikmet, Emre, Hatice ve Semra Ekrekli. Japonya'da geleneksel sanatları tanıtmak için çalışan kardeşler, "Ebruyu, ancak çağdaş boyutlara taşırsak yaşatabiliriz." diyor.
5 kardeş; Nimet, Hikmet, Emre, Hatice ve Semra Ekrekli; bundan tam 11 yıl önce Tokyo'ya yerleşmiş ve başta ebru olmak üzere geleneksel Türk sanatlarını tanıtma seferberliğine girişmiş. Japonlara yeni bir sanatı benimsetmek öyle pek kolay olmasa da sonunda iki ülkenin geleneksel sanatları kaynaşmış ve ortaya çeşitli işbirlikleri çıkmış.

17 yıl önce Türkiye'de ebru yapmaya başlayan kardeşlerin Tokyo'ya ilk gidişleri bir davetle aslında. Ebru yapmayı bilen bir sanatçı aranıyormuş ve Ekrekli'lerin ikisi bu niyetle yola koyulmuş. Bir kardeş, iki kardeş, üç kardeş derken hepsi birden gemileri yakmış ve Tokyo'ya yerleşmişler. Tamamen kendi imkân ve çabalarıyla... İlk gittiklerinde ebru bilen yokmuş orada. Daha önce Türkiye'den gidenler olduysa da devam etmedikleri için unutulmuş. "İlk bir yıl davet sebebiyle ama sonra kendi imkânlarımızla Tokyo'ya yerleştik. Biz Japonya'yı çok sevdik." diyor ve ekliyorlar: "Orada Ebru House Tokyo'yu açtık. Dersler, konferanslar, atölye çalışmaları ve sergiler derken; başta ebru olmak üzere geleneksel Türk sanatlarını tanıtmayı amaçladık."
Ekrekli kardeşlerin ders ve kurs dışında birtakım sanatsal denemeleri var ki belki de en önemlisi... Ebruda yeni bir teknik geliştirmişler; büyük ebatlı ve üç boyutlu. Washe kâğıdı üzerine yaptıkları ebruya tekne üzerinde üç boyutlu bir derinlik kazandırıyorlar; sonradan bir müdahale olmaksızın... Bu çalışmalara verdikleri isim Ekrekli Ebrusu; savundukları görüş de şu: "Ebru klasik kalırsa biter gider. Ebruyu; geçmişteki örneklerin izini sürerek ve klasik örnekler üzerine bir şeyler ekleyerek yaşatabiliriz ancak. Yanlış anlaşılmasın... Ne klasik ebruyu unuttuk ne ona körü körüne bağlandık. Amacımız yeni teknikler geliştirmek ve sanatımızı çağdaşlaştırmak."

Kardeşlerin yaptıkları bir yenilik de hanga, nihonga, katazome ve sumi-e gibi geleneksel Japon sanatlarını ebruyla birleştirmek. Japonya'da asıl ses getiren de bu. 2003'te düzenlenen Türk Yılı'nda iki sergi açmışlarken şu anda bu sayı Japonya genelinde 55'e yükselmiş. Ve dediklerine bakılırsa her bir sergi ciddi galeri ve müzelerde açılmış. Örneğin Mikimoto, İto-ya ve Maruzen Sanat Galerisi ile The Shoto Sanat Müzesi...
Ama Ekreklilerin işleri yeni teknikler geliştirmek, sergi açmak ve geleneksel Türk sanatlarını öğretmekle bitmemiş. En çok çabayı ebrunun İtalyan değil Türk sanatı olduğunu kabul ettirmek için göstermişler. Japonya'da ve dünyanın pek çok yerinde 'İtalyan Marbling' olarak bilinen ebrunun bir Türk geleneksel sanatı olduğunu, köklerinin Orta Asya'ya gittiğini anlatmaya hâlâ devam ediyorlar.

Japonya'da bunca yıl varlık gösterdikten sonra yeniden Türkiye ile bağlantı kurmaları ise 2010'a rastlamış. 2010'da Türkiye'de Japonya Yılı kapsamında düzenlenen 'Resm-i Dostluk, Japon-Türk Dostluk ve Sanat Sergisi'ni açmışlar ilk. Çırağan Sarayı Sanat Galerisi'nde; 6 Türk, 14 Japon sanatçının eserleriyle. Bu yıl da 'Resmen Dostluk Sergisi' ismiyle ikincisini İstanbul Deniz Müzesi'nde açtılar. Türk ve Japon sanatlarından örneklerin yer aldığı sergide Devrim Erbil, Çiğdem Erbil ve İskender Pala'nın da desteği var. Sergi için son tarih 11 Temmuz.

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR 9 TEMMUZ 2012

..

Hiç yorum yok: