3 Aralık 2011 Cumartesi

Çerkez sanatçının Meksika rüyası

Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti (Rusya) doğumlu Bashir Borlakov, PİLOT Galeri'de 21 Ocak'a kadar sürecek 'Meksika Rüyaları' isimli sergisinde 1940'lar dünyasının Meksika'sına götürüyor izleyiciyi. Ve ona, o dünyadan seçilmiş 6 karakterin hikâyesini anlatıyor: Frida Kahlo, Diego Rivera, Lev Troçki, Sylvia Agalof, Ramon Mercader ve David Alfaro Siqueiros...

Bir önceki kişisel sergisinde Boris Groys'un 'Sovyet insanı gerçeğin içinde değil, hep sanatın içinde yaşadı' cümlesinden almıştı ilhamını. Sovyetlerin hayaletinin ve hatta geçmişte kurulmaya çalışılmış geleceğinin izini süren 8 fotoğraflık serginin ismi 'Geçmişteki Geleceğe Doğru' idi. Sanatçı Bashir Borlakov 1977 Karaçay doğumlu, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümü mezunu. O zaman bu zaman sesi çıkmıyordu. Ama geçtiğimiz hafta her biri geniş ekran boyutunda 8 yeni fotoğrafla yeniden çıktı karşımıza. Hareli bulutlar ve dik başlı bitkiler arasında olup biten birtakım ilginç olaylar/rüyalar anlatıyor bu defa.

Yaşanmış, yaşanması olası ya da hiçbir zaman gerçekleşmemiş bu olaylar/rüyalar 1940'ların Meksika'sında geçiyor. Kahramanları; Frida Kahlo, Lev Troçki ve Diego Rivera yanı sıra Sylvia Agaloff (hizmetçi), Ramon Mercader (Stalin'in Troçki'yi öldürmesi için tuttuğu suikastçı) ve David Alfaro Siqueiros (Diego'nun yakın arkadaşı, dönemin meşhur ressamı). Pilot Galeri'deki serginin adı 'Meksika Rüyaları'.

FOTOĞRAFLAR ORTAK BELLEĞİN GÖRSELİ

Belli bir zaman ve mekânda yaşayan insanların ortak bir rüya gördüğünü, hatta kimi zaman bu rüyanın içinde hep birlikte yaşandığını düşünen Borlakov'a göre her çağ kendi ütopyasının rüyasına dalmakta. Bu durumda fotoğraflar, ortak bir belleğin -rüya bile olsa- görselliğini sunmakta. Sanat, politika, ölüm, aşk, nefret, ihanet... İnsana dair ne varsa bu rüyalarda. Mesela: Frida'nın rüyasında herkes salıncakta, o merkezde; Troçki'ninkinde ise Troçki Frida'yla birlikte gökyüzünde uçmakta. Aslında olay/rüya aynı ama kişi sayısı kadar da farklı. Algıya, önceliğe, yaşam biçimine göre eğilip bükülmekte... Tarih de öyle; içinde bulunduğumuz zamanın öncelikleri, algısı, yaklaşımı neyse ona göre şekillenmekte.

Tüm bunları; yani gerçekle rüyayı, şimdiyle geçmişi bir tarafa bıraktığımızda; Borlakov'un işlerindeki asıl tereddüdün metafor ve düz anlam arasında olduğu çıkıyor ortaya. Fotoğraflarda çok fazla tuhaf görüntü olduğundan ister istemez türlü çeşit metafor arayışına giriyor izleyici. Montaj gibi görünen yabancı maddeler ve hiç alakasız karşımıza dikilen kültür sembolleri 'Acaba tüm bunlar göründüğünden daha fazla şey mi demek istiyor?' dedirtiyor hatta.

Bazen işaretler çok şey demek istiyor ve çok şey diyor da zaten. Ama kimileyin de her şey göründüğünden bile daha basit oluyor. Anlamlardan anlam beğenmeye alışkın ve şüpheci sanatsever, acele eder ve PİLOT Galeri'ye 21 Ocak'a dek yetişirse fotoğrafları görüp kararı kendi verebilir. Yaptıklarına fotoğraf değil, daha çok sanat olarak bakan ve aracı değil, amacı önemseyen Borlakov; bu noktada tamamen izleyiciye bırakıyor kararı.

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR / 3.12.11

Hiç yorum yok: