8 Aralık 2011 Perşembe

SÖYLEŞİ: YAVUZ DEMİR

Seferihisar, uluslararası 'yazarlar şehri' olacak

Hep konuşulan fakat hayata geçirmeye kimsenin cesaret edemediği uluslararası bir 'yazarlık okulu' için ilk adım geçtiğimiz hafta atıldı. Türkiye'nin 'yavaş şehir'i Seferihisar'da açılacak Seferihisar-Teos Uluslararası Yaratıcı Yazarlık Merkezi'nin protokolü imzalandı. Projenin fikir babası Prof. Dr. Yavuz Demir, "Yurtiçi ve yurtdışından yoğun bir talep olacağını şimdiden gözlemliyoruz." diyor.


'Hayal endüstrisi' olarak tanımlanan, senaryo ve metin yazarlığı konusunda dünyaca ünlü bir merkez olmayı hedefleyen Seferihisar-Teos Uluslararası Yaratıcı Yazarlık Merkezi için ilk adım, 29 Kasım Perşembe günü atıldı ve bir protokol imzalandı. Merkez, içinde kütüphane, cep toplantı salonları ve yazar evlerinin de bulunduğu bir kampüs olarak hizmet verecek. Yazarlık eğitimi alacakların konaklayacağı merkezde, yazarlar da hem eserlerini yazmaya devam edecek hem de program içerisinde hizmet verecek. Okuyanın iştahını şimdiden kabartan bu haberlerin daha fazlasını, projenin fikir babası ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yavuz Demir'e sorduk.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi yanı sıra Oxford ve Ferris devlet üniversiteleri ortaklığıyla Seferihisar'da dünyaca ünlü yazarların ağırlanacağı bir merkez için protokol imzalandı. Bu dünyaca ünlü yazarlar kimler?

Türkiye'den Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve yurtdışından katılacak tanınmış üniversiteler işbirliğiyle, İzmir'in Seferihisar ilçesinde açılacak "Yaratıcı Yazarlık Okulu" protokolünü 29 Kasım 2011'de Samsun'da imzaladık. Proje, yurtdışında akademik ve sanatsal ortamlarda konuşulduğunda birçok yazar daha şimdiden projede görev almaktan mutluluk duyacağını ifade etti. Ama projeye dâhil olacak yazarlar konusunda isim vermek şu an için çok doğru olmayabilir.

Nasıl ve neden Seferihisar? Öncesinde başka yerlere başvurmuş muydunuz? Yoksa ilk tercihiniz zaten Seferihisar mıydı?

Seferihisar'dan önce de Türkiye'de başka yerlerle ilgili girişimlerimiz olmasına karşın; Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer'in konuya olan yüksek alakası şehrin sahip olduğu tarihsel, kültürel ve coğrafi birikimle bir araya gelince burası bizim için kaçınılmaz oldu.

Protokol imzalandığına göre yer tahsisi yapılmış olmalı. Tam olarak neresi?

Seferihisar'ın Sığacık bölgesinde, deniz kenarında çok kıymetli bir arazi, merkezin yapımı için üniversitemize tahsis edildi.

Nasıl bir merkez? Konaklama içinde mi örneğin?

Çok büyük bir yapıdan söz etmiyoruz. İdari birimler, kütüphane, cep toplantı salonlarından ibaret bir ana yapı ve yazar evlerinden oluşacak, yöreye has mimarinin çizgilerinden muhtevi bir merkez.

Kimler katılabilecek? Sadece ortak üniversitelerden öğretim üyeleri, yazarlar ve öğrenciler mi? Yoksa herkese açık mı? Sınırlama ve gereklilikler neler?

Bu proje her kesimden insana açık. Öncelikle Türkiye'deki tüm üniversitelerle işbirliği yapmayı ve ortak projeler üretmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra yazma konusunda merakı olan herkesin ihtiyaçlarını karşılayacak bir program mevcut olacak. Bu alanla ilgili son yıllarda Türkiye'de yükselen bir eğilim ve talepten söz etmek zaten mümkün. Hem akademi hem de akademi dışında birçok insan düzenli olarak eğitim talep ediyor. Şu ana kadar hem yurtiçinde hem de yurtdışında yaptığımız gözlemler her iki kaynaktan da çok sayıda talebin olacağını gösteriyor.

Merkez, yurtdışında olduğu gibi, yazarların üretim yaptıkları, örneğin, kapanıp bir roman bitirdikleri bir yer olarak da hizmet verecek mi?

Bu konuda önemli bir işlev göreceğine inanıyoruz. Yazarların konaklayabileceği bir yazar evinin mimari projede yer almasının sebebi de bu. Romancılar, hikâyeciler eserlerini belirli bir süre konakladıkları bu mekânda yazmaya devam ederken, aynı zamanda program içerisinde hizmet de verecekler.

Eğitimler ne kadar sürecek? Sonunda diploma verilecek mi?

İlk yıl için diploma değil, sertifika programları olacak. Eğitimler seçilen programlara göre değişik süreler içerecek.

Ücretlendirme nasıl olacak? Aşağı-yukarı...

Ücretler için konuşmak çok erken. Bütün bunlar ilerleyen birkaç ay içinde netleşmiş olacak. Programın içerik ve süresine bağlı olarak da bunlar tayin edilecek.

Metin ve senaryo yazarlığı 'hayal endüstrisi' olarak tanımlanıyor. Endüstri ve edebiyat nasıl yan yana duruyor?

İnsanlık, reel sektörün karşısına kendisine yaşam ve devam alanı sağlayacak hayal sektörünü yerleştirmedikçe kendisini fark edemeyecektir. Yahya Kemal'in mısrasıyla devam edelim: "İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Artık edebiyatı sadece bir kitap yazımı ve tüketimi bağlamında tek başına düşünmek mümkün değil. Diğer sanatlarla bütünleşerek tüketildiği düşünüldüğünde, edebiyatın -yerleşik kural ve adlandırmalar dışında- endüstriyel bir ürün olarak anlaşılması gerek. Ve belki de bu manada edebiyat eğitiminin adı da 'endüstriyel edebiyat tasarımı bölümü' olarak değiştirilmelidir.

JÜLİDE KARAHAN

ZAMAN KÜLTÜR / 8.12.11

Hiç yorum yok: