10 Temmuz 2012 Salı

'Ödül almak okurdan mektup almak gibi'

Sanat ve edebiyat alanındaki yapıtlarıyla öne çıkan isimlere Fransa tarafından 1957 yılından beri verilen Sanat ve Edebiyat Şövalyesi nişanı (Chevalier dans l'Ordre National des Arts et Lettres) bu yıl Elif Şafak'a verildi.
Şafak, nişanını dün akşam Fransız Sarayı'nda düzenlenen törende Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili'den aldı. Bili, yaptığı konuşmada, bu nişanın Şafak'a verilme nedenini bizzat ona ithafen şöyle açıkladı: "Bu nişanın size verilmesinin nedeni, burada bulunan tüm dostlarınız için gayet açık. Zira onlar bugün Fransa'nın, Türk kültürel ve entelektüel hayatından büyük bir şahsiyeti yücelttiğini biliyorlar."

Konuşmasına, Elif Şafak'ın hayat ve edebiyat yolculuğuna değinerek devam eden Bili, yazarın güzergâhının sufilik ve Osmanlı kültürüyle iç içe geçmiş gayretli ve hümanist bir eğitimden etkilendiğini söyledi. Bili, Şafak'ın 'Baba ve Piç' isimli eserinin Fransa'da 100 bin okurla buluştuğunu vurguladı ve ekledi: "Romanda Ermeni soykırımının unutulması konusunu büyük bir incelikle ele aldığınız bölümlerden dolayı Türklüğe hakaret ettiğiniz gerekçesiyle hakkınızda soruşturma açıldı. Ne mutludur ki bu karanlık davadan vazgeçildi. Ama yine de bu tecrübenin sizi derinden etkilediğini biliyorum. Ne mutlu ki, geçirdiğiniz bu zor zamanlar, Türk toplumunun bilinçaltı üzerine çalışmanıza devam etmek konusunda cesaretinizi kırmadı."

Konuşmasına, Türkiye'deki okurlarından bahsederek başlayan Şafak ise, "Burada duygusal ve özel bir okur kitlesi var ve onlara çok şey borçluyum. Çok fazla mektup ve mail alıyorum. Üstelik çok farklı kesim, görüş ve şehirlerden... Belki birbirine selam bile vermeyen insanlar ama aynı kitabı okuyorlar. Birbiriyle sohbet etmeyen insanların aynı kitabı okuması, aynı filmi izlemesi bence bir umut. Bu anlamda benim kitaplarımın kapıları herkese eşit şekilde açık." dedi. Şafak, sözlerine 3 farklı okurundan aldığı mektupları anlatarak devam etti: "Mektuplardan biri Anadolu'daki bir kadın sığınma merkezindendi ve kadın sığınma evlerinde neden kitap olmadığını soruyordu. 'Belki de kitaplar bizi kurtaracak' diyordu. İkinci mektup, yakın zamanda Van'dan geldi ve içinde bir fotoğraf vardı. Fotoğrafta seyyar bir satıcı elinde 'Siyah Süt' ile poz vermişti ve altına da 'Elif Şafak'a söyleyin, ben bunu enkazdan çıkardım' yazmıştı. Üçüncü mektup, türbanlı bir genç kızdandı. 'Pinhan' romanımdan söz ediyordu ve 'Sizin romanınızı okudum, hayatımda ilk defa eşcinsel bir arkadaşım oldu.' diyordu. Ben bunları çok önemsiyorum. Farklı kesimlerden gelen insanları sanatla, edebiyatla, hikâyeyle buluşturmak... Çok önemli. İnsanların hikâyelerini bilmezsek onlardan nefret etmemiz kolaylaşır. Hikâye anlatma sanatıyla uğraşanların dünyaya az da olsa empati sunacaklarına inanıyorum."

Şafak, konuşmasını yine okurlarını anarak sonlandırdı: "Ödül aldığımda bir okur mektubu almış gibi hissediyorum. Bu ödül de mektuplar ve diğer ödüller gibi beni dış dünyayla buluşturdu. Zihnime ve yüreğime enerji verdi."

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR 10 TEMMUZ 2012

..

Hiç yorum yok: