18 Aralık 2011 Pazar

SANAT/HAYAT: Kumda yatma rahatlığı ve ağaç dalı kompleksi


"Sözcükler imkân dairesinden çıkıp yüzünü göstermek için bizi bekler." diyor Birhan Keskin. Kim bilir, nicesi yüzünü göstermedi daha. Metis Ajanda onların izinde, yani olmayan kelimeler peşinde... İkisi 'Aylak Adam'ın C'sinden hediye: Kuyara ve Adako.


Bir çocuğun uykudaki gülücüğünü görmek Kamerun'da "wo-mba" kelimesiyle ifade edilirmiş. "Bahab" ise -bizimkinde- beklenmeyen ama belki uzun zamandır düşü kurulmuş, belki uzun zamandır hayal bile edilememiş bir karşılaşma anında duyulan geniş ve derin sevinç. Aşk deyip geçmeyelim: Hindu diyalektlerinden Boro farkı koymuş: "Onsay" seviyormuş gibi yapmak, "ongubsy" kalpten sevmek, "onsia" son defa sevmek... Yine eskilerde ve bizimkinde var bir kelime: "Sensemek", ben'in sen'i özlemesi demek.

Biraz saçmalamaktan zarar gelmez. İngilizcede "mytacism" m harfinin yanlış ya da aşırı kullanılması. "Sevmeyemek" bir zamanlar sevmiş olduğun kişiden sevgini geri çekmek. Hem de nefret ve öfke gibi duygulara kapılmaksızın. Bu hisse Rusçada "azbliuto", Yunancada ise "anagapesis" deniyor.

'Aylak Adam'ın (Yusuf Atılgan) kahramanı C'nin bulduğu kelimelere gelince; C'ye verelim sözü: "... Bütün çağların trajedisi bu, ku-ya-ra: "Kumda yatma rahatlığı". A-da-ko: "Ağaç dalı kompleksi". ... Kuyara, alışılmış tatların sürüp gitmesindeki rahatlıktır. Düşünmeden uyuyuvermek. Biteviye geçen günlerin rahatlığı. Ya adako? Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır. Buna ben "ağaç dalı kompleksi" diyorum. Genç hastalığıdır. ..."

Böyle böyle bir sürü kelime, ajandanın içinde. "Acaba dilimizdeki hangi kelimelerin eksikliği yaşadıklarımıza etki yapıyor? Kimi hayati duygularımız, tecrübelerimiz sırf adları konmadığı için hayatın dışında, önemsiz, tali gibi görünüyor. Dünya gezegenindeki kaderdaşlarımız bizimkilerden başka hangi kavramları/duyguları/durumları adlandırmaya ihtiyaç duyuyor?" gibi bir sürü soru sormuş ajanda ekibi. Başka başka dillerin kuytularında gezinmişler bu uğurda. Bir de Ahmet Sipahioğlu, Birhan Keskin, Murathan Mungan, Ayşegül Devecioğlu, Süreyya Berfe, Meltem Ahıska ve Murat Uyurkulak gibi pek çok yazar ve şairden destek bulmuş, yeni kelimeler almışlar.

Birhan Keskin'inki "dilevi" mesela. Onu anlatırken, "Dilin kör bir sınırını içimizde duyduğumuzda, henüz neşet etmemiş bir sözcüğün ince ağrısını duyduğumuzda; o sözcük 'yok' değildir, sadece biz o sözcüğün gurbetindeyizdir, diye düşünmek isterim." diye not düşmüş Keskin, köşeli parantez içinde.

***

Aydın Boysan zamanında cami inşa etmiş

Aydın Boysan her fırsatta anlatır: "Asıl mesleğim mimarlık. 55 sene yaptım. Yüzden fazla bina inşa ettim. 15 sene de İstanbul Teknik Üniversitesi'nde mimarlık üzerine dersler verdim." diye... Aralarında Çayırova Arçelik Tesisleri, Karamürsel İpek Kâğıt, Adapazarı Yaşlılar Yurdu ve Güneşli Hürriyet Tesisleri gibi pek çok önemli yapı var. Bunları biliyoruz. Bilmediğimiz; zamanında, 1968'de hatta, Boysan'ın bir cami inşa ettiği. Hem de kubbe ve minaresi çelikten bir cami... Zamanı için yepyeni bir şey, bir ilk. Çayırova Arçelik Tesisleri yakınındaki caminin temeli atılmış, inşaatı başlamış... Ama talihsizliğe bakın ki bulunduğu yerden yol geçeceği için daha kapısı bile açılmadan yıkılmış. "Güzel olurdu. Değişik bir şeydi. Yazık oldu... Ama kabahat benim değil." diyor onu anlatırken Boysan.


JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN PAZAR / 18.12.11

Hiç yorum yok: